Modern İnsan Atalarının Vejetaryen Kökenleri: Australopithecus’un Bitkisel Yaşamı

Güney Afrika'da fosillerin bulunduğu alandaki kazı çalışmaları

İnsanlık tarihindeki en önemli evrimsel adımlardan biri olan et tüketimi, insan beyninin gelişimi ve alet kullanma becerisinin kazanılması açısından büyük bir rol oynamıştır. Ancak son yapılan araştırmalar, insanın erken atalarının neredeyse tamamen vejetaryen olduğunu ortaya koyuyor. Peki, homininler (insana yakın ilk türler) ne zaman et tüketmeye başladılar?

Günümüzde Et Tüketimi

Endüstriyel toplumlarda yaşayan bir insan yılda ortalama 50 kilogram et tüketiyor. Ancak dünya nüfusunun yalnızca %5’i tamamen vejetaryen bir diyetle yaşıyor. Et tüketiminin insan evrimindeki önemi, özellikle beynin büyümesi ve alet yapma becerisinin gelişmesiyle ilişkilendirilmiştir. Ancak araştırmalar, ilk insan atalarının büyük oranda vejetaryen bir diyetle beslendiğini ortaya koyuyor.

Bu erken homininler, yaklaşık 3,7 ila 3,3 milyon yıl önce güney Afrika’da yaşamış olan Australopithecus türündeki bireylerdi. Max Planck Kimya Enstitüsü ve Witwatersrand Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, bu türlerin çoğunlukla bitkisel gıdalarla beslendiklerini belirledi. Araştırma, bilimsel dergi Science’da yayımlandı.

Zihin Açıcı Bulgular: Dişler ve İzoTopik Analizler

Araştırma ekibi, Australopithecus türüne ait yedi bireye ait diş minesinden alınan örnekleri inceledi. Bu örnekler, Johannesburg yakınlarındaki bir mağaradan elde edilmiştir; bu bölge, “insanlığın beşiği” olarak bilinir. Araştırmacılar, bu diş örneklerini aynı bölgedeki diğer hayvanlardan alınan örneklerle karşılaştırdılar. Bu hayvanlar arasında maymunlar, antiloplar ve etoburlar gibi sırtlanlar, çakallar ve dişli kediler (sabertooth) yer almaktadır.

Diş minesi, vücuttaki en sert madde olup, hayvanların yediği gıdaların izotopik parmak izlerini taşıyabilir. İlk yazar Tina Lüdecke, Mainz’daki Max Planck Kimya Enstitüsü’nden yaptığı açıklamada, diş minesinin bu tür bilgileri nasıl koruduğunu şöyle aktardı:

“Diş minesi, vücudun en sert maddesidir ve çoğunlukla bir hayvanın yediği gıdanın izotopik parmak izini korur.”

Düsseldorf yakınlarındaki Neandertal Müzesi’nde bulunan dişi bir Australopithecus modeli

Bu analizler, Australopithecus’un diyetinin, diğer otoburların diyetine benzer bir yapıda olduğunu, ancak etoburların izotopik parmak izlerinden açıkça farklı olduğunu gösterdi.

Vejetaryen Diyet ve Olası Ekstra Protein Kaynakları

Sonuç olarak, araştırmacılar, Australopithecus türünün beslenmesinin çoğunlukla bitkisel olduğunu ancak ara sıra protein kaynağı olarak termitler ya da yumurtalar gibi gıda maddelerinin tüketilmiş olabileceğini belirtiyorlar. Ancak bu türlerin, büyük memelileri avlamadıkları, örneğin Neandertal gibi etçil bir diyet izleyen türlerin aksine, büyük hayvanları avlamadıkları da açıkça belirtiliyor.

Peki, Hominin’ler et tüketmeye ne zaman başladılar? Bu sorunun cevabını vermek için araştırma ekibi, daha eski ve daha yeni insan türleri ile güneydoğu Afrika’daki, Doğu Afrika’daki ve Güneydoğu Asya’daki önemli Hominini buluntu alanlarını incelemeyi hedefliyor. Alfredo Martínez-García, bu yeni araştırma yönteminin insan evrimi ile ilgili daha fazla soruya ışık tutabileceğini belirtti:

“Yeni metodolojimiz, insan evrimiyle ilgili başka merkezi soruları da yanıtlamak için büyük bir potansiyel taşıyor.”

Erken İnsan Evriminde Bitkisel Beslenme

Bu bulgular, insanın ilk evrimsel adımlarında vejetaryen bir beslenme alışkanlığına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Et tüketimi, belki de beyin gelişimi ve diğer evrimsel gelişmeler için bir dönüm noktası oldu, ancak Australopithecus türü, en azından başlangıçta, büyük ölçüde bitkisel bir diyeti tercih ediyordu. İnsanlık tarihinin daha sonraki dönemlerinde ise etin daha yaygın hale gelmesi, evrimsel bir değişimin sonucuydu.

  • NHY / n-tv.de