Kazdağları’nda Köylülerin Direnişi: Ormanımız Tehlikede!

Kazdağları’nda Cengiz Holding’in maden projesine karşı yükselen köylü direnişi, Türkiye’de çevre ve yaşam hakkı mücadelesinin trajik bir örneği olarak gözler önünde. Köylüler, kendi elleriyle dikmiş oldukları çam ormanlarının göz göre göre yok edilmesine karşı, hem kendi yaşam alanlarını korumak hem de çevreyi ve ekosistemi savunmak amacıyla, Danıştay’a seslerini duyurmaya çalışıyor. Bu direnişin temelinde, köylülerin geçim kaynaklarının madencilik faaliyetleri yüzünden yok olacağına dair endişeleri ve doğanın zarar görmesi yatıyor.

Cengiz Holding’in Madencilik Faaliyetleri ve Köylülerin Tepkisi

Cengiz Holding’in maden sahası projesi kapsamında başlattığı ağaç kesimi, yalnızca orman varlığını değil, köylülerin geleneksel yaşam tarzlarını ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Projenin sürdüğü alan, köylülerin geçimlerini sağladıkları tarım arazilerini, meraları ve hayvanlarını otlattıkları alanları içeriyor. Her gün köylülerin gözleri önünde kesilen çam ve meşe ağaçları, köy halkının duygusal dünyasında derin yaralar açarken, ekonomik bağımsızlıklarını da ellerinden alıyor.

Köylüler, mahkemeler ve devlet yetkilileri tarafından taleplerinin görmezden gelindiğini, alınan kararların kamu yararına değil, özel şirketlerin çıkarına hizmet ettiğini dile getiriyor. Köy halkının bu durumu kabul etmediğini belirterek, “Kamu yararı yoktur” kararına rağmen kamulaştırma davaları açılmasının adaletsizlik olduğunu vurguluyorlar. Çeşitli sivil toplum örgütleri ve çevre derneklerinin desteğiyle açtıkları davalarda, bilirkişilerin bölgede yaptığı keşif ve raporlar da köylülerin taleplerini destekler nitelikte: Projenin orman ekosistemine ciddi zararlar vereceği, yeraltı ve yüzey sularının olumsuz etkileneceği belirtiliyor.

Doğal Kaynakların Kayıp Riski: Köylülerin Geçim ve Sağlık Endişeleri

Köylüler, ormanlarının mantarı, kekiği, kuşburnu gibi doğal ürünleriyle geçimlerini sağlarken, bu proje sonucunda topraklarının zehirli atıklarla kirleneceğinden, sularının ve havasının siyanürle dolacağından endişe ediyorlar. “Kanser olmak istemiyoruz,” diyen köylüler, ormanlarının sadece ekonomik değil, aynı zamanda ekolojik önemini de dile getiriyorlar. Orman, köylüler için yalnızca bir geçim kaynağı değil; bölgenin faunası, flora çeşitliliği ve doğal güzellikleriyle aynı zamanda köylülerin yaşamlarının da ayrılmaz bir parçası.

Devletin ve Mahkemelerin Rolü

Köylülerin verdiği mücadele, Türkiye’deki çevre davalarındaki sistematik sorunları da gözler önüne seriyor. ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporları ve kamu yararı gibi ifadelerle yapılan kamulaştırma işlemlerinin, halkın doğrudan hayatını etkileyen sonuçlar doğurması, adaletin sağlanmadığı algısını güçlendiriyor. Köylüler, daha önce Kirazlı köyünde yüz binlerce ağacın kesildiği altın madeni projesini hatırlatarak, “O manzarayı unutmadık,” diyor. Çevre davalarında bilirkişilerin verdiği raporların ve sivil toplum kuruluşlarının uyarılarının dikkate alınmaması, kamu yararı adı altında bölge halkının taleplerinin görmezden gelindiğine dair güçlü bir kanıt olarak görülüyor.