Türkiye’de eğitim müfredatı, son yıllarda sıkça tartışma konusu olmuştur. Özellikle AKP iktidarı döneminde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) eliyle yapılan değişiklikler, toplumun farklı kesimlerinden çeşitli tepkiler almıştır. En son gündeme gelen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı yeni müfredat, öğrencilerin zihinsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve ahlaki açıdan gelişimini sağlamak iddiasıyla sunulmuştur.
Bu yeni müfredat taslağı, bazı çevreler tarafından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dindar ve kindar nesiller” yetiştirme arzusunun bir yansıması olarak eleştirilmiştir. Eleştiriler, müfredatın çağın bilgilerinden, bilimsellikten ve sorgulamaktan kaçındığı ve sadeleştirme adına birçok bilimsel gerçeği eğitim programlarından çıkardığı yönündedir.
Eğitim Sen gibi eğitim sendikaları, demokratik, laik ve bilimsel eğitim anlayışını savunarak, bu müfredat programına itiraz etmektedir. Sendika, müfredat değişikliklerinin, iktidarın siyasal ve ideolojik çizgisine paralel olarak “milli ve manevi değerler”le donatılmış nesiller yetiştirmeyi amaçladığını öne sürmektedir.
Müfredatın hazırlanma sürecinde, eğitim bileşenlerinin dışlanması ve sınırlı katılım sağlanması da eleştirilen noktalardan biri olmuştur. Bu durum, müfredatın toplumun geniş kesimlerinin görüş ve ihtiyaçlarını yansıtmadığı endişesini doğurmuştur.
Yeni müfredat taslağı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında, beceri temelli sadeleştirilmiş ve derinlemesine öğrenme yaklaşımını benimsemiş olsa da, bu yaklaşımın uygulamada nasıl bir etki yaratacağı ve eğitimdeki çeşitliliği nasıl etkileyeceği konusunda soru işaretleri bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin eğitim müfredatındaki bu değişiklikler, toplumun farklı kesimlerinden gelen eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır. Eğitim politikalarının, toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak şekilde, bilimsel ve evrensel değerlere dayalı olarak şekillendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Eğitimdeki bu değişikliklerin uzun vadede Türkiye’nin eğitim kalitesi ve genç nesiller üzerindeki etkileri, yakından takip edilmesi gereken önemli bir konudur.
NHY, Arya Demir
- Dünyanın İki Ucu: Türkiye Enflasyonla, İsviçre Deflasyonla Mücadele Ediyor – Küresel Ekonomide Denge Arayışı - 20 Haziran 2025
- Sevda Karaca’dan Meclis’e “İşçilerin Yasası” Hamlesi: “Bu Mücadele Bir Kanun Maddesi İçin Değil, Onurlu Bir Gelecek İçin” - 12 Haziran 2025
- Türkiye’de Borç Yükü: Tüketici Kredileri ve Takipteki Alacakların Artışı - 29 Mayıs 2025