22 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye genelinde büyük bir tepkiyle karşılandı. Sanat ve kültür dünyası ise ilk başta sessiz kalsa da, kısa süre içinde bu hukuksuzluğa karşı güçlü bir tepki göstermeye başladı.
Alman kültür dergisi Monopol’de Ingo Arend tarafından kaleme alınan makale, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de yaşanan gelişmeleri ve sanat camiasının tepkisini detaylı bir şekilde ele alıyor. İmamoğlu’nun yalnızca bir siyasi figür değil, aynı zamanda kültürel alanda da önemli bir isim olduğuna vurgu yapılan analizde, yaşananların bir Kulturkampf (kültür savaşı) olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Sanat Dünyasının Şok ve Sessizliği
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması haberi ilk yayıldığında, toplumun geniş kesimlerinde olduğu gibi sanat camiasında da büyük bir şok yaşandı. Başlangıçta, birçok sanatçı ve entelektüel sessiz kaldı. Ünlü yazar Orhan Pamuk, edebiyatçı Elif Şafak, Aslı Erdoğan ve Türkiye’nin pop müzik ikonlarından Sezen Aksu gibi isimler olaylara ilişkin açıklama yapmaktan kaçındı.
Sanatçılar ve yazarlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin otoriter baskılarından çekindikleri için açık bir şekilde pozisyon almaktan endişe duyuyorlardı. Türkiye’de otoriter yönetimin eleştiriye karşı tahammülsüzlüğü, sosyal medyada yapılan paylaşımlar nedeniyle dahi gözaltına alınan 40 kişiyle bir kez daha gözler önüne serildi. Tutuklananlar arasında gazeteciler, sanatçılar ve sosyal medya aktivistleri de bulunuyor.
Ancak bu sessizlik kısa sürdü. İstanbul’da ve Türkiye’nin farklı şehirlerinde düzenlenen protestolar büyüdükçe, sanat dünyasından da tepkiler gelmeye başladı.
Sanatçılardan İmamoğlu’na Destek
İmamoğlu’na destek veren sanatçılar arasında usta müzisyen Zülfü Livaneli de yer aldı. Livaneli, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu’nu “cesur bir lider” olarak tanımlayarak, bu tutuklamanın onun ilerleyişini durduramayacağını vurguladı.
Öte yandan, edebiyat dünyasından Murathan Mungan, halkı genel greve çağırdı. Popüler rock grupları Mor ve Ötesi ile Duman, İmamoğlu’nun serbest bırakılması için destek mesajları paylaştı. Ünlü şarkıcı Tarkan ise “Demokrasi için verilen mücadele ülkemizi daha güzel yapar” diyerek İmamoğlu’na desteğini belirtti.
Sanatçılar yalnızca açıklamalarla yetinmedi, aynı zamanda yaratıcı yollarla direnişin bir parçası oldu. Örneğin, sanatçı Halil Altındere, İmamoğlu’nun ünlü “Her şey çok güzel olacak” sözünü sanatsal bir çalışmada ölümsüzleştirdi. Karikatür dergisi LeMan, İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nu feminist bir figür olarak resmeden bir kapak yayımladı.
İstanbul’da Kültürel Dönüşüm Tehlikede
İmamoğlu, yalnızca bir belediye başkanı değil, aynı zamanda sanatın ve kültürel mirasın korunmasına büyük katkı sağlayan bir lider olarak tanınıyor. İstanbul’da, onun öncülüğünde birçok tarihi bina restore edilerek kültür merkezine dönüştürüldü.
Örneğin, eski bir Osmanlı fes fabrikası sanat galerisi haline getirilirken, eski bir gazhane Müze Gazhane adıyla halkın kullanımına açıldı. Beykoz’daki Çubuklu Silolar, çağdaş sanat için önemli bir mekâna dönüştü. İstanbul Sanat Müzesi gibi projeler, İmamoğlu’nun kent için yaptığı kültürel yatırımların sadece birkaç örneği.
Ancak İmamoğlu ve ekibinin tutuklanmasıyla birlikte, bu projelerin geleceği büyük bir tehlike altına girdi. Kültür organizasyonlarının yönetici kadrolarının da tutuklanmış olması, bu kurumların hükümet kontrolüne geçebileceği ihtimalini artırıyor. Son yıllarda, İstanbul’un birçok önemli kültürel alanının Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle dini vakıflara devredildiği biliniyor.
Demokrasi ve Kültür Savaşı
İmamoğlu’nun tutuklanması, yalnızca siyasi bir mesele değil; aynı zamanda Türkiye’nin kültürel geleceği açısından da büyük önem taşıyor. İstanbul’un modern ve kozmopolit ruhunu temsil eden kültürel yatırımların, Erdoğan yönetimi tarafından hedef alınması, bir “kültür savaşı”nın yaşandığını gösteriyor.
İmamoğlu’nun sanata ve özgür düşünceye verdiği destek, Türkiye’nin geleceği için kritik bir mesele olarak görülüyor. Eğer sanatçılar, entelektüeller ve toplum bu süreçte geri adım atmazsa, Türkiye’de kültürel direnişin yeni bir döneme girebileceği değerlendiriliyor.
Kaynak: Monopol (Yazar: Ingo Arend)