15 Kasım 1937’de Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin ve diğer dava arkadaşları Elazığ’daki Buğday Meydanı’nda idam edildi. Seyit Rıza’nın yaşı küçültülürken, 16 yaşındaki oğlu Resik Hüseyin’in yaşı büyütülerek kayıtlara geçmiştir. Bu idamlar, Dersim’deki olayların ardından gerçekleşmiş ve tarihe kara bir leke olarak kazınmıştır.
4 Mayıs 1937’de çıkarılan ‘Dersim Tenkil Kararları’ ile Dersim’de büyük bir operasyon başlatıldı. Resmi kayıtlara göre 16 bin insan hayatını kaybederken, yerel halkın itiraflarına göre bu rakam 70 bine kadar çıkmaktadır. Seyit Rıza, bu çatışmalar sonrası barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan’a çağrılmış, ancak 5 Eylül 1937’de tutuklanmıştır.
Seyit Rıza’nın İnfazı ve Son Sözleri
Seyit Rıza ve 58 arkadaşı, Elazığ’da kurulan İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. İnfaz sırasında Seyit Rıza, yetkililere “Kırk liram ve saatim var, oğluma verin” demiştir. İnfaz edilmeden önce, oğlu kendisinden önce asılır ve bu durumu büyük bir acıyla karşılar.
İnfazından önce meydanda yaptığı konuşmada, “Beni oğlumdan önce asın, oğlumun idamını görmeyeyim” diyerek duygularını ifade etmiştir. Bu olay, yalnızca bir ailenin trajik hikayesini değil, aynı zamanda bir halkın yaşadığı acıyı da simgelemektedir.