Akdeniz’de Yeni Eksen: İsrail–Yunanistan–Kıbrıs İşbirliği Derinleşirken Türkiye Dış Politikada Yalnızlaşıyor

İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti, güvenlikten enerjiye uzanan kapsamlı bir işbirliği mimarisi inşa ederken, Ankara’nın AKP döneminde daraltılan ve kişiselleştirilen dış politikası Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi denklemin dışına itiyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Kudüs’te Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’i ağırladığı üçlü zirve, Doğu Akdeniz’de son on yılda adım adım kurulan yeni jeopolitik eksenin bir kez daha teyidi niteliği taşıdı. Liderler, güvenlik alanında işbirliğinin derinleştirilmesi konusunda mutabakata vardıklarını açıklarken, bu işbirliğinin enerji, ulaştırma ve kritik altyapı güvenliğini de kapsayacak şekilde genişletileceğini vurguladı.

Reuters’ın aktardığına göre zirvede özellikle deniz güvenliği, siber tehditler ve enerji hatlarının korunması başlıkları öne çıktı. Liderler, ortaya çıkan yeni tehditler karşısında deniz yollarının ve kritik altyapının korunmasının “ortak bir stratejik zorunluluk” olduğu mesajını verdi.

Güvenlik Ve Siber İşbirliği Ön Planda

Üç lider, 2026 yılında faaliyete geçmesi planlanan Kıbrıs merkezli Denizcilik Siber Güvenlik Merkezi’ni bölgesel işbirliğinin kilit unsurlarından biri olarak tanımladı. Merkezin, deniz ticaret yollarına yönelik siber saldırılar, enerji altyapısına dönük sabotaj riskleri ve hibrit tehditler karşısında ortak kapasite geliştirmeyi hedeflediği belirtildi.

Netanyahu, Jerusalem Post’a yansıyan açıklamasında, “Bu üç ülkenin liderlerinin 10. toplantısı. Ancak sonuç üretme açısından en kritik toplantı bu oldu” diyerek işbirliğinin artık sembolik olmaktan çıkıp kurumsal bir zemine oturduğunu ima etti. Liderler ayrıca, yıllık zirvelerin sürdürülmesi ve bakanlıklar düzeyinde üçlü toplantıların sıklaştırılması konusunda anlaşmaya vardı.

Enerji, Ulaştırma Ve Jeopolitik Hatlar

Zirvenin bir diğer önemli boyutu enerji ve ulaştırma projeleri oldu. Reuters’a göre Netanyahu, Hindistan’ı Orta Doğu üzerinden deniz ve demiryolu hatlarıyla Avrupa’ya bağlamayı amaçlayan girişimin üç ülke tarafından ilerletileceğini açıkladı. Hristodulidis ise bu projeleri “Avrupa’yı Orta Doğu ve ötesiyle bağlayan bir güneydoğu geçidi” olarak tanımladı.

Miçotakis, Yunanistan’ın sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) açısından bir geçit ülke haline geldiğini ve Güneydoğu Avrupa’da yeni bir enerji merkezine dönüştüğünü belirterek, bağlantı projelerinin Atina için stratejik öncelik olmaya devam edeceğini söyledi. Bu çerçevede İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, elektrik şebekelerini Avrupa ve Arap Yarımadası ile entegre etmeyi amaçlayan denizaltı elektrik kablosu projesini de ilerletmeyi hedeflediği bildirildi.

Türkiye Faktörü Ve Bölgesel Ayrışma

İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen’in Reuters’a yaptığı açıklamalar, üçlü işbirliğinin arka planındaki jeopolitik motivasyonu da açık biçimde ortaya koydu. Cohen, toplantının “bölgede istikrarı bozmaya çalışan ülkeler” varken gerçekleşmesinin önemine dikkat çekti; ancak herhangi bir ülkenin adını anmadı. Reuters ise analizinde, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki artan etkisine yönelik ortak endişeler nedeniyle son on yılda belirgin biçimde güçlendiği yorumunu yaptı.

İsrail ve Yunanistan basınında daha önce yer alan haberlerde, üç ülkenin Doğu Akdeniz’de caydırıcılık sağlamak ve kritik altyapıyı korumak amacıyla yaklaşık 2 bin 500 askerden oluşan ortak bir hızlı müdahale gücü kurmayı değerlendirdiği iddia edilmişti. Kıbrıs Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı bu iddiaları “abartılı” olarak nitelendirse de, güvenlik işbirliğinin askeri boyutunun giderek derinleştiği yönündeki işaretler dikkat çekiyor.

Ankara’nın Daralan Manevra Alanı

Bu gelişmeler, Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde giderek kişiselleştirilen, iç politik hesaplara hapsedilen ve çok taraflı diplomasiden uzaklaşan dış politikasının bölgesel sonuçlarını da görünür kılıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Lübnan ile Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması imzalaması ve Ankara’nın bu anlaşmaya sert tepki göstermesi, Türkiye’nin masada olmadığı yeni bölgesel düzenlemelerin artmakta olduğunu gösteriyor.

AKP iktidarı, “Mavi Vatan” söylemiyle askeri ve sert güç vurgusunu öne çıkarırken, diplomatik yalnızlaşmayı aşacak kapsayıcı ve öngörülebilir bir dış politika hattı kurmakta zorlanıyor. İsrail–Yunanistan–Kıbrıs ekseninin güvenlikten enerjiye uzanan çok katmanlı işbirliği ise, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik konumunun giderek daha fazla tartışmalı hale geldiğine işaret ediyor.


  • NHY / Reuters; BBC Türkçe; Jerusalem Post