İZMİR – Geçtiğimiz günlerde İzmir’de yaşanan orman yangınında büyük tahribat yaşanırken, kamuoyunun dikkatleri bir kez daha özel elektrik dağıtım şirketlerine çevrildi. Yangınla ilgili açıklama yapan İzmir Valisi, GDZ Elektrik Dağıtım AŞ’yi yangının sorumluları arasında saydı. Ancak söz konusu şirketin —ve onunla bağlantılı diğer enerji şirketlerinin— devlete bir kuruş vergi ödemediği ortaya çıktı.
Gazeteci Bahadır Özgür, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, GDZ Elektrik Dağıtım’ın yanı sıra bağlı bulunduğu Gediz Perakende Satış AŞ ve çatı şirket Aydem Holdingin de sıfır vergiyle yoluna devam ettiğini ifşa etti. Özgür, paylaşımında sert ifadelerle şöyle dedi:
“Soy, can al, yak ama tek kuruş vergi ödeme!”
Vergi yok, zam çok
Özelleştirme politikalarıyla Türkiye’nin dört bir yanında elektrik dağıtımı ve perakende satışı özel şirketlere devredildi. GDZ ve Gediz Perakende, batı bölgesinde milyonlarca aboneye hizmet veriyor. Ancak hem kamu kaynaklarından teşvik alıyor hem elektrik fiyatlarını artırıyor hem de kazandıkları gelir üzerinden devlet hazinesine vergi ödemiyorlar.
Kamuoyunda bu duruma büyük tepki var. Elektrik faturalarına son iki yılda %200’ün üzerinde zam yapılırken, bu zamlardan doğan devasa kârların vergilendirilmemesi eleştiriliyor. Üstelik yangın gibi felaketlerin ardından bu şirketlerin altyapı sorumluluklarını yerine getirmemesi de dikkat çekiyor.
Bağlantılı şirketler zinciri
Vergi vermeyen şirketler zinciri yalnızca GDZ ile sınırlı değil. Şirketin enerji dağıtım ve perakende faaliyetleri, aynı çatı altında toplanmış durumda. Aydem Enerji Holding çatısı altındaki bu üçlü yapı sayesinde, kârlar içeride aktarılıyor, dışarıya ise vergi kalmıyor.
İzmir’deki orman yangınına neden olduğu iddia edilen GDZ Dağıtım’ın yanı sıra, Gediz Perakende Satış AŞ elektrik tedariki konusunda, Aydem Holding ise tüm yapının mali yönetimi konusunda öne çıkıyor. Ancak Ticaret Sicili, Gelir İdaresi ve kamu denetim raporlarına göre, bu yapının hiçbir parçası vergi mükellefi olarak anlamlı bir katkı sunmuyor.
Uzmanlar uyarıyor: “Vergi cenneti gibi davranıyorlar”
Konuya ilişkin görüş belirten enerji ve vergi hukuku uzmanları, “vergi cennetleri”ne özgü muhasebe oyunlarının Türkiye’de olağan hale geldiğine dikkat çekiyor. Özellikle altyapı, dağıtım ve perakende işlerinin ayrı şirketlerce yürütülmesi sayesinde, zarar kâğıt üzerinde birimden birime aktarılıyor; böylece vergi matrahı sıfırlanıyor.

İktisatçı Dr. Zeynep Batur’a göre bu yapı, “kamu kaynaklarını sömüren ama kamusal sorumluluk taşımayan bir düzen” anlamına geliyor:
“Bu şirketler kâr ettikçe devletin gelirinden eksiliyor. Üstelik hem iklim krizi hem altyapı sorunları ortadayken sorumluluktan da kaçıyorlar.”
Sorumluluk var, hesap yok
İzmir’deki yangının ardından valiliğin şirketi açıkça sorumlu tutması, kamuoyunda hesap sorulması gerektiği yönündeki beklentiyi güçlendirdi. Ancak bugüne dek elektrik dağıtım şirketlerine karşı açılmış davaların büyük kısmı sonuçsuz kaldı. Yangın, patlama ve altyapı kazaları, çoğu zaman kamu zararıyla kapanıyor.
Bahadır Özgür’ün çıkışı, yalnızca bir şirketi değil, Türkiye’deki elektrik tekellerini de yeniden gündeme taşıdı.
Elektrik özelleştirmesi kime yarıyor?
2000’li yıllarda başlatılan özelleştirme dalgası ile elektrik dağıtımı tümüyle özel sektörün eline geçti. O günden bu yana, dağıtım şirketlerinin faaliyetleri artan tüketici borçları, altyapı çöküşleri ve fahiş zamlarla anılıyor. Buna karşın kamu kaynakları, bu şirketlerin yatırım, bakım ve iyileştirme talepleri için hâlâ hibe ve teşvik olarak aktarılıyor.
Soru açık: Bu yapı sürdürülebilir mi?
Hem yurttaşı mağdur eden zamlar hem de kamu bütçesinden pay alıp vergi vermeyen bu yapı, sürdürülebilirlik ve hesap verebilirlik açısından ciddi bir kriz yaratıyor. Özellikle afetlerdeki sorumluluk zinciri kamuoyunun sabrını taşırmış durumda.
Yurttaşlar ise aynı soruyu soruyor:
“Zam yaparken hızlı olan bu şirketler, neden vergi öderken görünmez oluyor?”