Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2025 yılı için ayrılan bütçesi, yüzde 41’lik bir artışla 130 milyar 119 milyon liraya yükseldi. Bu artışla Diyanet, birçok bakanlığı geride bırakırken, özellikle yurtdışı seyahat ödeneğinin neredeyse iki katına çıkması dikkat çekti. Artışın getirdiği tartışmalar, lüks harcamalar ve bütçe öncelikleri üzerinden devam ediyor.
Yurtdışı Seyahatler İçin 744 Milyon Lira
Diyanet’in 2025 bütçesinde en büyük artış, yurtdışı seyahatler için ayrılan yolluk harcamalarında görüldü. Bu ödenek, 302 milyon liradan 744 milyon liraya çıkarıldı. Ödeneğin, VIP hac programları ve yurtdışı protokol gezilerini kapsadığı belirtiliyor. Artış, hem kamuoyunda hem de muhalefet çevrelerinde, din hizmetlerinden ziyade lüks harcamalara öncelik verildiği eleştirilerine neden oldu.
Diyanet’in bütçesi, yalnızca seyahatlerle sınırlı kalmıyor. Başkanlık hizmetleri için 87 milyon lira harcanması planlanırken, 2025 yılında mevcut 408 araçlık filoya 5 otomobil ve bir minibüs daha eklenecek. Bu durum, kurumun hizmet odaklı mı yoksa gösterişli bir yapıya mı evrildiği konusunda soruları artırıyor.
Diyanet bütçesinden 2025 yılında kar amacı gütmeyen vakıf ve derneklere aktarılacak kaynak miktarı da 505 milyon 656 bin liraya ulaştı. Ancak bu vakıf ve derneklerin şeffaflığı ve faaliyetlerinin ne derece kamu yararına olduğu konusu, yıllardır eleştiri konusu olmayı sürdürüyor.
Toplumsal Tepkiler ve Bütçe Öncelikleri
Bu bütçe artışları, ekonomik kriz ve derinleşen yoksulluk koşulları altındaki bir toplumda büyük bir tezat oluşturuyor. Asgari ücretle geçinen milyonlarca kişi için temel ihtiyaçlara dahi erişim zorlaşırken, Diyanet’in böylesine geniş bir bütçeye ve lüks harcama kalemlerine sahip olması, kaynakların nasıl kullanıldığı sorusunu gündeme getiriyor.
Muhalefet partileri ve kamuoyu, bu artışı, ülkenin gerçek ihtiyaçlarına aykırı bir israf olarak değerlendiriyor. Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlere bütçeden yeterli pay ayrılmazken, Diyanet’in artan ödeneği, halktan kopuk bir yönetim anlayışının yansıması olarak görülüyor.
Diyanet’in artan bütçesi ve harcama kalemleri, Türkiye’nin bütçe öncelikleri ve kaynakların adil dağıtımı konularında ciddi bir tartışmayı yeniden başlatıyor. Özellikle ekonomik krizle boğuşan halk, bu harcamaların meşruiyetini sorgularken, kamu kaynaklarının daha şeffaf ve verimli kullanılması yönündeki talepler de artıyor.