Bir Programdan Fazlası: Gotha Eleştirisinin 150. Yılında Marx’ın Sessiz Çığlığı

5 Mayıs, yalnızca Karl Marx’ın doğum günü değil. Aynı zamanda, onun siyasi düşünce tarihine bıraktığı en keskin metinlerinden biri olan Gotha Programı’nın Eleştirisi’nin 150. yıldönümü. Bu metin, sosyalist hareketin içinden yükselen bir uyarı çığlığıydı; yönünü kaybetmiş bir siyasi partinin, marksizmi yalnızca adında taşıyan bir programla halkı kandırmasına karşı bir direniş belgesiydi.

Marx, 1875’te Almanya’daki iki büyük işçi partisinin birleşmesine uzaktan tanıklık ediyordu. Bir yanda Lassalle’ın kurduğu Genel Alman İşçileri Birliği, diğer yanda Eisenachlılar yani Liebknecht ve Bebel’in Sosyal Demokrat İşçi Partisi. Bu birleşmeden doğan Almanya Sosyalist İşçi Partisi (SAPD), dönemin devrimci rüzgarını yakalamak bir yana, Lassalle’ın devletçi sosyalizmini temel almış, sınıf mücadelesinin omurgasını devletin şefkatli ellerine bırakmıştı. Üstelik Marx ve Engels’e danışılmadan… Yalnızca bilgilendirilmekle yetinen bu iki düşünür için bu durum, bir ihanet değilse bile, bir gafletti.

Marx bu sessizliği affetmedi. Engels de öyle. August Bebel’e yazdığı mektupta Engels açıkça şunu diyordu: “Bize tek bir kelime edilmemesini affetmeyeceğiz… Marx da ben de bu yeni partiye asla mensup olmayacağız.” Bugün bu sözlerin arkasında yatan öfkenin haklılığı, Alman sosyal demokrasisinin tarihsel rotasına bakıldığında daha da net anlaşılıyor.

“Adil Dağılım” mı? Kimin Adaleti?

Gotha Programı’nın Eleştirisi Marx’ın en polemikçi metinlerinden biridir. Yalnızca laf salatasına dönüşen sosyalist kavramlara değil, bu kavramların ideolojik içeriğine de savaş açar. Programda yer alan “adil dağılım” söylemini sertçe eleştirirken Marx, soruyu doğrudan sorar: “Burjuvazi bugünkü dağılımın adil olduğunu iddia etmiyor mu?” Bugünün reformist sosyal demokrasi dillerine ne kadar da tanıdık geliyor bu sözler değil mi?

Ona göre adalet söylemi, üretim ilişkilerinin yeniden yapılandırılmasını göz ardı ederek, mevcut sistemin içine yamanmış bir “iyileştirme” iddiasından ibaretti. Oysa işçi sınıfı için mesele, ücretlerin görünürdeki miktarı değil, emek gücünün bir meta haline getirilmesi, yaşamın sermaye için yeniden üretim sürecine indirgenmesiydi. Marx’ın deyimiyle: “Ücret emeğin değeri değil, emek gücünün maskelenmiş değeridir.”

Devlet Sosyalizmine Eleştiri: Demiryolu Gibi Toplum İnşa Edilmez

Metnin en çarpıcı kısımlarından biri, Lassalle’ın devletçi ütopyasına yönelttiği eleştiridir. Lassalle’a göre işçilerin kuracağı kooperatiflere devlet desteği sağlanmalıydı. Marx ise bu fikri, “devlet kredileriyle yeni bir toplum inşa edilemez” diyerek mahkûm eder. Devletin, mevcut toplumun bir yansıması olduğunu, burjuva sınıf egemenliğinin kurumsal sureti olduğunu hatırlatır. Gerçek özgürleşme, devletin içinde değil, devletin ötesinde mümkündür. Zira “gerçek demokraside devlet yok olur.” Bu tespit, yalnızca kuramsal değil, stratejik bir çağrıdır. İşçi sınıfının kurtuluşu, kendi örgütlülüğünden doğmalıdır, yukarıdan verilen bir sadakayla değil.

Wilhelm Liebknecht gibi dönemin önde gelen liderleri, bu programın bir “birleşme taktiği” olduğunu savundu. Marksist ilkeleri bir kenara bırakmayı, daha geniş kitlelere ulaşmak adına makul görmüşlerdi. Ancak Marx için bu bir taktik değil, ideolojik çözülmeydi. Parti programı, yalnızca bir bürokratik belge değil, dünya halklarına uzanan bir siyasi pusuladır. Marx’ın deyimiyle, “gerçek bir hareketin her adımı, düzinelerce programdan daha değerlidir”; ama bir program yazılacaksa bu, “tüm dünyanın partinin gelişmişliğini göreceği bir nirengi noktası” olmalıdır.

1891 Yayını: Engels’in Son Müdahalesi

Marx’ın bu metni yaşarken yayımlanmadı. Ancak Engels, Erfurt Programı’nın onaylandığı 1891 yılında, artık partinin Marx’a daha yakın bir hatta ilerlediğini görerek Gotha Eleştirisi’ni kamuya açtı. Yine de bu yayım bile sansürsüz değildi. Die Neue Zeit dergisinde bazı bölümler yumuşatıldı, metnin tonu yontuldu. Marx’ın siyasal mirası, ölümünden sonra bile kontrol altında tutulmaya çalışıldı.

Bugün, Gotha Eleştirisi’ni yalnızca 19. yüzyıl Alman sosyalizmine yönelik bir metin olarak okumak yetersiz olur. Bu metin, reformist solun, devlet fetişizminin ve “insani kapitalizm” hayallerinin 150 yıldır süren eleştirisidir. Marx’ın sessizliğe karşı kaleme aldığı bu çığlık, bugün hâlâ yankılanıyor: Ya üretim ilişkilerini dönüştürürsünüz ya da burjuva düzenin sınırlarında reformculuk oynarsınız.


Kaynakça:

  • Musto, Marcello. “Gotha Programı’nın Eleştirisinin 150. Yılı.” Jacobin Türkiye, 2025.

  • Marx, Karl. Gotha Programı’nın Eleştirisi. Çev. Sevim Belli, Sol Yayınları, 1976.

  • Engels, Friedrich. “Gotha Programı Üzerine Karl Marx’ın Eleştirisi’ne Önsöz.” Die Neue Zeit, 1891.

  • Draper, Hal. Karl Marx’s Theory of Revolution: Critique of Other Socialisms. Monthly Review Press, 1977.

  • Löwy, Michael. Marksizm ve Devrimci Demokrasi, Yordam Kitap, 2010.