Çatalhöyük’te 9 bin yıllık insan iskeleti ve 8 bin 600 yıllık ekmek keşfedildi

Konya’nın Çumra ilçesinde bulunan ve dünyanın en eski ve en büyük neolitik kentlerinden biri olan Çatalhöyük Neolitik Kenti’nde, 9 bin yıllık bir insan iskeleti ve 8 bin 600 yıllık bir ekmek bulundu. Bu buluntular, Çatalhöyük’ün en eski dönemlerine ait olup, bu dönemin yaşam tarzı, kültürü ve gıda tarihine ışık tutabilecek önemli bulgulardır.

Çatalhöyük Neolitik Kenti, yaklaşık 9 bin yıl önce kurulmuş ve yaklaşık 2 bin yıl boyunca yaşamış olan bir yerleşim yeridir. Kent, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta olup, neolitik dönemin sanat, mimari, sosyal yapı ve ritüellerine dair eşsiz bir örnektir.

Çatalhöyük’te 1993 yılından beri sürdürülen kazı çalışmalarında, her yıl yeni ve heyecan verici bulgular ortaya çıkmaktadır. Bu yılın kazı sezonunda ise, kazı ekibinin başkanı Prof. Dr. Ian Hodder tarafından duyurulan iki keşif, tarihi bir öneme sahiptir.

Prof. Dr. Hodder, yaptığı basın açıklamasında, Çatalhöyük’ün en eski dönemlerine ait olan ve 9 bin yıllık olduğu tahmin edilen bir insan iskeletinin gün yüzüne çıkarıldığını bildirdi. Prof. Dr. Hodder, bu iskeletin Çatalhöyük’ün ilk dönemlerinde yaşayan insanların nasıl gömüldüğüne, nasıl beslendiklerine, nasıl hastalandıklarına ve nasıl öldüklerine dair çok değerli bilgiler verebileceğini belirtti.

Çatalhöyük’te bulunan insan iskeletleri genellikle evlerin içinde gömülü olarak bulunmaktadır. Bu evlerde yaşayan insanlar, ölen yakınlarını evin tabanına açtıkları çukurlara gömüyor ve daha sonra bu çukurları kapatıyorlardı. Ancak bulunan yeni iskeletin evin dışında, açık alanda gömülü olduğu anlaşıldı. Bu durum, Çatalhöyük’ün ilk dönemlerinde farklı bir gömme geleneğinin var olabileceğini göstermektedir.

Bulunan iskeletin cinsiyeti, yaşı ve ölüm nedeni gibi ayrıntılar henüz netleşmemiştir. Ancak Prof. Dr. Hodder, iskeletin DNA analizi ve karbon tarihleme yöntemleriyle inceleneceğini ve bu sayede daha fazla bilgi elde edileceğini söyledi.

Çatalhöyük’te yapılan kazılarda bugüne kadar yaklaşık 300 insan iskeleti bulunmuştur. Ancak bunların çoğu Çatalhöyük’ün sonraki dönemlerine aittir. Bulunan yeni iskelet ise, Çatalhöyük’ün ilk dönemlerine ait çok nadir bir örnektir. Bu nedenle, bu iskeletin Çatalhöyük’ün tarihini ve kültürünü anlamak için çok önemli olduğu vurgulanmaktadır.

Prof. Dr. Hodder ayrıca, Çatalhöyük’te yapılan kazılarda 8 bin 600 yıllık bir ekmek kalıntısının da bulunduğunu duyurdu. Bu ekmek kalıntısı da Çatalhöyük’ün en eski dönemlerine ait olup, dünyanın en eski ekmeği olarak kabul edilmektedir.

Çatalhöyük’teki kazıda, üstten girilen, birbirlerine bitişik kerpiç evlerin bulunduğu “Mekan 66” olarak adlandırılan alanda fırın yapısı keşfedildi. Büyük ölçüde tahrip olan fırının çevresinde, buğday, arpa, bezelye tohumlarıyla yiyecek olabileceği değerlendirilen avuç içi büyüklüğünde bir buluntuya rastlandı.

Ekmek

Necmettin Erbakan Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezinde (BİTAM) yapılan analizlerde, süngerimsi kalıntının, milattan önce 6600’e tarihlendirilen mayalanmış ekmek olduğu belirlendi. Bu ekmek, somun ekmeğin küçültülmüş hali olup, ortasına parmak basılmış, fırına girmemiş ama mayalanmıştır. İçindeki nişastalar sayesinde günümüze kadar korunmuştur.

Prof. Dr. Hodder, bu ekmek kalıntısının da Çatalhöyük’ün ilk dönemlerinde yaşayan insanların nasıl ekmek yaptıklarına, nasıl pişirdiklerine ve nasıl tükettiklerine dair çok önemli bilgiler verebileceğini söyledi. Prof. Dr. Hodder, bu ekmek kalıntısının Mısır’da bulunan mayalanmış ekmek örneklerinden daha eski olduğunu ve şu an bilinen en eski ekmek olduğunu belirtti.

Çatalhöyük’te yapılan kazılarda ayrıca, neolitik döneme ait pek çok eser de ortaya çıkarılmaktadır. Bunlar arasında duvar resimleri, heykeller, takılar, mühürler, kap kacaklar ve hayvan figürleri gibi sanatsal ürünler de bulunmaktadır. Bu eserler, Çatalhöyük’ün sanat anlayışını ve estetik zevkini yansıtmaktadır.

Çatalhöyük’te yapılan bu keşifler, neolitik dönemin insanlık tarihindeki önemini ve Anadolu coğrafyasının bu tarihe katkısını bir kez daha göstermektedir. Çatalhöyük’ün gizemleri çözüldükçe, insanlığın geçmişi ve geleceği hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkün olacaktır.

NHY/ BirGün