Sefalet Endeksinin Dili Olsa

Steve H. Hanke, Baltimore, Maryland’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nde uygulamalı ekonomi profesörü.  Aynı zamanda California, Oakland’daki Bağımsız Enstitü’de ​​kıdemli bir araştırmacı ve Johns Hopkins Üniversitesi’nin Baltimore, Maryland’deki Uygulamalı Ekonomi, Küresel Sağlık ve İşletme Teşebbüsü Çalışması Enstitüsü’nün eş direktörü.

Neden Profesör Hanke’yi tanıtarak başladık? Ne yapmış bu Profesör Hanke?

Hanke, bir bilim insanı. Bir sefalet endeksi hazırlıyor ve yıllık olarak yayımlıyor. Ülkelerin puanı ne kadar yüksekse o kadar “sefalet içinde” bulundukları anlaşılıyor. 2022 yılı verilerinden yola çıkarak yaptığı hesaplara göre, ülkemizin durumu pek de iç açıcı değil. 157 ülke içerisinde Türkiye sefalet açısından onuncu sırada yer alıyor. İlk ona girmeyi başarmış (!) dersek de yanlış olmaz.

İnsan, şu sefalet endeksinin dili olsa da konuşsa diyor ama içeriğine şöyle bir göz attığınızda, dili olmasa da bayağı bayağı konuştuğunu, bizlere çok şey anlattığını görüyoruz.

Örneğin, sıralamadaki yerimizin ne anlama geldiğine baktığımızda, endeks bize bu sıranın Türkiye’ye reva olmadığını söylüyor. Endeksteki en “sefil” ülke, 414 puanla Zimbabwe. Onu sırasıyla Venezuela, Suriye, Lübnan, Sudan, Arjantin, Yemen, Ukrayna ve Küba takip ediyor. Bu ülkelerin ardından da maalesef ülkemiz geliyor. Ülkemizin sefalet puanı 101. Küba gibi izole bir ülkenin puanı bizden sadece bir puan yüksek. Şu an topraklarında bir işgal ve savaş yaşayan, yani olağanüstü koşullarla boğuşan Ukrayna dahi 110 puan almış.

Bizi geride bırakan, diğer bir deyişle “daha refah içindeki” ülkeleri gördüğümüzde üzüntümüz artıyor. Sri Lanka, Haiti, Angola, Tonga, Gana gibi ülkeler daha refah içinde bir görüntü sergiliyor. Daha 15. sıraya gelindiğinde dahi sefalet puanı açısından ülkemize fark atıyorlar.

Endeksin hesaplamasında kullanılan kriterler önemli. Kriterleri şu şekilde sıralamak mümkün;

  • İşsizlik
  • Enflasyon
  • Bankaların borç verirken uyguladığı faiz
  • Kişi başı gayrisafi milli hasılanın artış hızı

Bu değerler bir formüle yerleştiriliyor ve ülkeler, aldıkları puana göre sıralanıyorlar. Hesaplamada kullanılan rakamlara baktığımızda şunu görüyoruz. Hanke, TÜİK’in açıkladığı verileri esas alarak hesaplamayı yapmış. Diğer bir ifadeyle devletin açıkladığı rakamlar temel alınmış.

Peki, ülkemiz neden sefalet endeksinde bu kadar yüksek bir sırada yer alıyor? Yanıtı basit. Zaten çalışma gözden geçirildiğinde anlaşılıyor. Belirleyici unsur: Enflasyon.

Hayat pahalılığının ülkenin en büyük sorunu olduğunu, iktidar da muhalefet partileri de sürekli olarak söylüyor. Hatta, son dönemde ekonomiyi düzeltmek için arayışlar hepinizin malumu olduğu üzere büyük kız kazandı.

Bu gibi işler gündeme geldiğinde, bildiğiniz gibi hemen bir suçlu aranır ve genelde fatura “dış mihraklara” kesilir. Ama bu koşullar altında, bir dış mihrak aramanın mantığı da gereği de kalmıyor. Suçlu açık ve seçik olarak ortada. Üstelik suçüstü yapılmış ve inkâr edecek bir durum da kalmamış.

Zannediyorum gençlerimiz, yaşı 40’ların ikinci yarısında ya da 50’lerin üzerinde olanların, enflasyonist bir ortama düştüğümüzde neden “eyvah!” diye feryat ettiklerini anlamışlardır.

Artık ülkemizin ekonomik gerçekleri kabul etmesi, ekonomik politikalarını buna göre belirlemesi ve temel sorun olan enflasyonu ortadan kaldırmak için var gücüyle çabalaması gerekiyor.

Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.

Özgün ÇINAR
Latest posts by Özgün ÇINAR (see all)