Yeni öğretim yılı ve çözüm bekleyen sorunlar…

Yaklaşık 18 milyon öğrenci yeni eğitim yılına başladı, bir dizi ek sorunla. Kimilerinin öğretmeni yok, kimilerinin ise henüz belli değil okulu.

Sağımız solumuz özel ve İmam Hatip okullarıyla dolup taştı. Eğitim bir yandan dinselleşerek bilimsel ve laiklikten tümüyle uzaklaştı , bir yandan da piyasalaşarak özel okullarla rekabet yapacak  Anadolu ve Fen liseleri  yok denecek kadar azaldı.

Gerek yapılan sınavın niteliği, gerekse İmam Hatip liseleri dayatması ve devletin özel okullara yönelik teşvikleri özel okulların mantar gibi çoğalmasına neden oldu. Üniversite yerleştirme sınavında en başarısız okulların İmam Hatip liseleri olmasını rağmen bu okulların her geçen gün biraz daha çoğaltılması bu okullara çocuklarını göndermek istemeyen ailelerin zorunluluktan dolayı özel okulları daha fazla tercih etmelerine olanak sağladı. Bu haliyle İmam Hatip okulları eğitimin özelleştirilmesinde birer araç olarak kullanıldı. Yeterli Anadolu Lisesi olmamasından ve tercih hakkının kısıtlanmasından dolayı öğrenciye şu mesaj verildi: O zaman git özel okulda oku!

Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte yaşanacak sorunların büyüklüğünü anlamak açısından aşağıdaki verileri dikkatlerinize sunmak istedim:

Son verilere göre, 61 ilde İmam Hatip liselerinin sayısı Anadolu liselerinden fazla. 2002 yılında 450 olan İmam Hatip Lisesi sayısı bugün 1452’ye çıkarak Fen Lisesi sayısını dörde katlamış.

“Nitelikli” olarak tanımlanan 1367 liseden 747’sinin (yaklaşık %55) İmam Hatip ve meslek liseleri oluşturuyor.

İstanbul’da toplam 6 bin 127 okul bulunuyor. Bunun 3 bin 63 tanesi resmi, 3 bin 64 tanesi ise özel okul olarak hizmet veriyor. Böylece 3 milyonun üzerinde öğrencinin bulunduğu İstanbul’da özel okul sayısı devlet okulu sayısını geçmiş.

2016-2017 eğitim-öğretim yılında 2 bin 367’si bağımsız, 410’u imam hatip lisesi bünyesinde toplam 2 bin 777 imam hatip ortaokulu bulunuyor. İmam hatip ortaokullarındaki sayısal artış sadece okul sayısı ile sınırlı değil. 2012-2013 eğitim  yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 2016/’17 öğretim yılında 7 kat artarak 657 bin 20 olmuş.

İmam Hatip ve özel okullardaki bu artışa karşılık üniversite(TYT)  Temel Yeterlilik Testi’nde en başarılı okul türleri 364 puan ortalaması ile fen liseleri, 357 puanla özel fen liseleri, 244 puan ile yabancı dil ağırlıklı program uygulayan özel liseler, 296 puanla askeri liseler, 293 puanla sosyal bilimler liseleri, 239 puan ile yabancı dille eğitim öğretim yapan Anadolu liseleri olmuş. Barajın biraz üstündeki 197 puan ortalaması ile Anadolu imam hatip liseleri ve 192 puan ortalaması ile Anadolu meslek liseleri ise en düşük ortalamalı lise türleri arasında yer almış. Düz imam hatip liselerinden mezun adayların puan ortalaması ise 181 ile barajda kalmış.

TYT’ye giren 40 bin öğrenci YÖK’ün 0.5 ham puan yani yarım net çıkarma kuralını geçemeyerek ‘sıfır çekti’. YÖK’ün 150 puan barajını geçemeyen 511 bin aday ise ilk oturumda elendi. Sınavda TYT, sayısal, eşit ağırlık ve sözel puan türlerinde 500 tam puan yapan öğrenci sayısı 1’de kaldı.

Temel matematik ve Fen bilimlerde çöküş

Son üç yılın ortalamaları dikkate alındığında bilimsel eğitimden ne kadar uzaklaşıldığı görülür.

40 soru üzerinden ortaya çıkan ortalamalar şöyle

 

Yıllar 2016 2017 2018
Temel Matematik 7.8 5.1 3.9
Fen Bilimleri 4.6 4.6 2.8
Türkçe 19.1 17.2 16.1

 

Matematik testinde adayların yüzde 72.75’i en fazla 7 doğruda kaldı. Hiçbir soruyu doğru cevaplayamayan aday sayısı 185 bin 647

Fen Bilimleri testinde 302 aday 40 sorunun tümünü doğru yanıtlarken, 107 bin 238’i hiçbir soruyu doğru cevaplayama-mış.

Şimdi bütün bu olumsuzluklar ve çarpıklıklar düşünüldüğünde yeni eğitim sisteminin daha büyük sorunlara gebe olduğunu söylemek  gerekmez mi?

Milli Eğitim Bakanının son açıklamasına göre, yaklaşık 118 bin öğretmen açığı var.

1 Milyona yakın(37 ilin nüfusundan daha büyük)  öğretmen atama bekliyor. Öğretmen atamaları KPSS sonuçlarına göre değil yapılan mülakatlara göre yapılmaktadır.

Okulların önemli bir kısmında eğitim öğretim yılı başlayalı bir haftayı geçmesine rağmen ders kitapları verilememiş durumda.

LGS ve YKS sınavlarının zorluk derecesi müfredata ve öğretme yöntemlerine  göre çok zor. Sınavlar; “yorum” diyor, eğitim sistemi ise “ezberle” diyor Şayet bu sene de sınavlar aynı zorluk düzeyinde olacaksa öğrenciler bu sınavlara nasıl hazırlanacaklar? Bu sınavların bir önemi kaldı mı?