Enflasyonda ok yaydan çıktı

Hayri KOZANOĞLU

Dün açıklanan enflasyon rakamları hemen herkesi şoka uğrattı. Nasıl uğratmasın ki! Eylül ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 6,30 artarken yurtiçi üretici fiyat endeksi (ÜFE) tam yüzde 10,88 sıçramıştı. Bu verilerle “çok gerçekçi” bulunan Berat Albayrak’ın YEP’i de (yoksa Mc Kinsey’in mi?) yerle bir oldu.

Hatırlayalım YEP 2018 yılı sonu TÜFE’yi yüzde 20,8 öngörüyordu. Halbuki son bir yılın enflasyonu yüzde 24,52’ye kadar yükselmişti. İlk 9 ayda da fiyat artışları yüzde 19,37’yi bulmuştu. Bu ne anlama geliyordu?

Eğer yılın son 3 ayında fiyat artışları yüzde 1,4’ü geçerse YEP tahminleri şimdiden aşılacaktı. Yılın son çeyreğinde tüketici enflasyonunun sade yurttaşımızın cebini yakması kaçınılmaz görünüyor.

Memurun yıllık zammı bir ayda eridi
Neden mi? Çünkü üretici fiyatları son 12 ayda rekor kırarak yüzde 46,15’lik bir yükseliş sergiledi. Fiyat elektrik ve gazda 2017 Aralık’tan bu yana yüzde 72’yi buldu. İster istemez ÜFE’deki zıplama tüketici fiyatlarına maliyet baskısı yapacak, önümüzdeki aylarda da artış trendi sürecek. Bilindiği gibi sonbahar döneminde kira sözleşmeleri de yaygınlıkla yenilenir. Hâla kira ayarlamalarında son bir yılın ortalamaÜFE yüzde 21,36’lık oranının temel alınması gerekiyor. Temmuzda yüzde 5 zam alan bir kamu çalışanını düşünün; sadece Eylül ayındaki fiyat artışı yüzde 6,30 cebine gireni fazlasıyla silip süpürüyor. Üstelik de önüne yüzde 21,36’lık bir kira artışı konuluyor.

Bu iç karartıcı haberler, tam da RTE’nin “zoru geride bıraktık” mesajının arkasından geliyor. Bu basit örnek bile ekonomiyi yönetenlerin (belki de tekil ifadeyle yönetenin!) nasıl da direksiyonun kontrolünü kaybettiğini kanıtlıyor.

Direksiyon kontrolü kaçtı
Merkez Bankası’nın kredibilitesinin iyice erozyona uğradığı da ortada. Daha 2 ay evvel 31 Temmuz 2018 tarihli Enflasyon Raporu’nda 2018 yıl sonu tüketici enflasyonu yüzde 13,4 tahmin ediliyordu. Ne yazık ki bu oranın iki katının üzerinde bir artışla karşılaşmak kaçınılmaz görünüyor. 25 Ekim toplantısında yeni bir faiz artışının gündeme geleceğine işaret ediyor. Çünkü mevcut yüzde 24 politika faizi de fiyat artışlarının gerisinde kalmış görünüyor. İsterseniz şimdi eylül ayı enflasyon rakamlarına biraz daha yakından bakalım.

TÜFE’de yön yukarı doğru
Yıllardır döviz kuru değişimlerinin enflasyona yüzde 15 oranında yansıdığı varsayılıyordu. Türkiye ekonomisinin ithalat bağımlılığının artışıyla bu oranın yükseldiği anlaşılıyor. Üretici fiyatlarının bir ayda yüzde 10,88’lik kaçınılmaz biçimde tüketici fiyatlarına yansıyacak. Daha da vahimi, teknik ifadeyle “fiyatlama davranışlarının bozulması” olgusu yaygınlaşıyor. Maliyetleri fazlaca değişmeyen bir hizmet erbabı, örneğin bir musluk tamircisi veya yabancı dil kursu yöneticisi bile kendi harcama kalemlerindeki artışı görünce can havliyle refleks gösterip zam yapma yolunu seçiyor. Bu da içinden kolay çıkılmaz bir spiral yaratıyor. Hizmet alan ve hizmet veren sade yurttaşların, rejim sözcüleri ve yandaş basının da tahrikleriyle karşı karşıya gelmesi gibi hazin bir tablo ortaya çıkarıyor.

Patlıcan salatası yapacaklar yandı!
Tüketici fiyatlarının biraz ayrıntılarına indiğimizde harcama gruplarına göre en yüksek artışın yüzde 37,28 ile “ev eşyasında” gerçekleştiğini görüyoruz. Evlenme hazırlığında iseniz ve mobilya ile beyaz eşya alımı planlıyorsanız şimdiden söyleyelim haliniz yaman… Diyelim ev eşyası alımından vazgeçtiniz. Peki ertelenmez ve alt gelir gruplarının harcama sepetinde daha fazla yer tutan gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yüzde 27,70’lik fiyat artışlarını ne yapacaksınız?!

Gelelim eylülde fiyatı en fazla sıçrayan maddelere; listenin başında yüzde 35,30’la domates, yüzde 31,82’yle sivribiber %31,36’yla bilgisayar, %29,12’yle salça ve %25,45’le geçen ay tartışma gündemin önsıralarına oturan gazetemiz BirGün’ü de yakından ilgilendiren kağıt yer alıyor. Listeyi inceleyince insanın dilinin ucuna ‘patlıcan salatası yapmaya niyetlenen yandı!’ demek geliyor. Çünkü domates ve sivribiberin yanı sıra patlıcan fiyatları da yüzde 23,95 yükselmiş. Hep karamsar haberler veriyorsun, iç ferahlatıcı hiç mi gelişme yok diyenleri de kırmayalım. Çünkü Eylül ayında alkollü içecekler ve tütün fiyatları yerinde saymış. Patlıcan salatasının yanına bir kadeh rakı koymak isteyenlere teselli olmuş. Hocam, içki ve tütüne zamanında o kadar zam yaptılar ki, izin ver de biraz soluklanalım, diyenleri duyar gibiyim; haklısınız…

İşin sonu nereye varır?
Enflasyon bir kez kontrolden çıktı mı nerede duracağını bilmek kolay değil. Fiyatların bu denli yükselmesi, haliyle yurttaşlarımızın tüketimlerini kısmaları sonucunu doğuracak. Talep yavaşlayacak, satışlar düşecek, işten çıkarmalar yaygınlaşacak. Yükselen faizler de bir maliyet unsuru olarak devreye girecek. Uzun süredir uyardığımız tehlike, durgunluk içerisinde enflasyon “stagflasyon” olgusuyla karşılaşacağız. Bir de IMF ile aynı zihniyeti paylaşan Mc Kinsey aklıyla “sıkı maliye” politikalarında ısrar edilirse, ekonomik kriz iyice durgunlaşır. Yanlış anlaşılmasın, Saray’ın har vurup harman savurmaları, bürokratların lüks makam otomobillerinde caka satmaları zaten hiçbir ekonomik konjoktürde kabul edilemez. Kastımız, kamunun eğitim,sağlık gibi sosyal hizmetlere yönelik harcamalardan, maaş ödemelerinden tasarrufa yeltenmesi.

Kaynak: BirGün