Marmara Denizi çevresinde 1,6 milyon kişi yüksek iklim riski altında yaşarken, uzmanlar bölgenin “doğal savunma hatlarını kaybettiğini” ve mevcut planların kriz karşısında yetersiz kaldığını uyarıyor.
Marmara’da kırılganlık derinleşiyor
Marmara Denizi kıyılarında yapılan son iklim risk analizi, bölgedeki nüfusun ve altyapının hızla artan iklim tehditlerine karşı savunmasız hale geldiğini ortaya koyuyor. Analize göre kıyı şeridinin yüzde 12’si yüksek risk, yüzde 60’ı ise orta risk kategorisinde. Kocaeli, Yalova ve Bursa risk dağılımında başı çekerken; İstanbul’un doğu kıyıları, Tekirdağ ve Çanakkale de deniz seviyesi yükselmesi ve fırtına sıklığı nedeniyle artan taşkın tehdidi altında.
Uzmanlar, Marmara’nın yarı kapalı yapısı nedeniyle kıyı kentlerinde etkilerin daha yoğun hissedileceğini belirtiyor. Fırtına şiddetinin artışı, kıyı erozyonu ve doğal kıyı alanlarının son 50 yılda büyük ölçüde yapılaşmayla yok olması, bölgenin fiziksel ve sosyoekonomik direncini zayıflatıyor.
Doğal savunma hattı çöktü
Stanford Üniversitesi’nin InVEST Kıyı Kırılganlık Modeli ile yapılan değerlendirmede, kıyıların büyük bölümünün doğal süreçlerle değil, insan müdahalesiyle şekillendiği belirtiliyor. Kıyı ekosistemlerinin ortadan kalkması, erozyonu ve taşkın riskini artırarak kıyıları korumasız bırakıyor.
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, kıyıların “ekolojik ve bütüncül bir bakış açısı olmadan korunamayacağını” vurgulayarak, “Kıyılar savunmasız, riskler büyüyor. Yapay müdahaleler tek başına çözüm değil,” diyor.
Kocaeli’nde sanayi yoğunluğu, Yalova’da kıyı daralması ve erozyon, Bursa ve Balıkesir’de toprak kaybı ve İstanbul kıyılarında artan taşkın riski, bölgede alarm veren başlıca başlıklar.
Emisyon senaryoları: Geçici rahatlamaya dikkat
IPCC verileriyle hazırlanan emisyon senaryoları, düşük ve orta emisyon senaryolarında mevcut risk seviyesinin devam edeceğini gösteriyor. Yüksek emisyon senaryosunda bazı bölgelerde kısa vadeli kırılganlık düşüşü görülse de uzmanlar bunun yanıltıcı olduğunun altını çiziyor.
Gazioğlu’na göre uzun vadede artan deniz sıcaklığı, şiddetlenen fırtınalar ve ani deniz seviyesi yükselmeleri bölgeyi çok daha kırılgan hale getirecek:
“Bugün atılmayan her adım, gelecekte ekonomik, sosyal ve ekolojik bedelleri ağırlaştırır.”
Acil eylem: Mühendislik değil, bütünleşik yönetim
Uzmanlar, Marmara kıyıları için yerel farklılıkları dikkate alan “bütünleşik kıyı yönetimi” yaklaşımının acil hale geldiğini belirtiyor. Önerilen başlıca adımlar:
- Her il için ayrı risk ve uyum planı hazırlanması
- Yeni yerleşim ve sanayi yatırımlarında risk haritalarının zorunlu hale getirilmesi
- Deniz çayırları, sulak alanlar ve kıyı ormanlarının korunması
- Taşkın ve erozyon risklerini önceleyen altyapı planlaması
- Erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi ve kurumlar arası koordinasyon mekanizması
Uzmanlara göre, “yalnızca mühendislik çözümlerine dayalı kıyı politikaları” Marmara Denizi’nin kırılganlığını daha da artırıyor.
- NHY / Stanford University Natural Capital Project, InVEST Coastal Vulnerability Model, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, IPCC (AR6) Emisyon Senaryoları, Bölgesel iklim risk analiz raporları (2024–2025)
- Bennu Numunesinde İlk Kez Triptofan İzine Rastlandı: Yaşamın Kökeni Tartışması Yeniden Alevlendi - 3 Aralık 2025
- Eğitim Sen, MESEM Protestosunda Gözaltına Alınan 14 Öğrencinin Serbest Bırakılmasını Talep Etti - 2 Aralık 2025
- İmamoğlu Duruşmalarının TRT’den Yayınlanması Teklifi AKP ve MHP Oylarıyla Reddedildi - 2 Aralık 2025

















