Yaratıcı Yazma Etkinliklerinin Öykü Yazma Becerisi

Yaratıcılık kavramıyla doğrudan ilişkili olan yaratıcı yazma kişinin bir konudaki duygu ve düşüncelerini, düş gücünü kullanarak özgürce kâğıda dökmesi anlamına gelmektedir (Oral, 2003).

Yaratıcı yazmada normal değerleri zorlamaksızın alışılmışın dışına çıkmak, düş gücünden yararlanarak herkesten farklı düşünceler ortaya koymak, özgünlüğü yakalayabilmek, akıcı ve hoşlanarak yazmak ve yazmadan zevk almak gibi durumlar söz konusudur (Küçük, 2007). Yaratıcı yazma, düşüncelerdeki doğruluktan daha çok özgünlük ve düş gücüyle karakterize edilmektedir (Brookes ve Marshall, 2004).

Yaratıcı yazma süreci yazarların deneyim, bilgi ve tutumlarına dayalı bireysel yaklaşımlarıyla sorun çözme yeteneği olarak düşünülebilir, ancak bu süreç yapılandırılmamış etkinlikler içermesi yönüyle bilimsel problem çözmeden farklıdır. Yaratıcı yazma düzenleme, planlama ve düşüncelerin keşfedilmesini gerektirir; sınırlı düşünmeyi reddeder. “Duygusal deneyimleri zihinde özgürce yeniden yaratma” yaratıcı yazmanın temel felsefesidir (Sharples, 1996).

Yüksek bir düşünce, araştırma ve gözlem gücü, bilgi birikimi, düzenli bir okuma alış- kanlığı, yeniliklere açık olma, çevresine ve olaylara karşı eleştirel bir gözle bakma, duygu ve yaşantı zenginliği, bilgi ve iletişim teknolojilerinden yeterince yararlanmanın yanında metot zenginliği de öğrencileri yaratıcı yazma etkinliklerine güdüleyici güçler arasında sıralanabilir (Küçük, 2007).

Yaratıcı yazmada kişinin duygu ve düşüncelerini özgün bir şekilde anlatması söz konusudur. Bu noktada özgünlük, öğrencilerin dış dünyayı algılama ve anlatmalarında kendi görüş, düşünce ve düş güçlerini kullanmalarına olanak sağlamaktadır. Karşılıklı bir ilişki bağlamında duyular aracılığıyla dış dünyayı algılamak, ayrıntıların farkında olmak ve bu ayrıntıları zihinde canlandırmak öğrencilerin yazılı anlatımda özgünlüğe ulaşmalarına yardımcı olur. Buna göre yaratıcı yazma dış dünyadan elde edilen izlenimlerin farklı bir sunumla ve özgün bir biçimde ortaya konmasına dayanır.

Kişisel anlatıma dayandığı için kesin bir biçimi olmayan yaratıcı yazmanın tarihsel gelişimine bakıldığında yaklaşık seksen yıllık bir süreç göze çarpmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte demokratik toplum ve demokratik vatandaşlık anlayışı harekete geçmiş, bununla birlikte hem endüstriyel gelişim ve toplumsal değişim hem de uluslararası ilişkiler alanında ilerlemeler gözlenmiştir. Bu alanlarda başlayan ilerleme, eğitim alanında da kendini göstermiş ve “insan gücünün düşünce üretmek amacıyla eğitilmesi”, “toplumsal yarar sağlama amacıyla eğitim” gibi sloganlar, özellikle dil öğretiminin duygusal olmaktan çıkarak yararcı ve toplumsal bir görünüme bürünmesini sağlamıştır. Bu gelişmelerin ışığında yazmanın niteli- ği de değişmeye başlamış, 1917 yılında US. Office of Education tarafından yayınlanan ve Hosic Report olarak da bilinen “Report on the Reorganization of English in Secondary Schools” ile birlikte yazılı iletişimin işlevsel olması gerektiği düşüncesi egemen olmuştur. Bu raporun hazırlayıcıları yazılı iletişimin bireysel ve toplumsal gereksinimlere hizmet etmesinin yanında bireyin bilişsel gelişimine de katkıda bulunması gerektiğini vurgulamışlardır. Yaratıcı yazma çalışmalarının öncelikli olarak ele alınmadığı bu rapora göre yazılı iletişimden beklenen, öğrencilerin çevreye karşı ilgilerini artırmak, gözlem güçlerini geliştirmek ve onlara çevreye ilişkin bilgi vermektir (Brand, 1980).

1930’lu yıllarda yaratıcı yazma konusunda ilerici eğitim hareketlerinin (progressive education) etkili olduğu görülmektedir. Bu yıllarda ilerici eğitimciler yaratıcı çalışmalar süreci içerisinde çocukların bireysel yeteneklerini gözler önüne sermişler ve öğrenme öğretme ortamlarını çocukların görüşlerini serbestçe anlatabilecekleri bir şekilde düzenlemişlerdir. İlerici eğitimciler yaratıcı yazmayı “sözcüklerle kendi kendini anlatma” şeklinde tanımlamışlar ve konunun kişisel boyutunu ön plana çıkarmışlardır (Mearns, 1926, 1929; Rugg ve Schumaker, 1928). Yaratı- cı anlatım kendini keşfetmeyi sağladığı gibi öğrencilerin yapıcı gücünü onaran, yenileyen bir yapı taşıdır (Conrad, 1937; Hogrefe, 1940).

Buna göre yaratıcı yazma, “deneyimlerin sözcüklere dönüşümü” olarak tanımlanmakta ve yaratıcı yazma etkinliklerinin odağında öğrencilerin kişisel veya toplumsal deneyimlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

İkinci dünya savaşından sonraki 1950’li yıllarda yaratıcı yazmanın psikolojik temelleri ve terapik değeri önem kazanmıştır. Bu yıllarda kişisel ve toplumsal etkileşimle birlikte savaşın neden olduğu yıpranma ve bunalımın etkisinin azaltılması amacıyla “yaşamın yeniden düzenlenmesi”, “akıl sağlığının yapılandırılması”, ve “bunalımın giderilmesi” gibi terimler yaratıcı anlatımla doğrudan ilişkili bir duruma gelmiştir.

Böylece öğrenciler genel olarak kabul görmeyen veya iç dünyalarında gizledikleri duygularını anlatma olanağı bulmuşlardır. 1960’lı yıllarda aralarında “Modern Language Association”, “American Studies Association” ve “College English Association”’un da bulunduğu birçok kuruluş özellikle Amerikan okullarında ve kolejlerinde dil öğretiminin temel konu ve sorunları üzerinde çalışmıştır.

Bu çalışmalar sırasında yaratıcı yazmanın insanın düşünce yapısı üzerindeki katkı rı kabul edilmiştir. Buna göre yaratıcı yazma çalışmaları öğrencilere akademik tatmine ulaşma ve onların entelektüel gelişimlerini sağlama noktasında yardımcı olmaktadır. 1970’li yıllara doğru dil öğretimi konusundaki en önemli çalışmalardan birisi Dartmouth konferansı olarak da bilinen “The Anglo-American Seminar on The Teaching and Learning of English” konferansının toplanmasıdır.

Genel olarak Amerikalıların konu merkezli öğretim programı ile İngilizlerin kişisel gelişime yönelik öğretim programının karşılaştırıldığı Dartmouth konferansında yaratıcı yazmaya öğretim programlarında daha fazla yer verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu konferansta Amerikalı eğitimciler yazma işlemini rapor tutma, çözümleme ve değerlendirme sayesinde bilgiyi yapılandıran bir süreç; İngiliz eğitimciler ise psikolojik verilerin ışığında yapılandırılmamış kişisel deneyimleri yansıtan bir süreç olarak tanımlamışlardır. Konferansta kabul edilen görüşe göre yaratıcı yazmanın toplumsal ya da akademik amaçlara hizmet etmesine gerek yoktur. Yaratıcı yazmanın asıl niteliği kişisel gelişimin derinliklerine inebilmesidir. 1980’lerin başından itibaren yazma öğretiminde bir anlayış değişikliği yaşanmıştır. Yeni anlayış, gerektiğinde öğretmenin yönlendirmesi ile birlikte yazma sürecine odaklanma, keşif ve buluş için öğretme stratejilerini içerme ve bunun yanı sıra yazının, yazarın yazmak istediğini ne kadar yazabildiğine göre değerlendirilmesi gibi olguları ön plana çıkarmaktadır. Buna göre yazma öğrenme ve gelişmenin bir yolu, çözümlenebilen ve tanımlanabilen, belirli kurallara bağlı kalınarak düzenlenen yaratıcı bir etkinlik olarak görülmektedir (Oral, 2003; Smith, 2000).

Bilişsel ve psikolojik bir süreç olma özelliği taşıyan yaratıcı yazma kişiye sosyal, psikolojik ve akademik alanlarda katkı sağlamaktadır. Bu etkinlikler öncelikle kişinin kendisine yabancılaşmasını önler, öz gü- venini artırır ve ona yazma cesareti kazandırır. Yaratıcı yazma ayrıca anlatım gücünü zenginleştirir, yazınsal zevki geliştirir ve özgünlüğün yolunu açar. Yaratıcı yazma etkinlikleri eğitimcilere öğrencilerin iç dünyalarını yakından tanıma ve onlarla duygudaşlık kurma gibi olanaklar sağladı- ğı gibi öğrencilerin kendilerini tanıma süreçlerine de yardım eder. Öğrencilerin kendi düşüncelerini özgürce dile getirmelerini sağlar, başka insanların duygu ve düşüncelerine saygı gösterme ve onları kabul etme alışkanlığı kazanmalarında etkili olur (Oral, 2003).

Eğitim sistemleri düşünmekten uzaklaştıran, yaratıcılığı öldüren ve baskıcı yapılar sergilediğinde çocuk artık yazılı anlatım yetisinin kendisine ait bir özellik olduğunu hatırlamaz (Maltepe, 2006). Bu nedenle yaratıcı yazma etkinliklerine eğitimin her kademesinde gereksinim vardır.


Kaynakça

Oral, G. (2003). Yine yazı yazıyoruz. Ankara: Pegema yayıncılık.

Brookes, I., Marshall, M. (2004). Good writing guide. New York: Harap Publishers Ltd

Sharples, M. (1996). An account of writing as creative design, in the science of writing, theories, methods, individual differences and applications. Erlbaum: Mahwah, NJ

Küçük, S. (2007). Yazılı anlatım ve yaratıcılık. Samsun: On dokuz Mayıs Üniversitesi Yayınları.

Brand, A. G. (1980). Creative writing in English education: An historical perspective. Journal of education, 162, (4), 63-82.

Conrad, L. H. (1937). Teaching creative writing. New York: D. Appleton-Century

Smith, C. B. (2000). Writing instruction: Current practices in the classroom (ERIC Document Reproduction Service No: ED446338).