Sistemin okullarında okumuş, onun kültürüyle şekillenmiş bir insanın farklı bir algı ve yorum gücüne erişmesi için güçlü bir etkinin altında olması gerekir; hele hele yaşınız 17-18 ise
Denizler asıldığında ben liseye gidiyordum. Lisedeyken solculuğum CHP’li olmak kadardı. Gittiğim lisede(Behçet Kemal Çağlar Lisesi) birçok arkadaşım devrimi, sosyalizmi savunacak kadar politiktiler ama ben sadece Cumhuriyet Gazetesi , en fazla da Yeni Ortam Gazetesi okuyacak kadar devrimciydim.
1972 Haziran ayında, çok küçükken terk ettiğim köyüme gezmek için gittiğimde , eğitim düzeyleri İlk Okul olan ve benden daha küçük gençlerin benden çok daha devrimci olduklarını gördüğümde çok etkilenmiştim. Onlar, Denizlerin idamını haber yapan gazeteleri sakladıkları yerlerden çıkarıp bana gösterdiklerinde , onların akan gözyaşlarında Denizlere olan büyük saygıları ve onları kaybetmenin karşısında duyumsadıkları büyük acı “şok” etmişti beni. Ben kendimi onlardan daha solcu zannederken onlar benden bir adım ilerideydiler. İşte o zaman anladım ki Denizler aynı zamanda Anadolu’ydu ; ünleri , etkileri dalga dalga yayılmış ve tüm ülkeyi kaplamıştı. Diyebilirim ki 1972 Haziran tarihinde, yoksul köyümde yaşadıklarım benim zihin dünyamda bir deprem yaratmış ve yüreğimde derin izler bırakmıştı.
Şayet olmasaydı Denizler, 78 Kuşağı denen devrimci bir kuşak doğar mıydı , doğsaydı bile ne kadar devrimci olurdu? Genelleme yapmadan söylemek isterim ki: Denizler olmasaydı benim solculuğum ve devrimciliğim CHP düzeyinde kalırdı.
Denizler sadece zihin dünyamda etkili olmadı aynı zamanda siyasal düşüncelerimin gelişip evrilmesinde ve onları temsil eden THKO'( Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) nun izinden gitmemde de etkisi oldu.
12 Mart 1970 faşizmi 68 Kuşağının yiğit evlatlarını asarak, kurşunlayarak yok etmişti ama toprağa dikilen bizim gibi fidanların filizlenip çiçek açmasını önleyememişti. Onların katli karşısında duyumsadığımız büyük acı ,keder ve nefret; kurulu düzene karşı, adı sosyalizm olan yeni bir dünyanın farkına varmamızda büyük etkisi oldu.
Her 6 Mayıs geldiğinde yeniden doğduğumu hisseder , yoksul köyümde karşılaştığım ve başlarını kadınların çektiği o sahne karşısında duyumsadığım şaşkınlığı ve onuru yeniden yaşarım.
1977 1 Mayısında Taksim meydanına : “Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, her şey emeğin olacak” sloganını ata ata yürürken bize güç veren, ellerimizde fotoğraflarını taşıdığımız Denizlerdi. Onlar suyun kaynağı yani gözeler , bizler ise bu gözelerden çıkıp, döne dolaşa, kıvrıla kıvrıla akan berrak suyduk.
Onlar, her biri ışık kaynağı olan gökyüzünde birer yıldız, bizler ise devrim ve sosyalizm için yürüyen, uçan ateş böcekleriydik.
Kısaca onlar koca birer çınar , bizler ise o çınarlardan ilham alan fidanlardık.
Onları asanlar tarihin karanlığında kaybolup giderken, Denizler halkların yüreğinde, gençlerin bedenlerinde , isimlerinde; şiirlerin dizelerinde, türkülerin sözlerinde , ezgilerinde büyüğe büyüğe bu güne geldiler ve insanlık varoldukça da yaşamaya devam edecekler; üstelik hiç yaşlanmadan .
- Anadilde Eğitim Hakkı, Temel İnsan Hakkıdır - 18 Şubat 2020
- İşsiz, Güvencesiz, Geleceksiz Gençler - 8 Şubat 2020
- Yarıştırılmayı Değil Anlaşılmayı Bekleyen Çocuklarımız - 17 Ocak 2020