Memur ve emeklilerinin maaşlarına 2020 Ocak ayında yapılan zam, Toplu görüşme gereği % 4 idi. %1,5 ise 2019 yılı kaybı olan enflasyon farkından dolayı verilmişti. Yani 2020 başında 2019’un %1,5’lik kayıp telafi farkını saymazsak, sadece % 4 idi. Temmuz ayında yapılan % 4 ve enflasyon farkı olan %1.75’lik farkla beraber, Temmuz zammı % 5.75 olarak gerçekleşmiştir. Kısaca Memurlar ve emeklileri 2020 yılında toplam % 9.75’lik zam yapılmıştı. Ama 2020 yılı için yılın başında yıllık enflasyon % 12 olarak tahmin edilmiş. Ve vergi, harçlar ve diğer kalem devlete gelir getirecek kıymetli evrak zam oranı da % 12 olarak ilan edilmişti. Yalnız bu değil, diğer yanda trafik cezaları ve diğer benzer işlemler için ise % 22.58 oranında zam yapılmıştı. Bu kalemlerden dolayı da ücretli çalışanların kayıpları olmaktadır. Devlet kendi alacaklarını daha yüksek oranda artırırken, ücretlinin ücretine daha az bir fark vererek, daha da yoksullaşmasına ve geçim zorluğu içine girmesine neden olmaktadır.
Ancak 2020 yılı içinde iki dönem halinde yapılan ücret düzenlemesi, 12 ay baz alınarak hesaplandığında ücretlere yapılan zam, 2019 yılı kaybı olan %1.5’lik payı da eklersek ancak yapılan zam ortalama %8.375 olarak ortaya çıkıyor. Bu hesaplamada bile çalışanların kaybının ne kadar çok olduğu görülüyor. 2019 yılı kayıp oranı olan %1,5’lik farkı koymadığımız da ücretlilerin 12 aylık ortalama zam oranı %6.875 olmaktadır. Enflasyon ise % 14.60 arada uçurum fark çıkmaktadır. Ocak başında ücretlere yapılan zamlar, geçen yılda yaşanan kayıpları bile karşılamıyor. Bunu en iyi alım gücü hesaplamalarında görebiliriz. Rakamlar hoş görünse de, etiketlerdeki rakam farkları, kayıpları daha iyi görmemizi sağlıyor.
Ancak TUİK 2020 yılı 12 aylık enflasyon rakamları ise % 14.60’tır. Yani olayı sadece bu iki rakam üzerinde bir hesaplama yaparsak, çalışanların 2020 yılı için kaybı ise % 4.85’dir. Yani çalışanlar 2021 yılına % 4.85 oranında bir kayıpla giriyor. Bu hesaplama hükümetin ve TÜİK’in rakamlarla oynayarak ortaya koyduğu bir enflasyon rakamıdır. Gerçek enflasyon % 40 bantlarında seyrediyor. Biz yinede gerçek bazdan değil de, TÜİK’in rakamlarının bile çok kayıplara neden olduğunu görüyoruz. Bu kayıp 2020’nin içinde yaşanılan kayıplardır. Ancak bu kayba karşılık, hükümet yine kısmi tırpanlama ile % 0.49 oranında bir farkı yine kayıp hanesinde bırakarak, 2021 yılına kayıpla girmesini sağlıyor. Zaten 2020 yılı için var olan %4.85 oranında kaybı 2021 yılında ödeyerek ayrı bir kayıp yaratıyor. Ancak aynı devlet kendi yıl içi zam farkını 1 Ocak itibari ile uygulamaya koyup, tüm yıl için geçerli kılarken, emekçiye ise zam farkını ikiye bölerek ayrı bir kayıp yaratıyor. Ve sonuçta yeni yıla ise kayıplarla girmeye mahkum ediyor.
Daha da önemlisi memur ve emeklilerin maaşı ile asgari ücret farkı azalmaya devam ediyor. Birkaç yıl sonra memur ve emeklilerinin maaşı da asgari ücret düzeyine inerek, asgari ücret normal maaş belirleme kriteri olacaktır. Çünkü yüzdelik vergi dilimleri daha az artırıldığı için, birde erken dönemde % 20’lik dilime giren ücretliler, ocak ayında aldıkları farkın büyük bir kısmını kaybedecek. Yani hazineye kaynak olarak maaşlardan kesilecektir. Bunun en çarpıcı örneği asgari ücrette olacaktır. Geçen yıl % 15’lik gelir vergisi dilimi 22 bin lira iken, bu yıl %9.09 artırılarak 24 bin liraya çıkarıldı. Ancak asgari ücret % 21.56 oranında artırılması ile daha erken % 20’lik dilime girmesi sağlanmış oluyor. Yani ücretlilerin maaşları 2021 yılında daha erken bir ayda % 20’lik dilime girerek, daha fazla kayba uğrayacaktır. Ücretliler sefalet ücretine mahkum edilerek, daha da yoksullaşacaklar. Hayat pahalılığı karşısında, alım gücü giderek düşen ücretlilerin yaşamı daha da zorlaşacaktır.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024