Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından biri, Almanya’da 12 Kasım 1918’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasıydı. Yıllarca süren örgütlü mücadelenin ardından kadınlar, nihayet siyasal temsil haklarını elde etti. Ancak bu hak, kendiliğinden verilmiş bir ayrıcalık değil, kadın hareketinin kararlı direnişinin bir sonucuydu.
Marie Juchacz ve Kadınların İlk Sesi
19 Şubat 1919’da, Almanya parlamentosunda ilk kez bir kadın kürsüye çıktı. SPD’li politikacı Marie Juchacz, Alman Ulusal Meclisi’nde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Efendiler ve hanımefendiler! Almanya’da ilk kez bir kadın, özgür ve eşit bir yurttaş olarak halk adına konuşabiliyor. […] Bu hükümetin yaptığı şey, bir zorunluluktu: Kadınlara, onlara haksızca reddedilmiş olanı geri verdi.”
Juchacz’ın bu sözleri, parlamentoda büyük destek görmüş ve kadınların siyasal haklarının meşruiyetini bir kez daha gözler önüne sermişti.
Kadınlar Sandık Başında: Büyük Katılım
19 Ocak 1919’da Almanya’da kadınlar, ilk kez ulusal düzeyde seçimlere katılma hakkı elde etti. Seçime katılım oranı çarpıcıydı: Seçmen kadınların yüzde 82’si sandık başına giderek oy kullandı. Bu yüksek katılım, kadınların siyasi haklarını sahiplenmeye ne kadar hazır olduğunu gösteriyordu. Seçimler sonucunda 300 kadın aday arasından 37’si meclise girerek siyasi arenada yerini aldı.
Kadın Hareketinin Uzun Mücadelesi
Kadınların seçme hakkını elde etmesi bir günde gerçekleşmedi. 1873’te feminist düşünür Hedwig Dohm, kadınlara şu çağrıyı yapmıştı:
“Oy hakkınızı talep edin, çünkü bağımsızlığa ve özgürlüğe giden yol buradan geçiyor.”
Bu fikirler zamanla geniş kitlelere yayıldı ve 1891’de SPD, kadınlara oy hakkı tanınmasını parti programına aldı. Ancak mücadele sadece sosyalist kadın hareketiyle sınırlı değildi; burjuva kadın hakları savunucuları da eğitim ve çalışma hakları gibi konularda önemli adımlar attı. Yine de, farklı ideolojik yaklaşımlar kadın hareketinin bölünmesine neden oldu ve kolektif bir güç yaratmayı zorlaştırdı.
20. Yüzyılın Başında Kadın Hareketinin Yükselişi
1902’de Almanya’daki ilk kadın oy hakkı örgütü olan Deutscher Verein für Frauenstimmrecht (Alman Kadın Seçme Hakkı Derneği), Hamburg’da Anita Augspurg ve Lida Gustava Heymann tarafından kuruldu. Kadınlar, 1908’de siyasi partilere üye olma hakkı kazandı ve 1911’de düzenlenen ilk Uluslararası Kadınlar Günü’nde oy hakkı mücadelesi merkezi bir tema olarak öne çıktı.
I. Dünya Savaşı sırasında birçok kadın, savaş ekonomisine katkı sağlayarak bu çabalarının siyasal eşitlikle ödüllendirilmesini umuyordu. Ancak 1917’ye gelindiğinde, İmparator II. Wilhelm’in demokratik reform vaatlerinde kadınlardan bahsedilmediği anlaşıldığında, kadın hareketi daha da radikalleşti. Farklı kadın örgütleri birleşerek büyük çaplı mitingler düzenledi, siyasi baskılarını artırdı ve hükümetten kadınların haklarını tanımasını talep etti.
12 Kasım 1918: Kadınların Zaferi
9 Kasım 1918’de Philipp Scheidemann, Berlin’de Almanya Cumhuriyeti’ni ilan etti. Üç gün sonra, 12 Kasım’da, Geçici Hükümet (Volksbeauftragtenrat) seçim yasasında büyük bir reform yaparak, 20 yaş üstü tüm kadın ve erkeklere eşit seçme ve seçilme hakkı tanıdı.
30 Kasım 1918’de yürürlüğe giren yeni seçim yasası, kadınların siyasal hayata katılımını yasal güvence altına aldı. 1919’da gerçekleştirilen seçimlerde kadınlar hem oy kullanarak hem de aday olarak tarihte ilk kez doğrudan siyasette yer aldı.
Kadın Temsiliyetindeki Düşüş ve Günümüz
1919’daki ilk seçimlerde kadın milletvekili oranı yüzde 8,7’ye ulaştı. Ancak bu oran, Weimar Cumhuriyeti döneminde ve 1949 sonrasında Batı Almanya’da düşüş gösterdi. Doğu Almanya’da ise kadın temsil oranı Batı’ya kıyasla daha yüksekti; 1950’de yüzde 23 olan oran, 1986’da yüzde 32,2’ye yükseldi.
Bugün Almanya’da kadın temsili hala istenilen seviyede değil. 2021-2025 yasama döneminde Almanya Federal Meclisi’ndeki kadın oranı yüzde 34,8 olarak kaydedildi. Ancak partiler arasında büyük farklar var: Yeşiller Partisi’nin milletvekillerinin yüzde 59,3’ü kadınken, aşırı sağcı AfD’de bu oran sadece yüzde 13,3. Almanya’da hiçbir parlamento döneminde kadınlar, erkeklerle eşit temsile ulaşamadı.
Mücadele Bitmedi: Kadın Hakları İçin Süregelen Savaş
Kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanması büyük bir zafer olsa da, siyasal temsilde eşitlik hala sağlanmış değil. Kadınların siyasetteki rolü, toplumsal mücadeleler ve feminist hareketin baskısıyla artmaya devam ediyor. Bugün bile kadınların siyasal haklarını genişletmek, temsiliyet eşitliğini sağlamak ve toplumsal cinsiyet adaletini güçlendirmek için mücadele etmek gerekiyor.
1918’de elde edilen bu hak, yalnızca bir başlangıçtı. Gerçek eşitliğe ulaşmak için kadınların örgütlü mücadelesi bugün de devam etmek zorunda.
- NHY / ndr.de
- Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı: Almanya’da 1918’de Kazanılan Büyük Zafer - 8 Mart 2025
- Cinsiyetler Arası Ücret Farkı: Türkiye’de Durum - 7 Mart 2025
- Türkiye’de Yargı Bağımsızlığı: Krizin Derinleşen Anatomisi - 23 Şubat 2025