Nass, inat ve yoksullaÅŸan halk…

Çok net olarak gördüğümüz bir gerçek var: Bu kriz tamamen ev yapımıdır. Dış dünyada yaÅŸanan geliÅŸmelerin, dalgalanmaların etkisi yoktur. Türkiye’nin kötülüğünü isteyen uluslararası odakların yarattığı bir durum da deÄŸildir. Kuraklık, deprem gibi doÄŸa olayları ile iliÅŸkisi de yoktur. Bu kriz tamamen iktisat biliminin temel kitaplarında açıklanan temel iliÅŸkilere karşı inatla direnmenin yarattığı bir sonuçtur. “Geliyorum” diyen ve aÅŸama aÅŸama ilerleyen bir krizdir.

Bu krizin gelmekte olduÄŸunu gören TCMB baÅŸkanları ile Maliye Bakanı’nın görevden alınışı da krizin siyasi boyutunu ortaya koyar ve tek adam rejiminin sakıncalarını bir kez daha kanıtlar. Hazin olan ÅŸudur, koca partide farklı düşünen ya hiç yoktur, ya da varsa da medeni cesaret sahibi deÄŸildir.

Krize yol açan ve tümüyle yanlış olan politikaya “Türk Modeli” denmesi de acı bir gülümsemeye neden olmaktadır. Bir tek kiÅŸi de çıkıp bu “model”in ana deÄŸiÅŸkenlerini, varsayımlarını ve iÅŸleyiÅŸ iliÅŸkilerini açıklayamamaktadır. Atılan adımlarla kötü sonuçlara doÄŸru yol alındığı açıkça ortaya çıkınca, son sığınak olarak nass’a baÅŸvurulmuÅŸtur. Bunun anlamı “Sizin biliminiz beni ilgilendirmez” demektir. Sizi ilgilendirmeyebilir, ama sonuç milyonlarca insanı ilgilendiriyor. Hem de ağır biçimde.

Enflasyon konusunda bilinen bir iki noktayı açıkça vurgulamakta fayda var: TÜİK veya benzeri bir kuruluÅŸun enflasyonu (fiyatların belirli bir dönemde artış hızını) belirlemesi ve açıklaması için, belirli bir mal ve hizmet sepetini kullanması ve o sepetteki maddelerin fiyatlarını düzenli olarak izlemesi gerekir. Son olarak açıklanan oranlar hesaplanırken kullanılan sepette 415 madde bulunmaktadır. Bu maddelerin ana gruplarına örnek verecek olursak, “Gıda ve alkolsüz içecekler”, “Alkollü içecek ve tütün”, “ulaÅŸtırma”, “giyim ve ayakkabı”, “ev eÅŸyası”, “lokanta ve oteller” gibi grupları sayabiliriz. Bu grupların harcamalar içindeki ağırlıkları da belirli katsayılarla hesaba katılır. ÖrneÄŸin son hesaplamada “gıda ve alkolsüz içecek” grubunun ağırlığı % 25.94 , “ulaÅŸtırma”nın ağırlığı %15.49, “konut”un ağırlığı 15.36 iken, “alkollü içki ve tütün” için %4.88, “lokanta ve oteller ” için % 5.91’dir. Çok iyi anlaşılacağı gibi bu katsayılar hiçbirimize tam olarak uymaz, dolayısıyla açıklanan enflasyon da hiçbirimizin somut olarak karşı karşıya geldiÄŸimiz fiyat artışlarını ortaya koymaz. Karşı karşıya geldiÄŸimiz enflasyon bizim kullandığımız mal ve hizmetlerin oluÅŸturduÄŸu mal ve hizmet sepetine baÄŸlıdır. Özellikle düşük gelirliler için “gıda ve alkolsüz içecek” grubu ile “konut” ve “ulaÅŸtırma” endeksteki katsayılardan daha büyük bir paya sahiptir.

Ä°nsanların çoÄŸu öncelikle gıda maddelerindeki artışı yaÅŸamakta ve yakından gözlemlemektedir . Nitekim TÜİK verilerine göre “gıda ve alkolsüz içecek” grubunda fiyat artış hızı 12 ayda % 43.8’dir. “UlaÅŸtırma” grubunda da %53.6’dır. Dolayısıyla kitlelerin feryadı ve öfkesi son derece haklıdır.

Kitlelerin doÄŸrudan yaÅŸadığı sorun satın alma güçlerinin giderek düşmesi ve yoksullaÅŸmadır. Sabit gelirli olan aileler fiyatlar yükseldikçe, satınalma güçlerinin eridiÄŸini günbegün yaÅŸamaktadırlar. Åžu anda % 36’ya çıkmış olan 12 aylık enflasyonun, özellikle Aralık ayında gösterdiÄŸi % 13.58’lik hız önümüzdeki kısa dönem için iyimser olma olanağını ortadan kaldırmaktadır. Bir süre yüksek enflasyonla yaÅŸayacağız. Bunun da anlamı ÅŸu anda hangi zam yapılırsa yapılsın, izleyen aylarda sabit gelirliler her ay azalan bir satınalma gücü sorunu yaÅŸayacaktır.

Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozacağı gibi, orta ve uzun vadeli tüm ekonomik kararları zorlaştıracak ve engelleyecektir. Yatırım
kararları engellenecek, kredi faizleri yükselecektir. Ekonomi yönetimine ve iktidara güven ciddi biçimde sarsılmıştır. CumhurbaÅŸkanı da memur ve emekli maaÅŸlarına getirilen artışı açıklarken, “Biz 84 milyona güveniyoruz, siz de bize güvenin” demek ihtiyacını duymuÅŸtur. Aynı konuÅŸmada kendi dönemlerinin baÅŸarılarını saymaya çalışmış ve maalesef gerçeklerden hayli uzaklaÅŸmıştır. ÖrneÄŸin demokrasinin standartlarını yükseltmiÅŸ olmak, hak ve özgürlükleri geniÅŸletmiÅŸ olmak, vesayetle mücadele etmiÅŸ olmak gibi iddiaların gerçeklerle örtüşmediÄŸini toplumun çoÄŸunluÄŸu artık bilmektedir.

2022 ekonomik açıdan iyi baÅŸlamadı diyebiliriz, ancak sorunlar 2021 ve öncesinden geliyor. 2022 de sıkıntılı geçecek, fakat bu sıkıntılar toplumsal muhalefetin canlanması ve güçlenmesi sonucunu yaratırsa, ki büyük olasılık odur, Türkiye’nin düzlüğe çıkmasını yolu da açılacaktır.

Burhan ÅžENATALAR