Ne güzel bir duygudur utanmak… Öyle değil mi?
Çünkü, insana yakışan ve insanda olması gereken bir hissediştir.
Bahsettiğim bu utanma; insanın içsel dünyasını olumlu anlamda örgütleyen, düzenleyen, doğru davranışlara yönelten, yanlışlardan sakındıran, koruyucu ve kaynağı da vicdan olan utanmadır.
İyiliğe kapı açan, iyileşmeyi sağlayan duygudur. Utanma vicdanın sesidir bir yerde. İşte, insana gerekli olan da budur ve bu nedenle “utanmayı” bilmeli insan.
Utanç ve utanmazlık daha çok mahrem şeyler akla getirir hemen; oysa ki bu konu ettiğim, vicdani ve ahlaki utançtır daha çok. Bizi iyi insan yapmaya, dürüst davranışa yönelten vicdanın utanmasıdır.
Utanma duygusunu yitirmiş kişi, kalbini öldürmüş, vicdan kapılarını kapatmıştır. Sonucunda da acımasız ve zalimleşmiş olur. Yeri geldiğinde kendisine, başkalarına, hayvanlara, doğaya zarar vermekten kaçınmaz. Eğer utanmıyorsa kişi, her dilediğini yapar.
Peki kimden utanmalıyız? Tabii ki önce kendimizden.
Kendisinden utanmayı bilen insan, hiç kimsenin karşısında kendisini utanılacak duruma düşürmez. İnsan evladı kendinden utanmayı bilseydi, nice yanlışlıklar ve haksızlıklar yapılmamış, nice suçlar işlenmemiş olurdu.
Kötülüklerin, çirkinliklerin ve bilerek yapılan yanlışların temelinde bu utanç yoksunluğu, yani “utanmazlık” yok mudur? Utanma duygumuzu kaybettiğimizde, insanlığımızı kaybederiz zaten…
İşte insanı muhafaza eden, kontrol eden, her dilediğini yapmaya engel olan bu değerli ve gerekli utanma duygusudur. Utanmanız varsa, yani “ar” sahibiyseniz yönünüz doğruluğa çevrilir.
“Bu dünya ar dünyası değil, kâr dünyasıdır” diyen birinde utanma aranmaz, çünkü o her şeye “faydacı” gözle bakar ve hak etmese de kendi yararı için yeri geldiğinde utanmasını bir kenara koyar.
Utanma yetisini yitiren vicdansız insanın gözü dönmüştür, kötülüklere kapıları açıktır.
Ayrıca böylelerine “ar damarı çatlamış” demezler mi zaten?
Utanmamaktan, yani utanmazlıktan daha utanç verici bir şey var mı?
Utanmak erdemdir oysa, iyi ahlaktır, temiz insan, iyi insan olmanın yoludur.
Bernard Shaw : “İnsan ne kadar fazla şeyden utanırsa, o kadar şeref ve onur sahibi olur.” der.
Utanma duygusu kişiyi; yalandan dolandan, hilelerden, hak yemekten, hakkı olmayanı almaktan, zarar vermekten, haksızlık yapmaktan, başkalarını rahatsız etmekten, kurnazlık yapmaktan, sahtelikten, sözünde durmamaktan, önyargıyla yaklaşmaktan, kayırmacılıktan, ayrımcılıktan, birilerini mağdur etmekten, vicdan sesine kulak vermemekten, merhametini yitirmekten, öteki görmekten ve öteki gördüklerinin acılarına kayıtsız kalmaktan alıkoyar.
Kısacası kötülüklerden, bu utanılması gereken davranışlardan uzak tutar.
Ahlâklı olmak da utanmayı bilmekle sağlanmaz mı zaten. Utanma duygusu taşıyan kişi, ahlaki değerlere ilişkin bir farkında oluş içindedir. Bu farkındalıkla, utanma duygusuna sahip olan insan, toplumsal kurallara da uyum gösteren biri olur. Hatta bu, yasal yaptırımlardan daha caydırıcı etki yaratır. Ancak bu utanmanın içi doğru doldurulmalıdır.
Bir de öncelikle şunun ayrımında olmak lazım: Başkaları ne der, ya birileri farkederse, ya yaptığım görülürse, ya anlarlarsa diye çekinip kötü davranışlardan sakınmak çok da makbul bir davranış değildir. Peki değerli olan nedir?
Şudur: Kimse bilmese de, farketmese de, görmese de yanlış yapmayan, doğru olanı yapan insanın tutumu ve dürüst davranışıdır, doğru olan.
Örneğin; fırsat düştüğünde ve de birileri farketmiyorken, haksız kazanç elde etmesi mümkünken (ki, bu çalmadır) bunu yapmamaktır.
Kendisinden utanan böyle davranır.
Bu doğrultuda; utanma duygusu olan kişi, haksızlığın kimden gelip, kime yöneldiğine bakıp, taraf durumuna göre pozisyon belirlemez.
Hayatının her anında, her alanda, her durumda; düşüncesini, tutum ve eylemini ahlaki bir ilkeye dayandırır. Çünkü utanma duygusuna sahiptir. Bunların tersini yapmak ise utanılacak şeylerdir.
Riyakârlık yaparak her dem yüz değiştirmez, söylem değiştirmez.
Menfaat uğruna, dün doğru dediğine bugün yanlış diyerek, rüzgârın estiği yöne göre yön değiştirip yardakçılık peşinde koşmaz.
Kısacası; nerede görürse kârını, orada yok eder arını (utanmasını) durumuna düşürmez kendisni…
Zaten bu nedenle, bu duruma düşenlere ve yaptığı rezillikler, kötülükler karşısında böyle insanlara “utanmaz”, “arsız” diyoruz ya…
Utanmak denilince aklıma İsveçli yazar E. Ingmar Bergman’ın o güzel sözü gelir. Der ki: “Dünyayı utanmak kurtaracak.”
Utanmaktan korkmalı insan, benliğinden bu duyguyu asla yok etmemeli. Yani utanma duygusunu yitirmemeli. Çünkü insan, yaptığı yanlıştan bir kez utanmaz ise, bir daha utanma sebebi bulmaya gerek duymaz. Neticede utanmaz ve arsız olur çıkar.
Ne yazık ki utanarak, utanmazlıklarına şahit olduğumuz utanmazlar o kadar çok ki… Bu duygusunu yitirmiş, özünde bunu barındırmayan insandan sakınmalı, uzak durmalı. Ancaak; utanmazların utanmazca yaptıklarının karşısında da susup sessiz kalmamalı. Yaptıklarının utanmazlık olduğunu söylemeli. Arsızsın(ız) ! diye haykırmalı…
Utanması olan insanlardan zarar gelmez. Siz utanmazlara dikkat edin, onlardan sakının…
- Sadece Bir Ölüm Değildir Bu… - 20 Eylül 2024
- Köpeği Bırak, Kendine Bir Bak Ey İnsan!.. - 20 Temmuz 2024
- İdeolojik eğitim mi, pedagojik eğitim mi? – Varol Kara - 18 Haziran 2024