Çok sayın linç ve idam çığırtkanları; bu yazımda size malum konunun eminim hiç düşünmediğiniz ya da gram umursamadığınız öteki yüzüne dair birkaç kelâm etmek istiyorum
Bugün “idam edilsin, hadım edilsin, çükünden asılsın, kısasa kısas onlara da tecavüz edilsin, hatta onların çocuklarına da aynı şeyler yapılsın” diye iğrenç linç çığlıkları attığınız insanların çoğu, dünün tecavüze uğradığı için timsah gözyaşları döktüğünüz, ailelerini ve geleceklerini hiç düşünmeden her türlü özellerini pornografik bir hazla çarşaf çarşaf paylaşarak asla kaybolmayan internet ortamına çivi gibi çaktığınız ama üç gün sonra rehabilite edilip yaralarının iyileştirilmesine destek vermeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyerek tarihinizin çöplüğüne gömüp laylaylom hayatınıza devam ettiğiniz çocuk kurbanlarıdır.
Özgecan’ı öldüren gencin annesinin anlattığı trajik gerçekleri de Özgecan’ı umursadığınızın binde biri kadar umursasaydınız keşke de size gerçekten merhametli insanlar diyebilseydim. Hani babası tarafından hayatı paramparça edilmiş o çocuğun yaşadığı korkunç şeyleri… Hani cezaevinde infaz edilince bayram ettiğiniz, içi yanan annesine bir cenaze arabası, bir mezar yeri verilmemesini, cenazesinin günlerce sokakta kalıp üzerinden geçilmesini bile alkışlayarak ondan beter zalimliğin kitabını yazdığınız o zavallıyı…
Çocukken yaşadıklarına seyirci kalırken, katil olunca hınçla katlettiğiniz o garibanı…
İsterseniz annesinin o zaman kulaklarınızı tıkadığınız sözlerini şimdi gözünüze sokayım: “Ben şiddet görürken o titreyerek seyrederdi. Her şey gözünün önünde oluyordu… Cenazesini beş gün boyunca gömdürmeyip, bitmiş bir hayatla kavga ederek aslında oğluma değil bana işkence ettiler. Ezilmiş bir canlı düşünün; defalarca üzerinden arabayla geçtiler…”
Kızkardeşi ise şöyle konuşuyor: “Keşke babam ölseydi…”
Kendisi de çocukları gibi bir kurban olan acılı annesinin duygularını hiç umursamadan sosyal medyada “adam gibi adamsın” yorumlarıyla kahraman ilan edilen katili kimdi peki biliyor musunuz? Söyleyeyim; aldığı 50 yıllık hapis cezasıyla 10 yıldır içerde yatan ve lakabı “suç makinesi” olan adî bir mahkûm. Silahı tuvalette bulduğunu söylüyor; ama biz hepimiz biliyoruz nasıl edindiğini.
Peki, ilkçağ canavarları gibi vahşi çığlıklar atarak ve göğsünüzü yumruklayarak kutsadığınız, ne olursa olsun o çocuğun annesi olan zavallı kadının gözünün önünde cenazesini defalarca çiğneyerek insanlıktan çıkma pahasına tatmin olduğunuz bu danışıklı infazın sonucunda ne oldu, ne kazandınız?
Tecavüzler mi bitti? Adalet lâyıkıyla uygulanıp, tecavüz suçlularına hak ettikleri cezalar mı verilmeye başlandı? Siz daha iyi insanlar mı oldunuz? Hayır, hiçbiri olmadı. Tecavüzler azalmadı bile; tam tersi, sadece toplumun gazının alınması sağlandı ve 9 aylık bir bebek, yavru bir kedi, köpek, her yaştan kız ve erkek çocukla her türlüsü katlanarak devam etti. Tecavüz suçluları bir takım elbise, iki rekât namazla iyi hal indirimi alarak eskisinden de kolay yırtmaya başladılar suçlarından; 45 çocuğun sistematik tecavüzünün ardından bile hükümet nezdinde “bir kereden bir şey olmaz” denildi. Siz ise insanlığınıza veda ettiğinizle kaldınız.
Bu ülkede bu tarz tecavüzcülerin içerde idamdan beter infaz edilme geleneği olduğu herkes tarafından bilinmesine rağmen tecavüzler durmuyor; idam gelince mi duracak? İllâ Özgecan’ınki gibi toplumda infial uyandıran bir vahşetle birleşmediği ya da suçlu arkasız bir garibanın teki olmadığı takdirde hiçbir tecavüzcüye asla hak ettiği ceza verilmiyor; idam gelince tecavüzcüler mi asılacak?
Bu soruların yanıtlarını hepiniz biliyorsunuz aslında; ama toplumsal histeriniz ve linççi fıtratınız beyninizi ve kalbinizi öylesine ele geçiriyor ki asla gerçekleri kabullenemiyorsunuz. Öte yandan gerçek, sizi de cehaletiniz ve/veya duyarsızlığınız nedeniyle her kötülüğün dolaylı da olsa parçası kıldığı için onunla yüzleşmekten bütün hücrelerinizle kaçınıyorsunuz. Devam edin. Devam edin ki her şey daha da kötüye gitsin. Devam edin ki idam gelsin ve o yağlı urgan eskiden olduğu gibi sadece bu kısır döngünün bitmesi, hayatın siz de dahil herkes için biraz daha yaşanılır hale gelmesi için çabalayan muhaliflerin boynuna geçsin.
Yapılan araştırmalar kesin olarak kanıtlamıştır ki sosyopat ya da psikopat olarak doğan, beyinlerinin ön lobu arızalı olduğu için empati kurma yeteneği bulunmayan hastaların, yani istisnaların haricindeki tecavüzcülerin çoğu çocukluğunda psikolojik ve/veya fiziksel tecavüzlere uğrayarak ruhları sakatlanmış insanlardır. Çağdaş hukuk devletlerinde hastaların yeri akıl hastaneleri, diğerlerinin cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapistir; hiçbirininki idam sehpası değil.
Statülerinin ve güçlerinin kendilerine sağladığı olanakları kullanarak bu canavarlığı yapan eğitimli veya zengin alçakların dışında kalan, çoğu alt tabakaya mensup tecavüzcünün genelinin içinde küçücük yaşta ağır şiddetler görürken, tecavüze uğrarken en yakınları dahil bütün toplumun acısına sırtını döndüğü gözü yaşlı, korkmuş bir çocuk saklıdır. Nasıl ki sistemin her yozlaşmış mekanizması tarafından korunan orta ve üst düzey alçakların hiçbiri hiçbir zaman halihazırdaki cezaevi infazlarının potasına girmiyorsa, idam potasına da girmeyecek; olan yine idamı tekrar getirmek istemekteki asıl hedef olan muhaliflerin arasında arada bir sizin kara yüreğinizi soğutmak için göstermelik olarak sallandırılacak alt tabakadan toplum kurbanlarına olacak.
Bu ülkede ille de birileri idam edilecekse asıl ortadan kaldırılması gerekenler bu kurbanlar değil, en küçük bir pedagojik farkındalığı olmayan, bunun için hiç çabalamayan cahilin cahili anne babalar, kokuşmuş aileler, ikiyüzlü mahalleliler, yozlaşmış okullar, satılmış yargıçlar, faşist devlet, değişmesi için hiçbir ciddî çaba sarf etmediğiniz erkek egemen sistem, erkeği kral, kadını cinsel obje ve meta, çocuğu mal, cinselliği tabu olarak gören hastalıklı bakış açıları ve niceleridir. Daha sayayım mı?
Gençlerin cinsellik yaşaması yasak. İnsanların sevdikleriyle evlenme şansı genellikle hayal. Sadece rahat rahat çiftleşebilmek için yapılan ama sevgisizlikten, saygısızlıktan, uyumsuzluktan üç günde çöken evliliklerin çoğu çürümüş. Eşcinsellik suç. İnsanların çoğunun içinde sürekli tatmin edemeği duygular birikiyor ve o duygular hele ki o insan travmatik geçmişi olan biriyse bir yerden sonra kontrol edilemez boyuta geliyor.
Çoğunluk, bu çarpık yaşama dizaynı nedeniyle insan gibi yaşama şansı bulamadığı ya da bilinçli olarak yanlış yönlendirildiği cinsel dürtülerini her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi taşıyor içinde. Bu kadar canlı bombadan bazılarının yaşamları diğer yoksulluklarla, yoksunluklarla ve şiddetle de birleştiğinde patlaması kaçınılmaz bir sonuçtur.
Ve hatta toplumun yozlaşmasından nemalanan erk sahiplerinin uşağı sistem mühendislerinin habire cübbeli din bezirgânlarına sapkın fetvalar verdirerek cahil insanların beynini yıkatıp küçüklerle cinselliği normalleştirtmesi, kanunların insana şiddet ve tecavüze giden yolun son aşamalarından olan hayvana şiddet ve tecavüzü cezasız bırakması, ahlâkı sadece bacak arasına endekslemiş ama başta cinsellik olmak üzere insana dair her olguyu en ikiyüzlü yerden yaşayan toplumun derin ahlâksızlığı çekiyor çoğu zaman o bombanın pimini.
Bu ülke bir tecavüzcü yaratma makinesidir. Sorunların kaynağına inmediğiniz sürece onları bir asarsınız bin doğarlar. Sistem yeniden yeniden kendini üretir. Elbette ki tecavüzcüleri aklamaya çalışmıyorum. Elbette ki her şiddet ya da tecavüz mağdurunun kendisi de tecavüzcü olmak zorunda değil; ama ne yazık ki dünyanın her yerinde şiddet ve tecavüz kurbanı insanların çoğunun yaşadığı sağaltılmamış travmalara verdiği kaçınılmaz reaksiyon, maruz kaldıkları vahşetlerin aynısını başka insanlara uygulamak oluyor. Maalesef insanın doğası belki de kendi acılarına tepkisiz kalan toplumdan böyle bilinçaltı intikamlar almak yönünde şekillenmiş. Elbette ki bu kesinlikle kırılması gereken bir kötülük zinciri; elbette ki bu gerçekliklere rağmen hepsi masum çocuklara, kadınlara ve de savunmasız hayvanlara yaptıkları korkunç şeylerin cezasını çekmeliler; ama kesinlikle bunun yolu hınçla arzuladığınız şey değil.
Linç ya da idam asla çözüm değil! Cinsel tabular, eğitimsizlik, yanlış yönlendirmeler, şiddet, yoksulluk ve yaptırımsızlık bir araya geldiğinde benim diyen insanın bile bu cendereden sağlıklı ve vicdanlı bir birey olarak çıkması çok zor. Ama ceza dediğiniz şey özünde insanların yaptıkları kötülüklerle yüzleşmesini sağlamak, onlara iyi bir insan olma fırsatı tanımak içindir. İdam bir son olması itibariyle ceza olgusunun ruhuna aykırı, bütün bu ihtimalleri yok eden, kanıtlandığı üzere hiçbir caydırıcılık sağlamayan ve hatta birçok durumda zaten diplerde yaşayan suçlu için kurtuluş olan başka bir adi cinayet türünden başka bir şey değildir. Üstelik de yandaşı olan herkesi dolaylı suç ortağı yapan bir adi cinayet…
İnsanı, aileyi, toplumu ve sistemi rehabilite ederek, eğitimsizliği ve sefaleti bitirerek, bilerek yozlaştırılan dinî fetvaları referans olmaktan çıkararak, erkeğe, kadına ve çocuğa yönelik kirli bakış açılarını değiştirerek, hukuku olması gerektiği gibi işletip caydırıcılık sağlayarak, isterse ülkenin en önemli insanı olsun kimsenin kanunlardan kaçmasına fırsat vermeyerek soruna kaynaklık eden problemleri çözmeyi hedeflemek yerine kestirmeden bu sorunların kurbanlarını asmaya odaklanan sığ beyinlerin ve kurumuş kalplerin her biri, asla idamla kopmayacak olan bu kötülük zincirinin bir halkası, bu vahşi kısır döngünün direkt suç ortaklarıdır!
İdamı çok istiyorsanız, önce kendinizi idam ediniz!
- Zübükler Her Yerdedir - 9 Mart 2024
- Hepimiz Dilberiz - 28 Ocak 2024
- Bu Kadar Şuursuzluk Akla Ziyan – Rabia Mine - 19 Ekim 2023