İran konusunda karışık kafalar

Bu sayfada yazılanları ve yapılan tartışmaları izleyenler, bir dizi okur ve yazarın İran rejimini Ortadoğu halklarının BAŞ düşmanı ya da BAŞ düşmanlarından biri gibi gördüğünün farkında olmalılar. Tabii onlar bu okur ve yazarların gerici molla rejiminin yıkılmasından, hem de bir an önce yıkılmasından yana olduğunun da farkındadırlar. Ama ben bu okur ve yazarların; ABD, Britanya gibi emperyalist ülkelerdeki gerici rejimlerin yıkılması için çağrı yaptıklarını duymadım. Hatta ben onların, IŞİD ve benzer İslami terör örgütlerinin baş destekçileri ve finansörleri olan Suudi Arabistan, Katar, İsrail gibi ülkelerdeki gerici ve saldırgan rejimlerin yıkılması için çağrı yaptıklarını da duymadım. Duyan, gören varsa beri gelsin. Varsa da bunlar istisnai düzeyde olmalılar. Bu çarpıcı tutarsızlığı şimdilik bir yana bırakalım.

Marksist-Leninistler her yerde olduğu gibi İran’da işçi sınıfının ve diğer sömürülen sınıf ve katmanların devrimci ve Sovyetik iktidarının kurulması ve bunun için de iktidardaki mülksahibi sınıfların gerici rejiminin yıkılmasından yanadırlar elbet. Peki ama bu yıkılma nasıl olacaktır?

İran’daki gerici molla rejiminin İKİ ayrı yıkılma tarzı ya da olasılığından söz edebiliriz. (Bu, başka ülkeler için de geçerlidir.) Bunlardan birincisi ve elbette BİZİM tercih edebileceğimiz ve etmemiz gereken seçenek, bu rejimin emekçi yığınların devrimci savaşımıyla yıkılmasıdır. Şimdilik bunun izlerini göremiyoruz; ama elbette bu olasılık tümüyle göz ardı edilemez. İkinci tarz ya da olasılık bu rejimin, ABD-İsrail-Suudi destekli gerici kargaşalık ve devrimci-olmayan iç çatışmalar yoluyla yıkılmasıdır. (Bu olasılığın birinci olasılıktan daha güçlü olduğu söylenebilir.) Türkiye’nin İran’a saldırtılması ve buna gene, dolaylı ABD-İsrail-Suudi müdahalesinin eşlik etmesi de bu ikinci olasılığın bir varyantı sayılabilir. ABD’nin 1980-88 Irak-İran savaşının yeni bir versiyonundan, yani bir Türkiye-İran savaşından yana olduğu bir sır sayılmaz.

Peki, böylesi bir yıkılışın sonuçları ne olur, ne olabilir? İran gibi, sınırları yüzyıllardır pek az değişmiş bir ülkenin böylesi bir yıkım ve dağılmaya uğramasının tüm sonuçlarını kestirmek olanaksız. Olanaksız; çünkü böyle bir sürece, Rusya, Pakistan, Azerbaycan, İsrail, Türkiye, Irak gibi bir dizi başka aktörün de karışabileceğini tahmin edebiliriz. Gerçekleşmesi halinde, ABD-İsrail-Suudi kaynaklı İslami terör örgütlerinin (IŞİD, El Nusra gibi) bölge çapında yeniden güç kazanmasına yol açacak olan BU olasılığın sonuçları ne olacaktır?

Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1) ABD ve İsrail’in bölge ölçeğinde nüfuzunun artması,
2) İran’ın ezeli rakibi Suudi gericiliğinin bölge ölçeğinde nüfuzunun artması,
3) Filistin ve Lübnan’da ABD ve İsrail yanlısı akım ve partilerin, hatta İslami gericiliğin güç kazanması,
4) IŞİD, El Nusra türü terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ta yeniden ayağa kalkması,
5) Suudi gericiliğinin saldırısı altında yaşayan ve direnen Yemen halkının acılarının katlanarak artması,
6) IŞİD, El Nusra türü terör örgütlerinin Türkiye’de daha da güçlenmesi,
7) İran’ı, ABD destekli İslami gericilik tehlikesine karşı stratejik bir bağlaşık olarak gören Rusya’nın devreye girmesi ve savaşın daha geniş bir jeografiye yayılması.

Bu olasılığın gerçekleşmesinin bir başka sonucu, İran’da ve çevre ülkelerde milyonlarca ve milyonlarca daha insanın ölümü ve onmilyonlarca insanın evlerini yitirmeleri ve ülkelerini terk etmek zorunda kalmaları olacaktır. Umarım İran’daki molla rejiminin NE PAHASINA OLURSA OLSUN yıkılmasını savunanlar, böylesi kanlı bir senaryonun gerçekleşmesi olasılığını dikkate alıyorlardır. Böyle düşünenler ve bu tür bir gerici yıkılma sürecininden yana olanlar, yukarda maddeler halinde saydığım olumsuz ve istenmeyen sonuçları da savunmak ve alkışlamak zorunda olacaklardır.