Türkiye’nin Tarımındaki Kimyasal Alarm: Dekar Başına 27 Kilogram Tarım Zehri Kullanımı

red and green oval fruits

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de yaptığı konuşmada Türkiye’deki tarım uygulamalarına dair çarpıcı bir gerçeği gözler önüne serdi: Türkiye, tarımda kullanılan pestisit miktarında dünya ortalamasının çok üzerinde. Gürer’in belirttiği gibi, dünya genelinde tarımda kullanılan pestisit miktarı dekara ortalama 18 kilogram iken, Türkiye’de bu miktar 27 kilograma ulaşmış durumda.

Denetimsizlik ve Bakanlık Eleştirisi

Gürer, bu aşırı kullanımın temel nedenlerinden birinin Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetersizliği olduğunu vurguladı. Bakanlığın denetim mekanizmalarının hantal ve liyakatsiz bir yapıya sahip olduğunu belirten Gürer, “Eğer bu denetimleri yeniden belediyeler üzerinden, laboratuvar analizleriyle etkin bir şekilde kontrol altına almazsak, sorun büyümeye devam edecek” dedi. Tarımda denetim eksikliği, hem çevre sağlığını hem de insan sağlığını tehdit eden bir boyuta ulaşmış durumda.

Halk Sağlığı Üzerindeki Tehdit

Pestisitlerin bu denli kontrolsüz kullanımı, yalnızca tarımsal ürünlerin güvenliğini değil, aynı zamanda uzun vadede halk sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor. Gürer, taklit ve tağşiş ürünlerin piyasada dolaşmasının yanı sıra, tarım ilaçlarının raflarda kontrolsüzce satılmasının da bu sorunu derinleştirdiğine dikkat çekti. İhracat sırasında kimyasal kalıntı nedeniyle iade edilen ürünlerin, kontrolsüz bir şekilde iç piyasada tüketildiği iddiası ise özellikle endişe verici.

Araştırma ve Reform Gerekliliği

Gürer, Meclis’te bu konuda acilen bir araştırma yapılması gerektiğini savundu. Tarım sektöründeki zehir kullanımının kontrol altına alınması için, yerel yönetimlerin daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca pestisit kullanımının alternatif yöntemlerle azaltılmasını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesinin zaruri olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin tarımda dünya ortalamasının çok üzerinde pestisit kullanımı, çevre ve halk sağlığı üzerinde bir alarm zili çalıyor. Etkili bir denetim mekanizması kurulmadan, yerel yönetimlerin bu sürece dahil edilmeden ve halk sağlığı gözetilmeden, bu sorun yalnızca büyümeye devam edecek. Gürer’in dile getirdiği bu sorun, yalnızca tarımsal bir mesele değil, aynı zamanda insan yaşamına doğrudan dokunan bir krizdir.