Türkiye ekonomisi, siyasi krizlerin gölgesinde yeni bir sarsıntıyla karşı karşıya. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 100’e yakın kişinin gözaltına alınmasının ardından Türk lirası hızla değer kaybetti. Piyasalar, hukukun üstünlüğüne dair artan kaygılar nedeniyle sert tepki verirken, dolar 41 lirayı, euro ise 45 lirayı aşarak rekor seviyelere ulaştı.
Ekonomideki bu çöküşe karşı Merkez Bankası’nın müdahale ettiği bildirildi. Reuters, Merkez Bankası’nın beş ila 10 milyar dolar arasında döviz sattığını öne sürerken, Bloomberg’e konuşan bir yetkili, bu rakamın sekiz milyar dolar olduğunu ifade etti. Ancak yapılan müdahaleler dahi liranın değer kaybını tam olarak durduramadı.
Borsa İstanbul’da Panik Satışları ve Devre Kesici Uygulaması
Döviz piyasalarındaki sert hareketlerin ardından Borsa İstanbul da ağır bir darbe aldı. BIST 100 endeksi güne %6,87’lik bir kayıpla başladı ve 10 bin 23 puana kadar geriledi. Bu sert düşüş sonrası Borsa İstanbul, Endekse Bağlı Devre Kesici (EBDK) sistemini devreye sokarak işlemleri geçici olarak durdurdu. Ancak ilerleyen saatlerde kayıpların derinleşmesiyle devre kesici bir kez daha aktif hale getirildi.
Bu tablo, Türkiye’de ekonomik yönetimin artık piyasalardaki güven kaybını engellemekte zorlandığını ortaya koyuyor. Yatırımcılar, hukukun üstünlüğünün giderek zayıflaması ve siyasi kararların ekonomi üzerindeki yıkıcı etkileri nedeniyle tedirgin.
Ekonomi Yönetiminin Açıklamaları Güven Vermiyor
Türk lirasındaki erime ve piyasalardaki panik ortamı karşısında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor. Uygulamakta olduğumuz ekonomi programı kararlılıkla devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Ancak Şimşek’in açıklamaları piyasalarda ve kamuoyunda ikna edici bulunmadı. CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, hükümetin ekonomi politikalarının ağır hukuksuzluklar ve demokrasi yıkımı ile iç içe geçtiğini belirterek, “Bedelini halk derin yoksullaşmayla ödüyor. Sorumlusunuz” diyerek tepkisini dile getirdi.
Uluslararası Yatırımcılar Türkiye’ye Olan Güveni Sorguluyor
Siyasi operasyonların ekonomiye etkisi, uluslararası yatırım çevrelerinde de büyük yankı uyandırdı. Küresel danışmanlık şirketi Teneo’nun Araştırma Direktörü Volfgano Piccoli, Türkiye’nin otoriterleşme yolunda hızla ilerlediğini belirterek, “Türkiye’nin demokrasi ve seçimler bakımından Rusya’ya benzer bir siyasi iklime doğru gidip gitmediğini bekleyip göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
ABD merkezli finans şirketi State Street’ten Timothy Graf ise iki yıldır Türkiye’de ekonomik reform beklentilerinin arttığını ancak son gelişmelerin bu süreci tamamen tersine çevirdiğini ifade etti. Londra merkezli Rabobank’ın Döviz Stratejisi Başkanı Jane Foley de Türkiye’deki siyasi gelişmelerin küresel piyasalar üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Türkiye, Avrupa’ya yakınlığı ve güçlü ordusuyla dikkat çeken bir ülke. Bu nedenle küresel yatırımcılar, burada yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor” dedi.
İktidar Ekonomik Dengeleri Göz Ardı Ediyor
Son gelişmeler, Türkiye’de ekonomik yönetimin siyasi hesaplar uğruna ülkenin ekonomik istikrarını hiçe saydığını gösteriyor. Yargının siyasallaşması, muhalefete yönelik baskılar ve demokratik hakların kısıtlanması, yatırımcı güvenini sarsarak ülkeyi ekonomik çıkmazın eşiğine getiriyor.
Merkez Bankası’nın arka kapıdan milyarlarca dolarlık müdahalelerine rağmen liranın değer kaybı önlenemiyor. Piyasalar, hükümetin hukuk devleti ilkelerine bağlı kalmadığı sürece, ekonomik göstergelerin düzelmeyeceğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu gelişmelerin faturası ise doğrudan halka kesiliyor. Liranın değer kaybı, ithalat bağımlılığı yüksek olan Türkiye’de enflasyonun daha da tırmanmasına yol açacak. Halk, artan gıda ve enerji fiyatlarıyla daha fazla yoksullaşacak.
Türkiye, siyasi hesaplarla ekonomik dengeleri sarsan bu yönetim anlayışıyla, krizden krize sürüklenmeye devam ediyor.