Dünyanın İki Ucu: Türkiye Enflasyonla, İsviçre Deflasyonla Mücadele Ediyor – Küresel Ekonomide Denge Arayışı

Küresel ekonomik gündem, bir yanda hız kesmeyen enflasyonla boğuşan ülkeleri, diğer yanda ise büyümeyi desteklemek için deflasyona karşı hamle yapan merkez bankalarını konuşuyor. Türkiye’de enflasyon oranı resmi verilere göre hâlâ yüzde 70’ler seviyesindeyken, İsviçre Merkez Bankası (SNB), “aşırı düşük enflasyon” tehlikesine karşı politika faizini sıfıra çekme kararı aldı. Aynı günlerde, enerji fiyatları ise Orta Doğu’daki İsrail-İran çatışmalarının etkisiyle 2022’den bu yana en büyük artışını yaşadı.

İsviçre’den Sıfır Faiz Hamlesi: Deflasyona Karşı Kalkan

İsviçre Merkez Bankası (SNB), 19 Haziran 2025 günü düzenlediği basın toplantısında dikkat çekici bir karara imza attı. SNB Yönetim Kurulu Başkanı Martin Schlegel, politika faizinin sıfıra indirildiğini duyurdu. Schlegel, yaptığı açıklamada, “Düşük enflasyon oranı ve ekonomik büyüme endişeleri, parasal genişleme yönünde adım atmamızı zorunlu kıldı,” ifadelerini kullandı.

İsviçre’de tüketici fiyatları son üç çeyrektir negatif bölgede seyrediyor. Bu durum, hanehalkı harcamalarında ve iç talepte durağanlaşmayı beraberinde getirirken, iş dünyasında yatırım kararlarını da baskılıyor. Faiz indirimi kararı, Frank’ın aşırı değerlenmesini frenlemeyi ve iç piyasayı canlandırmayı amaçlıyor.

Türkiye’de Ters Yönlü Kriz: Enflasyon Rekorlara Koşuyor

Türkiye’de ise durum tam tersi. Son TÜİK verilerine göre enflasyon yıllık bazda yüzde 72,5’e ulaşırken, gıda, konut ve ulaştırma gibi temel alanlarda artışlar halkın satın alma gücünü ciddi oranda düşürdü. Merkez Bankası politika faizini yüzde 50 seviyesinde tutuyor; ancak iç talep, kur şokları ve mali disiplin eksikliği fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskıyı sürdürüyor. Bu tablo, Türkiye ekonomisinin “kronik yüksek enflasyon” sarmalından çıkamayan yapısını ortaya koyuyor.

İsviçre’nin faiz indirimi kararıyla ekonomisini canlandırmaya çalıştığı bir ortamda, Türkiye faiz artırımı ile fiyat istikrarını sağlamaya çabalıyor. İki ülkenin para politikaları arasındaki bu zıtlık, küresel ekonomik dengenin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.

Jeopolitik Riskler Petrolü Yükseltti: Enerji Hisseleri Uçuşta

Ekonomik dengeyi bozan bir başka gelişme ise Orta Doğu’dan geldi. İsrail ile İran arasında tırmanan gerilim, Brent tipi ham petrolün Haziran ayında yüzde 20 artarak varil başına 75 dolara yükselmesine yol açtı. Euro STOXX 600 Enerji Endeksi ise yüzde 8 değer kazanarak son üç yılın en iyi aylık performansına ulaştı. Özellikle BP, TotalEnergies, Eni ve Galp gibi enerji devlerinin hisseleri, yatırımcıların güvenli liman arayışıyla ciddi artış gösterdi.

Bu yükseliş, enerji fiyatlarının küresel enflasyon dinamikleri üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. ING Emtia Stratejisi Başkanı Warren Patterson, “Hürmüz Boğazı’nda yaşanacak bir aksama, petrol fiyatlarını 120 dolara kadar çıkarabilir” uyarısında bulundu. İran’ın, İsrail’in saldırılarına yanıt olarak kritik geçiş noktalarını kapatabileceği tehdidi, küresel enerji piyasalarını alarma geçirmiş durumda.

ABD-İran Savaşı Tehdidi: G7 Zirvesi Gölgesinde Toplantı

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Beyaz Saray’da ulusal güvenlik ekibiyle yaptığı gizli toplantı, ABD’nin İran’a karşı olası bir askeri müdahaleye hazırlandığı yönünde yorumlandı. Trump’ın Kanada’daki G7 zirvesinden ani ayrılışı, dış politikada ani bir kırılmaya işaret ediyor. İran ise Washington’un olası müdahalesine karşılık olarak bölgedeki ABD üslerini hedef alacağını açıkladı.

Bu gelişmeler, yalnızca enerji piyasasını değil, küresel yatırımcı duyarlılığını da sarsmış durumda. İsviçre gibi geleneksel güvenli limanlar dahi artık deflasyon tehdidi altında faiz indirirken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler enflasyonu dizginlemek için yüksek faiz ve kemer sıkma politikalarına yöneliyor.

Denge Arayışı Sürecek mi?

Küresel ekonomi bugünlerde iki büyük uçurum arasında salınıyor: Aşırı enflasyon ve deflasyon. Bu ikili tehdit, merkez bankalarını, yatırımcıları ve hanehalklarını büyük belirsizliklerle baş başa bırakıyor. Bir yanda yüksek fiyat artışları yaşam standardını eritirken, diğer yanda düşük talep ve düşen fiyatlar ekonomik durgunluğu tetikliyor.

İsviçre’nin sıfır faiz kararı ve enerji fiyatlarının jeopolitik baskıyla yükselmesi, 2025 yazının ekonomik gündemini belirleyen gelişmeler arasında yerini aldı. Türkiye’nin ise yapısal sorunlara rağmen hâlâ yüksek enflasyonla mücadele ediyor olması, küresel ekonomide asıl sorunların sadece faizle değil, sistemik dönüşümle aşılabileceğini bir kez daha ortaya koyuyor.