TÜİK verileri sağlık harcamalarında “devlet payı yüksek” algısı yaratırken, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun BİANET’te yayımlanan kapsamlı analizine göre Türkiye’de sağlık sisteminin gerçek finansörü SGK üzerinden prim, katkı payı ve cepten ödemelerle yurttaşlar; yani sağlık harcamalarının en büyük payı fiilen hanehalkına ait.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 4 Aralık’ta yayımladığı Sağlık Harcamaları İstatistikleri-2024 bülteni, sağlık harcamalarının yüzde 76’sının “genel devlet”, yüzde 24’ünün ise “özel sektör” tarafından karşılandığını ortaya koydu. Ancak Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, BİANET’te yayımlanan ayrıntılı değerlendirmesinde, bu tablonun yanıltıcı olduğunu ve sağlık harcamalarının gerçek yükünün büyük ölçüde yurttaşların sırtında olduğunu vurguladı.
TÜİK Verileri ne söylüyor, neyi gizliyor?
TÜİK’e göre Türkiye’de toplam sağlık harcaması 2024’te bir önceki yıla kıyasla yüzde 90 artarak 2 trilyon 359 milyar TL’ye ulaştı. Harcamaların kaynağı “genel devlet” ve “özel sektör” olarak ayrılırken, genel devlet harcamalarının içinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da yer alıyor.
Hamzaoğlu’na göre asıl sorun tam da burada başlıyor: SGK harcamaları istatistiklerde “devlet harcaması” gibi sunulsa da, gerçekte bu kaynaklar çalışanlardan ve işverenlerden toplanan primler, ayrıca yurttaşların ödediği katılım payları ve fark ücretlerinden oluşuyor.
Sağlık harcımaları artıyor ama pay azalıyor
Nominal rakamlar hızla yükselse de sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı, Türkiye’de uzun vadede düşüş eğilimi gösteriyor. 2008–2009’da yüzde 6,1 ile zirve yapan bu oran, 2022’de yüzde 4’e kadar geriledi; 2024’te ise yüzde 4,9 seviyesinde kaldı.
Bu tablo, OECD ülkeleriyle keskin bir karşıtlık oluşturuyor. OECD ortalamasında sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı 2024 itibarıyla yüzde 9,3 düzeyinde. Hamzaoğlu’na göre Türkiye’nin bu seviyeye yaklaşabilmesi için sağlık harcamalarını neredeyse iki katına çıkarması gerekiyor.
SGK: “Devlet” mi, Yurttaşın cebi mi?
Analize göre, genel devlet cari sağlık harcamaları içinde SGK’nin payı yıllardır yüzde 60–70 bandında seyrediyor. Bu durum, sağlık finansmanının merkezinde bütçeden yapılan kamusal harcamalar değil, primli ve katkı paylı bir sistemin yer aldığını gösteriyor.
Hamzaoğlu, bu yapıyı “neoliberal kamu sağlık sigortası modeli” olarak tanımlıyor: Devlet, sağlık hizmetlerini doğrudan finanse etmek yerine, prim topluyor; hizmet kullanımında ise yurttaşı muayene, ilaç, reçete ve özel hastanelerde ilave ücretlerle yeniden ödeme yapmaya zorluyor.
En büyük pay kimin?
SGK harcamaları “devlet” değil, özel sağlık harcaması olarak kabul edildiğinde tablo köklü biçimde değişiyor. Buna göre 2024’te:
- Toplam cari sağlık harcamalarının yalnızca yüzde 32’si merkezi ve yerel yönetimlerce,
- Yüzde 68’i ise hanehalkları ve özel sektör tarafından karşılandı.
Bu oranlar, Türkiye’de sağlık sisteminin esas yükünün yurttaşların cepten ve dolaylı ödemeleriyle taşındığını ortaya koyuyor.
Devlet payı düşük, yük yurttaşta
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun BİANET’te yayımlanan değerlendirmesi, TÜİK verilerinin tek başına okunduğunda “devlet sağlık harcamaları artıyor” algısı yarattığını, ancak derinlemesine analiz edildiğinde kamusal finansmanın zayıf, özel ve cepten harcamaların ise baskın olduğunu gösteriyor.
Uzmanlara göre asıl tartışılması gereken, sağlık harcamalarının artırılıp artırılmadığından çok, bu artışın kim tarafından ve hangi toplumsal maliyetle finanse edildiği.
- Asgari Ücrette Yüzde 27 Artış: 2026 İçin Net 28 Bin 75 TL Açıklandı - 23 Aralık 2025
- Köprü Ve Otoyol Zamları Enflasyonun Gölgesinde Derinleşiyor - 23 Aralık 2025
- Türkiye’de Sağlık Harcamalarının Asıl Yükü Devlette Değil, Yurttaşın Üzerinde - 20 Aralık 2025












