İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, reformist aday Mesud Pezeşkiyan’ın başörtüsü zorunluluğuna karşı yaptığı açıklamalar, ülke gündemine bomba gibi düştü. Pezeşkiyan, Tahran’daki bir kampanya etkinliğinde kadınlara yönelik zorunlulukların ve müdahalenin, İran’ın adalet ve hak temelli değerlerine aykırı olduğunu vurgulayarak önemli bir tartışma başlattı.
Doğruluk ve adalet ilkelerini savunduğunu belirten Pezeşkiyan, kadınların, mezheplerin ve etnik kökenlerin haklarının kendisi için büyük önem taşıdığını dile getirdi. “Kadın, erkek, Türk, Kürt, Beluci benim için fark etmez” diyerek toplumsal çeşitliliğe ve eşitliğe olan inancını vurguladı. İran’da 40 yıldır süregelen ve “Nur Planı” olarak bilinen zorunlu başörtüsü uygulamasını eleştirerek, bu politikanın ülkeyi “karanlığa” sürüklediğini savundu.
Pezeşkiyan’ın bu cesur duruşu, eski kadın Cumhurbaşkanı Yardımcıları Masume Ebtekar ve Şehindoht Mollaverdi gibi önemli isimlerin de katıldığı bir konferansta dile getirildi. Bu durum, İran’da kadın hakları ve bireysel özgürlükler konusunda artan bir destek ve farkındalığın işareti olarak değerlendirildi.
Pezeşkiyan’ın eleştirileri, hem İran içinde hem de uluslararası alanda geniş yankı uyandırdı. Başörtüsü zorunluluğunun bireylerin özgürlüklerini kısıtlayıcı ve toplumsal baskı yaratan bir unsura dönüştüğü genel kanıyı yansıttı. Bu açıklamalar, İran’da toplumsal değişim ve reformların mümkün olduğuna dair umut verici bir işaret olarak algılandı.
Sonuç olarak, Pezeşkiyan’ın başörtüsü zorunluluğuna yönelik eleştirileri, İran’da seçim sürecinin sadece politik bir yarış olmadığını, aynı zamanda toplumsal değerler ve insan hakları için de bir mücadele alanı olduğunu gösteriyor. Bu tartışmaların, İran’daki gelecek seçimlerin ve toplumsal değişim süreçlerinin seyrini etkileme potansiyeli büyük.