Yunanistan’da hükümetin çalışma yasalarında planladığı değişiklikler, ülkeyi sarsan bir genel grevle karşılandı. Kamu ve özel sektör çalışanlarının katıldığı 24 saatlik grev, yalnızca ulaşımı ve kamu hizmetlerini durdurmakla kalmadı, aynı zamanda işçi sınıfının tarihsel mücadelesini yeniden gündeme taşıdı.
Atina’da metro, tramvay, otobüs ve troleybüsler kısıtlı seferlerle çalıştı; taksiler ve trenler tamamen durdu. Feribotların limanlarda beklemesi, adalarla ana kara arasındaki ulaşımı kesti. Kamu kurumları, okullar, belediye hizmetleri ve mahkemeler greve katıldı. Yunanistan’da yaşam, bir günlüğüne tamamen emekçilerin talepleri doğrultusunda durdu.
“İnsanca Çalışma Hakkı” Tartışması
Grev çağrısını yapan Genel İşçiler Konfederasyonu (GSEE) ve kamu çalışanlarının sendikaları, yeni yasa tasarısının işçilerin kazanılmış haklarını geri götüreceğini savunuyor.
Tasarıya göre:
-
Günlük çalışma süresi 13 saate kadar çıkarılabilecek,
-
Yılda 150 saate kadar fazla mesai yapılabilecek,
-
Haftalık toplam süre 48 saat ile sınırlandırılacak.
Sendikalar bu düzenlemeyi açık bir sömürü girişimi olarak görüyor. GSEE’nin açıklamasında şu ifadeler öne çıktı:
“13 saatlik mesaiye hayır. Yorgunluk kalkınma değildir. İnsan dayanıklılığının da bir sınırı vardır.”
Sendikalar, haftalık çalışma süresinin 37,5 saate indirilmesi ve toplu sözleşme hakkının geri verilmesi için ısrarcı.
Yunanistan’da Emek Mücadelesinin Tarihsel Arka Planı
Yunanistan işçi sınıfı, 20. yüzyılın başından bu yana Avrupa’nın en güçlü grev hareketlerinden biri olarak biliniyor. 2008 ekonomik krizi sonrası dayatılan kemer sıkma politikaları sırasında, Yunanistan’da ardı ardına genel grevler düzenlenmiş, ülke defalarca “durma noktasına” gelmişti.
Bu tarihsel arka plan, bugünkü grevin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal bir direniş niteliği taşıdığını gösteriyor. İşçiler, yalnızca yeni yasa tasarısına değil, aynı zamanda uzun süredir süren neoliberal reformlara da karşı çıkıyor.
Avrupa ve Dünya Çapında Benzer Eğilimler
Yunanistan’daki gelişme, yalnızca ulusal sınırlar içinde kalmıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde hükümetler, iş gücü piyasasını esnekleştirmek ve sermaye lehine düzenlemek için çalışma saatlerini artırma ve tatil günlerini sınırlama girişimlerinde bulunuyor.
-
Fransa’da emeklilik yaşının yükseltilmesi büyük protestolara yol açmıştı.
-
İspanya ve İtalya’da işçi sendikaları uzun çalışma saatlerine karşı meydanlara çıkıyor.
-
Almanya’da özellikle göçmen işçilerin yoğun olduğu sektörlerde fazla mesai tartışmaları gündemde.
Küresel ölçekte de benzer bir eğilim görülüyor: Asya ve Afrika’da düşük ücretli işgücü daha fazla mesaiye zorlanırken, Batı ülkelerinde esnek çalışma adı altında işçilerin güvencesizliği artırılıyor.
Yunanistan Grevi: Küresel Mücadelenin Parçası
Yunanistan’daki genel grev, sadece bir günlük ulusal eylem değil, aynı zamanda uluslararası emek hareketinin yükselen bir parçası olarak okunmalı. İşçilerin verdiği mesaj açık:
“Daha fazla değil, daha insanca çalışmak istiyoruz.”
Bu grev, işçi sınıfının kapitalist rekabet ve neoliberal reformların yükünü taşımayı reddettiğini, emeğin küresel ölçekte yeniden örgütlenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.