Taşımalı eğitim sistemi, Türkiye’de özellikle kırsal bölgelerde yaşayan çocukların okula erişiminde önemli bir role sahip. Ancak sistemde yapılan yeni düzenlemeler ve köy okullarının kapatılması, veliler ve eğitimciler tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor. Veli-Der Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı’nın açıklamaları, bu konuda yaşanan endişeleri net bir şekilde ortaya koyuyor.
25 Yılda Taşımalı Eğitimin Çarpıcı Artışı
Taşımalı eğitim sistemi, 1990’ların başında kırsal bölgelerdeki çocukların eğitime erişimini kolaylaştırmak için uygulamaya konuldu. Zehra Kulalı’nın verdiği bilgilere göre, taşımalı eğitimle okula ulaşmaya çalışan öğrenci sayısı 25 yıl önce yalnızca 305 iken, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında bu sayı 1 milyon 325 bine ulaştı. Bu artış, kırsal bölgelerdeki okulların kapatılmasıyla doğrudan ilişkili.
Köy okullarının kapatılması, özellikle yoksul bölgelerdeki çocuklar için eğitim hakkının fiilen ortadan kalkması anlamına geliyor. Zehra Kulalı, “Kapatılan köy okullarının büyük çoğunluğu en yoksul köylerdendi” diyerek bu kararların kırsal yoksulluk üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Köylerde kamu yurtlarının olmaması ya da kapatılması nedeniyle çocukların eğitimden vazgeçmek ya da özel yurtlara ve tarikat yurtlarına yönlendirilmek zorunda kaldığını belirtiyor.
Aladağ faciası, bu sürecin trajik bir örneği olarak hafızalarda yer ediyor. 2016’da bir tarikat yurdunda çıkan yangında 11 kız çocuğu ve bir eğitmen hayatını kaybetmişti. Bu olay, kamusal ve güvenli eğitimin eksikliğinin çocuklar üzerindeki korkunç etkilerini ortaya koymuştu.
Yönetmelik Değişiklikleri ve Yeni Sorunlar
1 Ağustos 2024’te yapılan taşımalı eğitim yönetmeliği değişiklikleri, çocukların okula erişimini daha da zorlaştırıyor. Zehra Kulalı, değişikliklerin, çocukların evlerine uzak noktalarda toplu taşıma araçlarından inip kilometrelerce yürümek zorunda kalması anlamına geldiğini ifade ediyor. Özellikle kış aylarında, bu durumun kız çocukları için ciddi güvenlik riskleri yarattığı belirtiliyor.
Veli-Der, taşımalı eğitim yönetmeliğindeki değişikliklerin geri çekilmesi ve tüm çocukların ücretsiz, kamusal eğitim hakkına erişiminin sağlanması gerektiğini vurguluyor. Açıklamada, “Okula ulaşım, her çocuğun en temel kamusal hakkıdır” denilerek, Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer yetkililer bu sorumluluğu üstlenmeye çağrılıyor.
Eğitimde Tarikatların Rolü Artıyor mu?
Kulalı, ÇEDES Projesi kapsamında ilahiyat ve imam hatip mezunlarının “manevi danışman” olarak yurtlarda istihdam edilmesinin, bu alanları eğitimden ziyade ideolojik bir araca dönüştürdüğünü öne sürüyor. Bu uygulamalar, kamusal eğitimin laik, eşitlikçi ve ücretsiz olması gerekliliğiyle bağdaşmıyor.
Eğitim, çocukların geleceğini şekillendiren en temel haklardan biri. Ancak taşımalı eğitim sistemindeki sorunlar, köy okullarının kapanması ve eğitimde tarikatların etkisi, bu hakkı tehdit ediyor. Kamusal, laik, eşit ve ücretsiz eğitim, sadece çocukların değil, toplumun geleceği için bir zorunluluktur. Aladağ gibi trajedilerin tekrar yaşanmaması için yetkililerin acilen harekete geçmesi gerekiyor.
- CHP İzmir Milletvekili Kılıç’ın Veri Güvenliği Uyarısı ve Türkiye’deki Dijital Güvenlik Sorunları - 10 Aralık 2024
- HGS Uygulaması Hacklendi: Kullanıcılara Hakaret ve Kripto Para Talebi Gönderildi - 10 Aralık 2024
- İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu’ndan 10 Aralık İnsan Hakları Günü Mesajı - 10 Aralık 2024