Gözümüz aydın! Türkiye kapitalizminin imam hatipli kadroları ve işbirlikçileri, bundan böyle, tek raporla onlarca baraj yapabileceklerini sanıyorlar. Örneğin, 15 Temmuz 2019 tarihli meşhur 4 nolu CBK ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na transfer olan DSİ.25.Bölge Müdürlüğü’nce uygulanmak üzere, “Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı Stratejik Çevresel Etki Değerlendirmesi (SÇED)Raporu”*ısmarlamışlar! “Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı Nihai Raporu” ve “Stratejik Çevresel Etki Değerlendirme Raporu”, Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa illeri sahil şeridinde, Kuzeyde Kazdağları, Güneyde Madra dağlarında ne kadar akarsu, çay, dere varsa üzerine (Reşitköy Barajı dahil) 25 baraj, 72 gölet projesini kapsıyor. Her biri için kendi özelinde inceleme, araştırma yapmaksızın, 25 baraj, 72 gölet için ayrı ayrı 97 SÇED raporu ve bunun için 97 şirkete 97 yetki külfetinden kurtarmışlar kamu maliyesini! Tek raporla çözmüşler! Dahice! Şeytanın aklına bile gelmez!
Bunu, Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa sahil şeridinde yaşayan, üreten yurtseveverler için, toprak ve su olmaksızın gerçekleşmeyecek, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının öznesi yurttaşlar için bir avantaja çevireceğiz: Bir SÇED Raporu varsa, 25 baraj 72 gölet için de bir tane SÇED raporunun iptali davası açmak yeterli olacak. Tek bir “Nehir Havzası” deyince, birkaç akarsu ve kollarının tek bir nehir havzası niteliğini kazanacağını düşündüklerinden değil! Bilal bile bu kadar aptal değil, sermaye hiç değil. Karşı tarafın (örgütsüz)aklını küçümsediklerinden! Yine örnek olsun; 26 Kasım 2021 günü, köylülerin yaptırmadığı ÇED Bilgilendirme toplantısından sonra, olmayan, “Reşitköy Göleti ve Bahadınlı Regülatörü Sulama Yıkama Eleme Tesisi Projesi ÇED Raporu”nu aramaya uzun bir süre devam edip, “kadere” boyun eğeceğimizi düşünmüş olmalılar. Yanıldılar.
2 Kasım 2021 t.de Valilik onayına sunulduğu anlaşılan; “Reşitköy Göleti ve Bahadınlı Regülatörü Sulama-Eleme-Yıkama Tesisi Projesi”**, BURÇED’in çabasıyla elde edilmiş, incelenerek halka anlatılmıştır. Yörüğü, Çepnisi, Türkmeni, Göçmeniyle yörede yaşayıp yaşatan, kendini ve şehirleri doyuran üreticiler, şimdiden kendilerini topraksız ve susuz bırakan, derelerini kurutan, verimi düşüren, geçmişlerini ve geleceklerini ellerinden alacak, çocuklarını yurtsuz bırakacak, “Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı Stratejik Çevresel Değerlendirme Raporu”, Tablo 3.12’de yer alan 25 baraj(dan biri Reşitköy Barajı) ve 72 göletin ihale ve inşasını ACİLEN DURDURULMASINI istemeye; vazgeçilemez, temel Yaşam ve Geçim hakkının kaynağı toprak ve suyu korumak amacıyla, Adil ve Etkili Bir Yargıya Erişim Hakkını kullanmaya karar vermişlerdir (AİHS.m.6, 1.nolu Ek Prot.m.1; Avrupa Su Çerçeve Prot.2000/60/CE, Any.m.5, 10, 36, 90/son vd.).
(…)
İptal isteminin konusu Tarım ve Orman Bakanlığı Su İşleri, “Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı Nihai Raporu”, 16 Aralık 2020; “Stratejik Çevresel Değerlendirme Raporu” 2021 tarihli olup; “bir nehir havzası için Su Çevre Direktifi kapsamında belirlenen hedeflere öngörülen zaman dilimi içinde nasıl ulaşılacağını gösteren bir belge” olduğu iddiasındadır. Oysa, kapsam, içerik, amaç, uygulama ve zamanlama açısından hiç bir benzerlik, hukuki ya da bilimsel ilişki yoktur, 2000/60/EC AB Su Çerçeve Direktifiyle arasında. Protokol’ün amacı kirliliğin önlenmesi, su kaynaklarının korunması; gerçekleşmesi 2015 yılı olarak öngörülmüştür. Türkiye kapitalizminin memurları, 2000 ve 2021 yılında, birden çok nehir havzasını “tek bir nehir havzası” ilan ederek, su kaynaklarını korumayı, kirlenmeyi engellemeyi, kentsel ve endüstriyel kirlenme kaynaklarını kurutarak değil, her bir su havzasına birden fazla baraj vb.yapılar inşa ederek su kaynaklarını kurutmayı, tarımı, hayvancılığı, doğal ve arkeolojik SİT’leri, yaşam ve geçim kaynağı toprak ve suyun yağmalanmasına kılıf dikmektedirler. Hem de, yetişmiş, alanında uzman personelin, özerk üniversite ya da TMMOB, TÜBİTAK benzeri kurum ve kuruluşların değil, yetki ve para karşılığı özel sermaye şirketlerine ısmarlanan Projeleri, 2000/60/CE Su Çerçeve Direktifi ile “kamuoyunu ve mahkemeleri yanıltma” kasdıyla, ilişkilendirmekle. ” (12 Ocak 2022t.li İPTAL davası dilekçesi)
Bu kadar da değil, önce DSİ.GM sayfasından, ardından World Bank sayfasından, kredi alındığını öğreniyoruz; “Türkiye’nin Sulama Alt Yapısı Modernizasyonu”*** gerekçesiyle, Dünya Bankası’na 2 Milyon Doları Hibe, 250 Milyon Dolar borcumuz kadar yeni Projemiz olmalı! “Temmuz Monarşisi’nin altın kaidesi Mali Aristokrasi****nin oligarşik yapısını ‘adalet, eşitlik ve mutluluk” kaynağı olarak kutsayan Harari”*****nin neden bestseller sattığı anlaşılıyor! Mali aristokrasi, bankalar olarak örgütlenmiş kreditörlerdir. Üstelik emperyalizm çağında ulusal bankaların yapabileceğinden çok daha fazlasını emperyalizmin Dünya Bankası yapmakta; “Kuzey Ege Nehir Havzası YP” vb.bilimsellikten uzak projeler için kredi açmakta, yağmaya ortak olmaktadır. Borçlandırmak suretiyle, emperyalist hegomonyaya bağlanan “gelişmekte olup”da bir türlü “gelişemeyen” geç kapitalist ülkeleri, kendi özelinde Türkiye kapitalizmini, şüphesiz Varlık Fonu ipotekli, devlet garantisiyle bağımlı hale getirmekte, ulusal sermayeye ortak olmaktadır.
“Yukarıda söylendiği gibi, üzerine onlarca baraj kurulan, HES’ler, JES’ler yapılan su kaynakları kuruyor, yaşam ve geçim kaynağı su ve toprak geri dönüşsüz olarak kaybediliyor. Türkiye kapitalizmi, tüm toplumsal alanlarda olduğu gibi, suyu ve toprağı yönetemiyor. Serbest piyasada alınıp satılan metaya, sermayenin çıkarına emekçi, üretici milyonların zararına tüketim nesnesine dönüştürüyor. Yönetemiyor. Öyleyse, ellerini toprağımızdan ve sularımızdan çeksinler. Bırakın sularımız özgür aksın. Başka Türkiye yok, başka Anadolu yok, Ege, Marmara, Çanakkale, Balıkesir, İzmir ve Manisa yok! Bu memleket bizim; üzerinde yaşayıp yaşatanların, doyup duyuranların, sahip çıkanlarındır. Vazgeçilmez yaşam ve geçim araçlarının savunulmasında hukukun üstünlüğünün kaybedildiği, sağlanamadığı yerde hakkın öznesi üretici güçlerin direnmek hakkı doğar(…)
Bu borcu ödemeyeceğiz. Çünkü; “Reşitköy Göleti ve Bahadınlı Regülatörü Sulama Yıkama Eleme Tesisi Projesi”, parçası olduğu “Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı Nihai Raporu ve Stratejik Çevresel Değerlendirme Raporu” kiminse, kim istiyorsa o; 30 Kasım 2021 t.li Balıkesir Politika gazetesinin başlığında ifadesini bulan; “2021 yılı itibariyle 74 milyon TL”yi servetine katacak olan sermaye sınıfı üyelerine ödetilmelidir. Sermayeye kaynak olarak aktarılan yapı ve inşaat maliyetleri için yapılan borçlanmalar enflasyon, vergi, harç, haraç, mezat, borç, fatura, Kıdem Tazminatı Fonu, İşsizlik Fonu, Fakfuk Fon, Deprem Sigortası, Özel Sağlık Sigortası ve benzeri isim altında “zor alım” yoluyla, emek ürünü gibi yaşam ve geçim araçlarına da el koyulan, mülksüzleştirilen üretici sınıflara ödetilemez. Dava konusu projeler ve raporlar İPTAL edilmeli, yargılama süresince Yürütmesinin Durdurulmasına karar verilmelidir.”(12.01.2022t.li d. dilekçesi)
Dolayısıyla, yaşam ve geçim kaynağı toprak ve suyun, sermayenin yerlisi yabancısı, TÜMAD Madencilik ve diğerleri her kim olursa olsun, malı değildir; satılık hiç değildir. Yaşam hakkı ve kaynakları, vazgeçilmezdir. Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa sahil şeridinde yaşayıp yaşatan, üreten, doyup doyuran herkesi, Adil ve Etkili Bir Yargıya Erişim Hakkını kullanmaya, davaya katılmaya çağırıyoruz. Zafer, yaşam ve geçim araçlarına sahip çıkanların olacaktır; üretici, emekçi, işçi sınıfların zaferinde sizin de iziniz olsun. Bugün davamıza katılmayanlar, yarın sevincimize de ortak olamayacaklardır. Davanın açılış masraflarının, gönüllüler tarafından karşılandığını buraya not edeyim. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam. Kaynakça ektedir.İndirip okuyabilirsiniz.
*https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler/ kuzey%20ege%20nhyp%20nihai%20raporu/ Kuzey%20Ege%20NHYP%20Stratejik%20%C3%87evresel%20De%C4%9Ferlendirme%20Raporu.pdf
**file:///C:/Users/oblamov/Desktop/Yeni%20klas%C3%B6r/DAVALAR/BARAJ/ %C3%87ED%20%C4%B0PTAL%20D/RESITKOYCBD.pdf
*** https://www.worldbank.org/tr/news/ press-release/2019/01/22/ irrigation-in-turkey-to-be-modernized-with-world-bank-financing
**** Marks, Fransa’da Sınıf Mücadeleleri, 1848-1850, Çev.Erkin Özalp, Yazılama, 2.Bası, 2012
*****Arzu KIR,21.Yüzyılın Feuerbach ya da Dühring’i Harari’nin Sapiens’ine Bir Eleştiri Denemes
- “Güneş Toprağı” Afganistanlı Taş İşçileri ve “Gölgeler Turnuvası” - 13 Haziran 2024
- Anayasa Değişikliği Ya Da “Working Class Hero” - 4 Mayıs 2024
- Bu Adamlar Neye Gülüyor? - 20 Nisan 2024