İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestoların ardından polis şiddetinin artması ve orantısız güç kullanımı tartışmalara yol açarken, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün biber gazı stoklarını artırmak için ihaleye çıktığı ortaya çıktı.
BirGün gazetesinden İsmail Arı’nın haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü, Kamu İhale Bülteni’nde yer alan bilgiler doğrultusunda biber gazı spreyi, el tipi gaz bombası ve beş odacıklı biber gazı fişeği gibi toplumsal olaylara müdahalede kullanılan kimyasal silahların tedariki için ihale sürecini başlattı.
Ancak, savunma ve güvenlik alanlarında gizlilik kapsamında yürütülen bu tür ihaleler Kamu İhale Yasası’na tabi olmadığı için, hangi firmaların bu ihaleyi kazandığı ve ne kadarlık bir bütçenin bu alıma ayrıldığı açıklanmayacak.
Emniyet 160 Bin Adet Biber Gazı Alımı Yapacak
İhale kapsamında Emniyet’in farklı tiplerde toplam 160 bin adet biber gazı stoğu yapacağı belirtiliyor. Önümüzdeki günlerde bu alımlar şu şekilde gerçekleşecek:
- 8 Nisan: 10 bin adet 400 mililitrelik biber gazı spreyi
- 15 Nisan: 50 bin adet el tipi gaz bombası
- 16 Nisan: 100 bin adet beş odacıklı gaz fişeği
Bu rakamlar, geçmişte yaşanan polis müdahalelerinin boyutlarını da gözler önüne seriyor. Örneğin, 2013 yılındaki Gezi Parkı protestoları sırasında Emniyet’in üç hafta içinde 130 bin gaz fişeği kullandığı biliniyor. Şimdi alınan 160 bin adet biber gazı, Türkiye’nin yakın gelecekte yeni bir baskı dalgasıyla karşı karşıya kalabileceği yönünde endişelere yol açıyor.
TTB: “Biber Gazı Kimyasal Silah Olarak Değerlendirilmeli”
Emniyet’in biber gazı alımına hız vermesi, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 21 Mart’ta yaptığı sert açıklamayı da tekrar gündeme getirdi. TTB, biber gazının kimyasal silah olarak kabul edilmesi gerektiğini ve kullanımının derhal yasaklanmasını talep etmişti.
TTB’nin açıklamasında, 1997’de Türkiye’nin de imzaladığı Kimyasal Silahlar Konvansiyonu’nun biber gazının kapalı alanlarda veya yoğun şekilde kullanımını kimyasal silah kapsamında değerlendirdiği hatırlatılmış ve şu ifadeler kullanılmıştı:
“Türkiye’de son günlerde yaşanan olayların görüntüleri ve tanıklıklar, biber gazının gösteri kontrol ajanı olarak değil, bir kimyasal silah olarak kullanıldığını gösteriyor. Biber gazının, kapalı alanlarda veya aşırı dozda kullanılması durumunda öldürücü etkilere sahip olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Kamu sağlığı açısından ciddi tehlikeler barındırmaktadır ve kullanımı derhal yasaklanmalıdır.”
Toplumsal Baskıyı Artırmanın Yeni Bir Yolu mu?
Emniyet’in biber gazı stoklarını artırması, iktidarın protestolara karşı daha sert müdahalelere hazırlandığı yorumlarına yol açıyor. Son yıllarda, Türkiye’de polis şiddeti ve biber gazı kullanımı, barışçıl protestoları bastırmak için rutin bir araç haline gelmiş durumda.
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından sokaklara çıkan gençlerin önemli bir kısmının, kendilerini herhangi bir siyasi partiye yakın hissetmemesi ve özellikle CHP’ye karşı da mesafeli durması, muhalefet açısından düşündürücü bir tablo sunarken, iktidarın bu genç hareketlenmeyi polis gücüyle kontrol altına almak istemesi ise başka bir kriz doğurabilir.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve adalet sistemine duyulan güvensizlik nedeniyle sokak hareketliliğinin artması beklenirken, Emniyet’in bu müdahale hazırlıkları, siyasi iktidarın yeni bir baskı sürecine mi hazırlandığı sorusunu gündeme getiriyor.
- Tüketimin Siyaseti: Sermayenin Korkusu ve Boykotun Gücü - 2 Nisan 2025
- Anne Baba Dayanışma Ağı’ndan Tutuklu Öğrenciler İçin Çağrı - 1 Nisan 2025
- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Boykot Çağrılarına Soruşturma - 1 Nisan 2025