Kapılar

Her canlı gibi doğarız; ancak diğer canlılardan farklı olarak, görürüz, emekleriz, deneyimleriz hayatı. Olumlu olumsuz pek çok olgu ile karşılaşırız. Bu yürüyüş sürecinde, belki yüzlerce, belki de binlerce anahtar verir hayat bize. O anahtarlardan hayatımızı kolaylaştıran da vardır, zorlaştıran da; pek çok kapıyı açar, pek çok kapıyı da kilitleriz. Kapıları açmaya mı yoksa kapamaya mı meyilliyiz; işte o bizim karakterimizle ve kapıların durumuyla ilgili bir konudur.

Kapıları açmaktan mı medet umarız, kapamaktan mı? Kapıların içinde ya da dışında bizi içten bir dostluk ve kabulleniÅŸle benimseyen, yakınlık gösteren, yalnızlık mı yoksa sevgi mi? Kapıların diline kulak verdiÄŸimizde, boÅŸluÄŸa mı açılırız, sıcak bir huzura mı? Elbette bu türden soruları daha da çeÅŸitlendirebiliriz. Ancak sormuÅŸ olduÄŸumuz soruların yanıtı çok büyük ölçüde kapıların konumuna baÄŸlıdır; zira onların da bir karakteri ve dili vardır. Bu “kapı” muhabbeti pek çoÄŸumuza saçma ve gereksiz gelebilir; ama yazının tamamı okunmadan karar verilmemelidir derim. Zira, kapıların hikâyesini dinlemeye deÄŸer…

Kapılar vardır yolları düğümlenmiÅŸ; kapılar vardır önünde dilendiÄŸimiz; kapılar vardır içimize ışık taşır; kapılar vardır yarasaları bile korkutur gece; kapılar vardır mutluluÄŸun bir hazine gibi saklı olduÄŸu; kapılar vardır her türlü saltanatın başı ve sonu; kapılar vardır içimizde meydan ateÅŸi yakan ve kapılar vardır tüm ateÅŸimizi söndüren. Onurumuzu ve özgürlüğümüzü besleyen kapılar da vardır; köle eden de… Tokmağı kirpi tüyünden kapılar vardır; gövdemize oylum oylum ateÅŸler düşüren, murada erdiren…

Ah kapılar, aldığımız soluÄŸu boÄŸazımıza düğümleyen… Ruhsatsız gönül borcumuzun olduÄŸu kapılar; karşısında gözlerimizin göllendiÄŸi kapılar. Kapılar vardır orta yeri üniversite; kapılar vardır boydan boya “eza evi”; kapılar vardır ne kurÅŸun geçer ne de söz; “göz geçen” hanı olan kapılar vardır; kapılar vardır gidiÅŸ yolu, dönüş yolu. Duvarsız odalara, saraysız bahçelere, gökyüzüne, yeryüzüne, topraÄŸa açılan kapılar. Umurunda olmadığım kapılar…

Ä°stanbullu, Hakkarili, dünyalı; sanata, sinemaya, romana, ÅŸiire konu olan kapılar vardır. Ölümlüdür, ölümlü tabii… 

EÅŸiklerinde “dünya evi” telaşı, bir ayine açılır gibi açılan kapılar. Gündüzü çoÄŸaltan, geceyi azaltan, ÅŸaşırtan güzellikte kapılar. Bizi yaÅŸadığımız dünyaya ait kılan, insanı tanrılaÅŸtıran kapılar. Kapılar vardır, bize ait olmayan organımız gibi… Ve kapılar vardır, bizi doÄŸuran, insanlığın lisanındaki tek adı KADINLAR.


Ali Rıza GELİRLİ
Latest posts by Ali Rıza GELİRLİ (see all)