Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılar yeni bir boyut kazandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyon kapsamında, gazeteci İsmail Saymaz da gözaltına alındı. Gözaltına alınırken eşine “Lütfen duyurun. Şu an ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırma’ suçundan gözaltına alınıyorum” şeklinde bir not ileten Saymaz, avukatıyla görüştürülmeden emniyete götürüldü.
Süreç, yalnızca bir belediye başkanına yönelik siyasi bir operasyon olarak kalmadı; aynı zamanda halkın haber alma hakkını da doğrudan hedef aldı. Saymaz’ın yanı sıra CNBC-e Genel Yayın Yönetmeni Servet Yıldırım’ın da aralarında olduğu onlarca kişinin gözaltına alınması, medyanın susturulmasına yönelik endişeleri artırdı. Türkiye’de bağımsız gazetecilik, zaten uzun süredir baskı altında. Ancak bu operasyon, gazetecilere yönelik baskının artık hukuk dışı yöntemlerle, keyfi suçlamalarla ve temel hakları hiçe sayarak yürütüldüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
İstanbul’da Olağanüstü Hal Koşulları
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı soruşturma çerçevesinde başlatılan gözaltılar, geniş çaplı bir kısıtlama dalgasıyla eşzamanlı yürütüldü. İstanbul Valiliği, 19-23 Mart tarihleri arasında kent genelinde her türlü toplantı, gösteri ve basın açıklamasını yasakladığını duyurdu. Sosyal medya platformlarına getirilen erişim kısıtlamaları, halkın bilgiye ulaşmasını neredeyse imkânsız hâle getirdi.
Hukuk profesörü Yaman Akdeniz, Anayasa’nın 34. maddesiyle güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının açıkça ihlal edildiğini vurgulayarak, uygulamanın tamamen keyfi ve sansür niteliğinde olduğunu belirtti. Türkiye’de internet erişiminin sık sık siyasi kriz dönemlerinde kısıtlanması, iktidarın kamuoyunu yönlendirme stratejisinin bir parçası hâline gelmiş durumda.
Gazetecilik Suç Değildir
İsmail Saymaz, Türkiye’nin en bilinen araştırmacı gazetecilerinden biri. Gerek yazılı basında gerekse televizyon ekranlarında kamuoyunu bilgilendiren, soru soran ve gerçeğin peşinden giden bir gazeteci olarak tanınıyor. Ancak bugün yaşananlar, gazeteciliğin bizzat suç sayıldığı bir noktaya gelindiğini gösteriyor.
Saymaz’ın gözaltına alınması, Türkiye’deki bağımsız medyanın varlığını sürdürme mücadelesinin giderek daha fazla tehdit altında olduğunu gösteriyor. İktidarın hoşuna gitmeyen haberleri yapan, kamuoyunu bilgilendiren gazeteciler susturulmaya çalışılıyor. Bugün İsmail Saymaz gözaltında; yarın hangi gazeteci, hangi akademisyen, hangi siyasetçi susturulmaya çalışılacak?
- Dilek İmamoğlu: “Bugün Hepimiz Gözaltındayız!” - 19 Mart 2025
- Af Örgütü: “Muhalefete Yönelik Baskılar Ciddi Şekilde Arttı” - 19 Mart 2025
- İmamoğlu İnşaat’a El Konulması: Soruşturmalar Devam Ediyor - 19 Mart 2025