Haber

Dilruba, “İnek Hırsızı” ve İfade Özgürlüğünün Sınırları

31 Ağustos 2024

İzmir’de verdiği sokak röportajı sonrası tutuklanan ve 18 gün sonra tahliye edilen Dilruba’nın tartışmaları sürüyor. AKP sözcüsü Ömer Çelik, Dilruba’nın Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve farklı siyasi partilere mensup yurttaşlara yönelik ifadelerinin “nefret söylemi” olduğunu belirterek, “Her türlü nefret söylemiyle ve nefret siyasetiyle mücadelemiz en kararlı şekilde sürecektir” dedi. Çelik ayrıca, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Dilruba ile İzmir Fuarı’nın açılışına katılmasını eleştirerek, “Cumhurbaşkanımıza ve vatandaşlarımıza hakaret eden bir kişinin protokolde ağırlanması ve alkışlanması asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin ise Dilruba’nın ifadelerini “nezaketsiz ve yakışıksız” olarak nitelendirdi ve tahliyesinin ardından “hiç pişman değilim” demesini eleştirdi. Zengin, Dilruba’nın ceza yaptırımı alması gerektiğini düşündüğünü belirterek, “Bu konuyla ilgili ceza yaptırımına yargı karar verecek” dedi.

Eleştiriler: “İnek Hırsızının Elini Öpenleri Hatırlayın”

AKP’nin Dilruba’ya yönelik sert tutumunu savunurken, geçmişte yaşanan olaylarda gösterdiği çelişkili tavırları göz ardı etmesi, eleştirileri de beraberinde getirdi. Özellikle, Ankara Çubuk’ta Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran ve sonrasında “inek hırsızı” olarak bilinen saldırganın elini öpmek için sıraya giren AKP’lilerin unutulması, bu durumu daha da ironik hale getiriyor. Siyasi arenada ifade özgürlüğü ve hukuki süreçler üzerine yapılan bu tür açıklamalar, toplumda adaletin tarafsızlığını sorgulayan kesimlerin tepkisine yol açıyor.

AKP’nin Dilruba’ya yönelik tutumu, ifade özgürlüğünün sınırları ve bu sınırların kimler için nasıl çizildiği konusunda önemli sorular ortaya koyuyor. Bu tartışmalar, Türkiye’nin ifade özgürlüğü ve hukuk sisteminin ne denli siyasi baskılar altında olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.