Milet Okulu, MÖ 6. yüzyılda Küçük Asya’daki Miletos kentinde ortaya çıkan ve Antik Yunan felsefesinin temelini atan ilk düşünce okuludur. Batı felsefesi ve bilimsel düşüncenin başlangıç noktası olarak kabul edilen bu okul, doğayı doğaüstü güçlerle değil, akıl ve gözleme dayalı açıklamalarla kavramaya çalışmıştır.
Bu okulun üç öncü düşünürü Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes, evrenin kökeni ve yapısına dair sorulara ilk rasyonel yanıtları arayan filozoflardır. Onlar için dünyanın temelinde yer alan ana maddeye “arkhe” (ilke) denilmiştir. Thales’e göre bu arkhe su, Anaksimandros’a göre belirlenmemiş bir sınırsızlık (apeiron), Anaksimenes’e göre ise havadır.
Mitolojiden Akla: Yeni Bir Düşünme Biçimi
Bu filozoflar, mitolojiye ve geleneksel tanrısal açıklamalara sırtlarını dönerek evreni akılcı yöntemlerle açıklamaya çalışmışlardır. Bu yönleriyle, bilimsel yöntemin temellerini atan ilk düşünürler olarak kabul edilirler.
MÖ 6. yüzyılda, Pers İmparatorluğu batıya doğru genişlerken Yunan şehir devletleri de ticaret ve deniz yollarında ilerleme kaydediyordu. Bu dönemde ortaya çıkan pre-Sokratik düşünürler hakkında bilgimiz, Platon, Aristoteles, Diogenes Laertios, Simplikios ve erken dönem Hristiyan teologlarından Klementos gibi daha sonraki yazarların aktarımlarına dayanmaktadır.
“Pre-Sokratik” terimi, Sokrates’ten önceki filozofları ifade eder. Bu filozoflar doğa ve evrenin yapısı üzerine düşünürken, Sokrates ve takipçileri etik ve siyaset konularına odaklanmıştır. Pre-Sokratik düşüncenin temel özelliği, evreni doğaüstü güçler yerine akıl yoluyla açıklama çabasıdır.
Kozmos ve Düzen: Arkhe Arayışı
Pre-Sokratikler, evrenin ardındaki tek ve evrensel bir açıklama olduğuna inanıyorlardı. Evreni bir “kozmos” yani düzenli bir yapı olarak kavrıyorlardı. Tanrıların dünyayı yönettiği fikrine karşı çıkarak, doğadaki olayları içsel bir düzene ve değişime bağladılar.
Onların çabaları, ritim, simetri, analoji, tümdengelim ve indirgemecilik gibi kavramların gelişmesine zemin hazırlamıştır. Her ne kadar ateist olmasalar da, tanrıların doğa olaylarındaki rolünü büyük ölçüde sınırlamış ya da tamamen reddetmişlerdir.
Thales: Batı Felsefesinin Babası
MÖ 624–546 yılları arasında yaşamış olan Thales, Batı felsefesinin kurucusu olarak kabul edilir. Yazılı eserleri günümüze ulaşmamış olsa da, akıl yürütme ve genelleme yöntemlerini ilk kullanan düşünürdür. “Kozmos” kavramını ilk kez o ortaya atmıştır. Aynı zamanda geometriye katkı sağlamış ve MÖ 585’teki güneş tutulmasını önceden tahmin etmiştir.
Anaksimandros: Apeiron ve Kozmik Adalet
Thales’in öğrencisi olan Anaksimandros (MÖ 610–546), doğanın kökenine ilişkin görüşlerinde “apeiron” yani sınırsız ve tanımsız bir ilkeyi ortaya koymuştur. “Doğa Üzerine” adlı eserinin elimizde kalan bir fragmanında şöyle yazar:
“Her şeyin doğduğu şey,
tüm şeylerin başlangıcı,
şeylerin temeli olan, sınırsızdır (apeiron);
Varlığın gelişinin ve yok oluşunun kaynağı odur,
çünkü var olanlar, birbirlerine adalet verir ve
yaptıkları haksızlığın bedelini zamanın düzeni içinde öderler.”
Anaksimandros ayrıca dünyanın yuvarlak olduğunu söylemiş, ilk dünya haritasını çizmiş ve zamanı ölçmeye yarayan araçlar icat etmiştir. Evrenin yasalara bağlı olduğunu savunarak, felsefeye bilimsel bir yön kazandırmıştır.
Anaksimenes: Yoğunlukla Değişen Hava
Anaksimenes (MÖ 585–525), Anaksimandros’un çağdaşı ve dostuydu. Ona göre evrenin temeli havadır (aēr) ve bu hava yoğunlaşma ve seyrelme yoluyla diğer unsurlara dönüşür: ateş, rüzgar, bulut, su ve toprak. Bu görüşüyle, doğadaki değişimi fiziksel süreçlerle açıklamaya çalışarak doğalcı açıklamaların öncüsü olmuştur.
Ksenophanes: Tanrıların İnsan Suretinde Olması Eleştirisi
Milet Okulu dışında ancak aynı dönemde etkin olan Ksenophanes, Kolophonlu bir şair ve düşünürdü. Tanrıların insan biçiminde tasvir edilmesini eleştirerek, farklı halkların kendi suretlerinde tanrılar uydurduğunu dile getirmiştir. Şöyle der:
“Eğer öküzler, atlar ya da aslanlar elleriyle resim yapabilselerdi,
kendi tanrılarını da öküz, at ya da aslan suretinde çizerlerdi.”
Ayrıca Homeros ve Hesiodos’un tanrılara kıskançlık, zina gibi insanî kusurlar atfetmesini sert biçimde eleştirmiştir.
İyonya Okulu ve Diğerleri
Milet Okulu, İyonya felsefe geleneğinin bir parçasıdır ancak bu iki kavram aynı değildir. İyonya Okulu, Miletli filozoflara ek olarak Herakleitos gibi daha soyut düşünceye yönelen düşünürleri de içerir.
Herakleitos (MÖ 535–475) Ephesos’ludur ve “Her şey akar” (panta rhei) ve “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz” gibi özdeyişlerle değişimin evrensel olduğunu savunmuştur. Ona göre evrenin temel ilkesi ateştir. Ayrıca “logos” (evrensel akıl yasası) kavramı felsefeye kazandırdığı en önemli katkılardandır. Bu düşünce daha sonra Stoacı filozoflar üzerinde büyük etkide bulunmuştur.
Herakleitos’un değişim vurgusu, Elea Okulu’nun kurucusu Parmenides’in “varlık birdir, değişim yoktur” düşüncesiyle taban tabana zıttır. Bu iki zıt yaklaşım, daha sonra Platon’un felsefi sisteminde sentezlenmeye çalışılacaktır.
- CHP’li Gürer: “Gerçekte Maaş Değil, Yoksulluk Artıyor” - 22 Temmuz 2025
- Silivri Cezaevi’nden Ekonomi Dersi: Tutuklu İPA Başkanı Buğra Gökçe’den Asgari Ücret ve Sosyal Adalet Eleştirisi - 22 Temmuz 2025
- Ay Toprağından Su ve Oksijen Üretildi - 22 Temmuz 2025