Enerji yoksulluğu, bir hanenin temel enerji hizmetlerine erişimi sağlayamaması durumunu ifade eder. Bu durum, ısınma, aydınlatma, sıcak su ve pişirme gibi temel ihtiyaçların karşılanamaması anlamına gelir. Dünya genelinde enerji yoksulluğu, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Bankası’na göre, dünya genelinde yaklaşık 789 milyon insan elektrik erişiminden yoksundur.
Türkiye’de ise enerji yoksulluğu giderek artan bir sorun haline gelmiştir. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de her beş haneden biri enerji yoksulu olarak sınıflandırılmaktadır. Bu durum, özellikle kırsal bölgelerde ve düşük gelirli hanelerde daha yaygındır. Enerjiye erişim konusundaki bu eşitsizlikler, toplumun geniş kesimlerini olumsuz etkileyerek, sağlık, eğitim ve sosyal yaşam üzerinde derin izler bırakmaktadır.
Enerji yoksulluğu, ülkede bölgesel farklılıklar göstermektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, enerji yoksulluğu oranları diğer bölgelere göre daha yüksektir. Bu bölgelerde, hanelerin büyük bir kısmı, enerji faturalarını ödemekte zorlanmakta ve bu durum, yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Yine, kırsal alanlarda yaşayan insanların enerjiye erişim konusunda kentsel alanlara göre daha fazla zorluk yaşadığı gözlemlenmektedir.
Enerji yoksulluğunun nedenleri arasında, yüksek enerji maliyetleri, düşük gelir seviyeleri ve yetersiz enerji altyapısı sayılabilir. Yüksek enerji maliyetleri, hanelerin enerji tüketimini kısıtlamasına ve bu da yaşam kalitesinin düşmesine neden olur. Düşük gelir seviyeleri, enerji masraflarının karşılanamaması sonucunu doğururken, yetersiz enerji altyapısı ise özellikle uzak ve kırsal bölgelerde yaşayanların enerjiye erişimini zorlaştırır.
Sonuçları ise oldukça geniş kapsamlıdır. Enerji yoksulu haneler, kış aylarında yeterli ısınma sağlayamadıkları için sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabilirler. Ayrıca, çocukların eğitim performansı düşebilir ve sosyal izolasyon artabilir.