“Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyoruz, sonra da ufkunun darlığına şaşırıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra da uçamıyor diye yakınıyoruz.” Simone De Beauvoir
Türkiye’de gündem sadece günlük değil gün içinde sabahtan akşama kadar büyük bir hızla değişiyor. Bazen gündemin hızı içerisinde unutuluyor birçok şey. Aslında bu bir AKP taktiği. Bu arada bir bakmışsınız yasalar değişiyor, kazanılmış haklar gasp ediliyor.
AKP, her daim kadınlara düşman. Dünya yıkılsa AKP, o sırada kadınların haklarını talan etmekle uğraşır. Öyle bir kinleri var kadınlara. Cinsiyet eşitliğine inanmayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan, AKP’nin Bakanından eşrafına kadar hepsi cinsiyetçi açıklamalar yapmaktan çekinmez. Ayrıca cemaatlerin, tarikatların, imamların, hocaların kadınlara hakaretler yağdırdığı konuşmaları iseçbaşka bir dert. Bunlar bu cüreti nereden alıyor? Kadınlar hakkında nasıl bu kadar rahat ve pervasızca konuşabiliyorlar? Kadınlar insan mı diye tartışan Suudi beyinlilerden ne farkları var bunların?
Kadın, bunların gözünde cinsel bir obje, erkeğe hizmet etmekle görevli bir köle. Kadın, evlenecek, kocaya hizmet edecek, çocuk doğuracak, soy devam edecek. Sonra da kutsal annelik kurumuna, vefakar ve cefakâr eş statüsüne hapsedilecek. E uzaya kim çıkacak, bilimsel araştırmaları kim yapacak; makaleleri, romanları kim yazacak? Kadınlar evinde otursun, erkek dünya dönsün öyle mi? E hani bilim, felsefe, edebiyat, siyaset, sanat vs.. E hani hayat? Yook canım, “kadının yeri evidir.” Kadın evlensin, kocaya hizmet etsin, çocuk doğursun ve bu ataerkil döngü devam etsin. Aman patriyarkaya zeval gelmesin!
Kadın hakları, kadın özgürlüğü, cinsiyet eşitliği sözlerini duyunca kırmızı görmüş boğa gibi saldıran bir zihniyet karşımızdaki. Akit, manşet atar “Kadının yeri evidir” diye. Sözde gazete Akit, bu cüreti nereden bulur? Eyy Akit, sen kimsin? Bu ne haddini bilmezliktir. Cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı suçtur!
Son olarak AKP, kadınların nafaka hakkına göz dikti. Ardından Binali Yıldırım, sosyal devlete ayar verirken, cinsiyetçilikte zirve yaptı. Bu konuşma alenen kadınlara hakaret ve kadın düşmanlığıdır. Binali Yıldırım demiş ki: “Yaşlı bir amca geldi, hanımı vefat etmiş evlenecek, bir türlü evlenemiyor, beni evlendir, dedi. Hanımlara para veriyorsunuz kimse yüzümüze bakmıyor, evlenemiyoruz, dedi. Dolayısıyla sosyal devletin de ölçüsünü, ayarını yerinde tutmakta fayda var ”
Binali Yıldırım’ın sosyal devlet anlayışı bile cinsiyetçi. Her cümlesi kadınlara hakaret. Devleti yönetenler bu zihniyette olunca, kadına dönük şiddet biter mi?
Binali Yıldırım bu konuşmasıyla diyor ki, kadınlar erkeklere muhtaç olsun ki köleleşsinler. Kadınların kendine ait bir yaşamı olmasın. Eşi öldüğünde hemen başka bir erkekle evlensin. Evliyse boşanamasın. Bekar bir kadınsa hemen evlensin. Kadına bir erkek olmadan yaşam hakkı tanımıyor. Ayrıca kadınlar robot mu Binali bey? Hani sevgi diye bir şey var. Misal kadın eşinden ayrıldı yahut eşi öldü ama bu mantıkla erkeğe muhtaç edilecek kadın, sevmediği bir erkekle evlensin öyle mi? O erkeğin hizmetini görsün, o erkeğin cinsel istemini gidersin, yani köle olsun. Pardon da buna ne denir? Sizin deyiminizle fuhuş! Evet, resmi evlilik çatısı altında kadın bedeninin ve emeğinin istismarı demek. Oysa iki insanın birlikteliği sevgiye ve aşka dayalı olmalıdır. Böyle değilse zaten o birlikteliğin bir anlamı yoktur.
” Evliliğin, kadınlar için tehlikeli olduğuna inanıyorum” diye boşa dememiş Simone De Beauvoir. Evlilik müessesesi, kadını köleleştiren bir kurum. Erkek egemen sömürü sistemi çarkının bir dişlisidir. Binali Yıldırım, aslında bu cinsiyetçi konuşmasıyla, evlilik kurumunun yapısını çok net tarif etmiş oldu.
Binali Yıldırım’ın bu konuşmasında ki her cümle üzerine bir makale yazılır. Ayrıca Binali Yıldırım’a sormak gerekir; Siz kadınları ne zannediyorsunuz acaba? Kadınlar, erkeklerle parası için mi evlenir? Kadınlarda aşık olur bayım! Kadınlarda sever, sevdalanır. Kadınlar robot değil bayım! Kadınların da duyguları var. Daha önemlisi kadınların bir karakteri, kişiliği var. Siz parayla her şeyi satın alabileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Öyle bir dünya yok bayım! Aşkı, sevdayı parayla satın alamazsınız. Belli ki hiç sevmemiş ve sevilmemişsiniz, derin sevdalardan ise fersah fersah uzaktasınız. Siz kadınları bir hizmetkar, bir köle, bir cinsel obje olarak görüyorsunuz. Tabi size göre kadınlar karakter sahibi olamaz, size göre bir kadın kendi ayakları üzerinde duramaz, size göre kadın hep erkeğe bağımlı olmalı. Siz bu sözlerle Binali bey, kadınlık onuruna da saldırdınız. Lakin kadınlık onuru sizin eril zihniyetinizi yener.
Bakınız Binali bey, size iki çift lafım var. Bizde bir deyim var; ” Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar.” Hani siz sosyal devletin ayarından bahsettiniz ya o açıdan pek manidar bir deyim. Ayrıca günü gelir kadınlar, size de topunuza da bu erkek sisteme öyle bir ayar çeker ki… Kadınların kazanılmış haklarını öyle kolayca gasp edemeyeceksiniz.
Siz hükümet olarak yaşlı amcalara eş arayacağınıza, kadına yönelik şiddete karşı yasalar çıkarın. Önce şu kadın düşmanlığından vazgeçin. Kadınların yaşam hakkını güvence altına alın. Türkiye’nin de altına imza attığı İstanbul sözleşmesine bağlı kalın ve uygulayın.
Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ı hatırlıyor musunuz? Biz hiç unutmadık. Vahşice öldürüldü tecavüzcü bir erkek tarafından. Özgecan’dan sonra 1369 kadın daha erkekler tarafından öldürüldü, haberiniz var mı? Sizin yönettiğiniz ülkede kadınların yaşam hakkı yok Binali bey! Teneşir tahtasına yakın, kart zampara yaşlı amcalara, köle olacak eşler arayacağınıza, kadın katliamlarıyla yüzleşin. Siz kadınların hayatlarını çalıyorsunuz bayım! Kadınların hayatlarını karartıyorsunuz. Erkekler tarafından öldürülen her kadının vebali de ahı da üzerinizde. Ellerinizde kadınların kanı var!
- HTŞ’nin Cicim Ayları - 15 Aralık 2024
- Şam Düşerken - 9 Aralık 2024
- Puslu Havada “Etki Ajanlığı” Yasası - 2 Kasım 2024