16.Karaburun Bilim Kongresi’nde devam ediyor. Öğleden sonraki oturumlarından biri olan “Akademinin Tarihsel-Siyasal Sorumluluğu” konusu tartışıldı.
Oturum başkanlığını Özlem Özkan yaparken Ruhi Demiray, İzel Gözde Meydan, Adem Yeşilyurt, Ömer Furkan Özdemir ve Onur Hamzaoğlu konuşmacı olarak katıldı.
“KAMUSAL ALANI KİMSEYE AİT OLMAYAN ‘BOŞ ALANLAR’ GÖRMELİ”
“Akademi ve Kamusallık” başlığıyla sunum yapan Ruhi Demiray, kamusal alan kavramını ele aldı. “Hem devlete kamusal alan diyoruz hem de devleti açık bir şekilde mülk olarak kavramsallaştırıyoruz. Böyle bir hata nasıl mümkün?” sorusunu tartıştıran Demiray, kamusal alanın ve ondan sonra kurulacak olan ortak alanları iki şekilde anlamanın mümkün olacağını söyledi. Birincisinin kamusal alan herkesin olandır anlayışının olduğunu ancak bunun da bir kişinin ya da grubun gün sonunda “kamusal alanı ben temsil ederim” demesine yol açtığını belirtti. Buna alternatif olarak ise KODA deneyiminden de yola çıkarak kamusal alanı kimseye ait olmayacak olan “boş alanlar olarak” görmek gerektiğini söyledi. Demiray, “Dolayısıyla herkesin gelip konuşmaya hakkı olduğu, sınırlarının kimsenin çizmediği bir alan olarak görmek lazım. Böyle düşünürsek önümüzde yeni bir pencere açılabilir” dedi.
“AKP ÜNİVERSİTELERDE DE YAPILANMAYA GİTTİ”
İzel Gözde Meydan, “Akademinin Tarihsel Sorumluluğu Bağlamında Öğrenci Hareketleri” başlığı altında sunum yaptı. Meydan, “60’lı yılların sonlarında dünyada esen anti-emperyalist fırtına, ‘70’li yıllarda anti-faşist mücadelenin şiddeti üniversite öğrencilerini bu mücadelelerin içine sürüklemiş, 12 Eylül darbesi sonrasında ise üniversite gençliği içerisinde tüm bu gerici baskıcı ortam kurumsallaştırılmıştır. AKP 12 Eylül darbesinin ardından 24 Ocak kararlarının her alandaki uygulayıcısı olarak, üniversitelerde de yeniden yapılanmaya gitti. Üniversitenin kapılarının piyasalaşma ve gericileşmeye sonuna kadar açıldığı bu süreç aynı zamanda üniversite gençliğinin işsizlik, geleceksizlik, barınma, beslenme, ulaşım gibi sorunlarla da sarmalandığı bir dönemdi” diye konuştu.
FRANSA’DAKİ AKADEMİK ÖZGÜRLÜKLER PRATİĞİ
“Fransa’da Akademik Özgürlükler Tartışması” konusunda konuşan Adem Yeşilyurt ise Fransa’da 2 yıldır yaşadığını ve doktora yaptığını söyleyerek oradaki akademi çevresindeki imza kampanyalarından örnek verdi. Türkiye’de “barış imzacıları” sürecinden bu yana karşılaştırmalı bir perspektif sunan Yeşilyurt, Fransa’daki akademik özgürlüklere değinerek kendi deneyimlerini aktardı.
“AKADEMİK VE SENDİKAL ÖZGÜRLÜKLER ARASINDA UÇURUM AZALDI”
Ömer Furkan Özdemir de “Türkiye’de Akademi ve Sendikal Mücadele” başlığında sunum gerçekleştirdi. Özdemir, “Türkiye’de akademi ve sendikal mücadelede, bugünkü Türkiye’de hem kamu hem de vakıf üniversiteleri açısından kısmen de olan bilimsel özerkliğin tamamen ortadan kalktığı mavi özerkliğinin de yüzde 50 yüzde 50 paylaştırıldığı işletmeler olarak bir rol biçildiğini görüyoruz” dedi.
Akademide sendikal alandaki niteliksel ve niceliksel durumları özetleyen Özdemir, tarihsel dönemeçlerden hareketle akademik özgürlük mücadelesi ile sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinin arasındaki uçurumun uzun süredir azaldığını söyledi.
Akademisyenlerin bir sınıfın mensubu olarak ortak mücadele etmesine vurgusu yapan Özdemir, sınıf perspektifinden bakıldığı sürece akademik mücadelenin mümkün olacağını belirtti.
“BARIŞ İMZACILARINA AÇILAN DAVALARINA GÖNÜLLÜ OLARAK KATILAN ARKADAŞLARIMIZ OLDU”
Son olarak ise Türkiye’de 2015’den Günümüze Akademide Mücadeleler” konusunda Onur Hamzaoğlu konuştu. Hamzaoğlu, “Dayanışma akademilerine ilişkin çok bahsedilmeyen bir kesit var. 2017 yılının son baharında başlayan ve 20 ay boyunca Çağlayan Adliyesi’nde özellikle Barış İmzacısı Akademisyenlere açılmış davalar görüldü. Bir grup gönüllü arkadaşımız bu duruşmaların tamamına katılarak, avukatların savunmalarını düzenlediler, sürecin takipçisi oldular. Bu süreçte her hafta bir gün mutlaka bir dava vardı ve adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. Unutulmamalı. Bu döneme ilişkin bir arşiv düzenlemesi yapılacaksa mutlaka buraya dahil olan arkadaşlarla da görüşülmelidir” dedi. (Evrensel)
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024