Soma faciasının 6. yıl dönümü: Adalet tesis edildi mi?

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2014-05-15 05:39:34Z | http://piczard.com | http://codecarvings.comÞÓÔ±tgÃÍ

Bugün, Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma Kömür İşletmeleri’nin madeninde, vardiya değişimi sırasında çıkan yangın ve su basması sonucu 301 madencinin yaşamını yitirdiği büyük facianın yıl dönümü.

Madencilerin her biri altı yıl önce bu sabah aileleriyle son kez vedalaştılar, birkaç saat sonra ekmek parası için girdikleri madende ihmal sonucu nefessiz kalacaklarını, bazılarının cenazelerine aylar sonra ulaşılacağını ve adalet duygusunun yıllar sonra halen yaralı kalacağını tahmin edemeden.

Cumhuriyet tarihinin en fazla can kaybıyla sonuçlanan iş ve madencilik kazası, dünyanın ise son 50 yıldaki en ölümcül ikinci maden kazası olarak kabul edilen Soma faciası, geçtiğimiz günlerde Yeni İnfaz Yasası çerçevesinde yeniden gündeme geldi.

Davası yıllarca süren Soma “katliamında” 4 sanık ‘taksirle ölüme sebebiyet vermekten’ ceza almış, maden ocağı işletmecisi Can Gürkan, 2018 yılı Temmuz ayında tahliye edilmişti.

Buna göre, tutuklu sanıkların, söz konusu yasanın denetimli serbestlik süresini 3 yıla çıkaran hükmünden yararlanıp izinli çıkabilmeleri ve daha erken tahliye olma ihtimalleri tartışma konusu oldu. Zira, yeni düzenlemeyle birlikte, işletmenin genel müdürü Ramazan Doğru ve teknik müdür İsmail Adalı yaklaşık 2,5 yıl sonra, işletme müdürü Akın Çelik ile teknik nezaretçi Ertan Ersoy da 5 ay 15 gün sonra tahliye olacak.

euronews Türkçe’ye konuşan İTÜ İnşaat Fakültesi’nden Doç. Dr. Emre Gürcanlı, Soma’da yaşananların en büyük sebebinin özelleştirme, bir diğer ifadeyle rodövans sistemi olduğunu düşünüyor ve şu şekilde açıklıyor:

“Soma’da 2006 yılına kadar Türkiye Kömür İşletmelerine ait olan ocak, 2006 yılında ihaleyle Park Teknik’e verilmişti. Ancak Park Teknik, 2009 yılında “İleride telafisi mümkün olmayan olayların çıkma ve yangın ihtimaline karşı” ihaleyi geri vermek istedi. Riskli olan ocağın ihalesini TKİ, Soma AŞ’ye verdi. Devlet veya devlet adına Türkiye Kömür İşletmeleri şirkete ocağı rödovans sistemiyle, yani ne kadar kömür çıkarsa çıksın hepsini alma garantisiyle verdi. Bu ne demek? En kısa zamanda ne kadar kömür çıkarırsanız hepsini devlet alacak demek. Bu ne demek? Üretim zorlaması, işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerinin hiçe sayılması demek.”

Gürcanlı, madenlerde birim maliyetin çok düşürülmesi aşırı ve yoğun bir çalışma ile “üretim zorlaması” sürecine geçildiğini belirtiyor ve Soma A.Ş. patronu Alp Gürkan’ın da katliamdan önce yaptığı bir açıklamada, “Özel sektörün çalışma tarzıyla” üretim maliyetlerini 140 dolardan 23,8 dolara indirdiklerini anlattığına dikkat çekiyor.

“Zira, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, çalışma saatlerinin artırılmasıyla, çalışmanın yoğunlaştırılmasıyla, birim zamanda daha fazla üretim yapıp devlete garantili bir şekilde satarak ve işçi sağlığı ve iş güvenliğinden tamamen taviz vererek sağlanır” diye ekliyor Gürcanlı.

Bu açıdan, ocaktaki havalandırma kapasitesi, yaşam odalarının sayısı ve koşulları, çalışma koşulları, dayıbaşı yöntemiyle taşeron işçi çalıştırılması, yetersiz düzeyde işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri verilmesi, facianın ardından birçok uzmanın dikkat çektiği eksikliklerin başında geliyordu.

Soma’da 301 hayata malolan facia göz göre göre geldi

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunu uzun yıllardır yakından takip eden Gürcanlı, Soma katliamından birkaç ay önce, U3 bölgesinde bir göçme yaşandığını, burada sıcaklığın artmaya ve neredeyse 46 dereceye ulaşmaya başladığını, işçilerin ise bunu farketmelerine rağmen yöneticilerin dikkate almadığını belirtiyor:

“Her madende olması gereken yer altındaki karbonmonoksit miktarını ölçen sensörler, faciayı aylar önceden haber vermeye başladı, 50 PPM’yi aşmaması gereken karbonmonoksit miktarı beş ay boyunca defalarca bu sınırı geçti, hem de aşırı bir düzeyde geçti. Oksijen miktarı da çok kez yüzde 19’un altına düştü ama maden boşaltılmadı, zira aşırı hızlı üretim yapılmalıydı. Katliam günü sıcaklık madende 46 dereceydi. Daha neler sayabiliriz? İşçilerin kullandıkları maskelerin yetersizliği mi? Yeterince sondaj yapılmaması mı? İşçilerin beslenmesi, dinlenmesi mi? Herhangi bir işçi sağlığı ve iş güvenliği dersinde olumsuz olarak anlatılan, öğrencilere aman dikkat denilen şeylerin hepsi Soma’da yaşandı.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da Soma faciasını meclis gündeminde takip eden vekillerin başında geliyor. euronews Türkçe’ye konuşan Ağbaba, “Yeni yargı paketiyle birlikte hukuksuzluk bir kat daha katmerlendi. Soma’da yaşananlar, toplu katliam olduğu için göz önünde, ama her yıl sürekli olarak tekil maden facialarında kayıplar vermeye, iş cinayetlerine tanıklık etmeye devam ediyoruz” dedi.

Zira, Soma’nın ardından aynı yılın Ekim ayında Karaman’ın Ermenek ilçesindeki bir kömür ocağında su baskını sonucu 18 işçi hayatını kaybetmiş, Şırnak’taki maden ocaklarında ise 2017-2019 yılları arasında 14 işçinin öldüğü kazalar yaşandı.

Kazalar son bulmadı

Geçtiğimiz ay, Zonguldak’ta özel bir maden ocağında meydana gelen kazada göçükte kalan 2 işçi yaralanmış, yine aynı şehirde Aralık 2019’da ruhsatsız işletilen bir maden ocağında meydana gelen patlamada ocakta mahsur kalan 2 kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmıştı.

Maden ocaklarında pandemi döneminde gerekli önlemlerin alınmaması, sosyal mesafe kurallarının uygulanmadığı koşullarda çalıştırılmaları da bir süredir meclis gündeminde ele alınan bir konu başlığı.

CHP, madenlerde çalışan işçiler arasında koronavirüs taşıdığı tespit edilenler olduğunu ileri sürerken, AK Parti ise tüm maden işletmelerinin esnek çalışma modeline geçtiğini, çalışanlarının yüzde 75’inin izne çıkarılıp tüm çalışmaların minimum düzeye indirildiğini, sadece tarama, su çekimi, tamir ve drenaj çalışmaları yapıldığını savunuyor.

Bununla birlikte, solunum yolu hastalıkları konusunda maden işçileri kritik bir risk grubunda bulunuyor.

Ağbaba, salgın döneminde de birçok madenin işçileri kaçak çalıştırdığını ve bu konuda Türkiye’nin dört bir yanından kendilerine çok fazla şikayet ulaştığını belirtiyor.

“Soma faciası, zamanında alınmayan önlemlerin ve göstermelik yapılan denetimlerin neticesinde göz göre göre yaşandı. Soma faciası sadece bir iş yeri katliamı değil, aynı zamanda bir hukuk katliamıdır” diye ekliyor Ağbaba.

Soma’dan ders çıkarıldı mı?

Bununla birlikte, uzmanlar Soma’da yaşananlardan ders çıkarılmadığı konusunda hemfikir; zira bu katliamın ardından birçok maden ocağında da bu boyutta olmasa da ihmal kaynaklı ölümler yaşandı.

Öte yandan, Türkiye’de madenlerdeki yaşam odalarının zorunlu olmasına dair CHP tarafından 2017 yılı Temmuz ayında verilen yasa halen önergesi AK Parti tarafından kabul edilmedi.

Gürcanlı, “Soma madeninde yaşam odaları vardı, ancak yaşam odaları kapalı olduğu için yaşanan kaza sonrası işçiler bu yaşam odalarına sığınamamıştı” diye belirtiyor.

Gürcanlı’ya göre, maden kazalarına dair tazminatlar da caydırıcı değil. “Örneğin, Soma Holding bir yıllık cirosunu 301 işçi için taksit taksit ödeyecek. 301 işçinin aramızdan ayrılması, eşleri, çocukları, anne babaları ve bunların acıları bir yıllık ciroya sığar mı? Bu tartışılamaz bile” diyor Gürcanlı.