Kamu kaynaklarının “teşvik” adı altında özel şirketlere nasıl aktarıldığını belgeleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, X (eski Twitter) hesabından yaptığı son paylaşımlarla çarpıcı veriler sundu.
AK Parti iktidarının gözlerden kaçırmaya çalıştığı iki kritik harcama kalemi mercek altında: Termik santrallere yapılan kapasite teşvikleri ve özel elektrik dağıtım şirketlerine aktarılan sokak aydınlatma ödenekleri.
Bir Santrale 38 Milyon TL’lik Sıçrama: Kazancı Holding’e Rekor Teşvik
Bolu Göynük’teki termik santrali işleten Kazancı Holding, 2023 yılında 1,4 milyon TL teşvik alırken, bu rakam 2025 yılı Ocak ayında 40 milyon TL’yi aştı. Artış oranı %2666. Yavuzyılmaz’ın ifadesiyle, “Bunun adı teşvik değil, kamu kaynaklarını peşkeştir.”
Söz konusu ödeme kalemi, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından yürütülen Kapasite Mekanizması başlığı altında yer alıyor. Sistemin amacı arz güvenliğini sağlamak olsa da, kamuoyundan gizlenen bu ödemelerle holdinglerin kasası dolarken yurttaşın cebi boşalıyor.
Bu artışın hiçbir rasyonel enerji ihtiyacı ya da üretim artışıyla açıklanamayacağı açık. Yavuzyılmaz, bu ödemelerin siyasi bağlantılar ve enerji tekelleri lehine planlandığını savunuyor.
Bir Yılda %343’lük Fatura: Sokak Lambası Altında Vurgun
Yavuzyılmaz’ın bir diğer ifşası ise sokak aydınlatmalarıyla ilgili. Enerji Bakanlığı bütçesinden özel elektrik dağıtım şirketlerine yapılan genel aydınlatma ödemeleri, 2021’de 3,8 milyar TL iken 2022’de 17 milyar TL’ye fırlamış. Artış oranı: %343.
Verilere göre:
• 2018: 1,6 milyar TL
• 2019: 2,1 milyar TL
• 2020: 2,4 milyar TL
• 2021: 3,8 milyar TL
• 2022: 17 milyar TL
Bu kadar kısa sürede böylesine astronomik bir artışın teknik ya da bilimsel bir açıklaması olmadığını belirten Yavuzyılmaz, “Bunun adı Hazineyi soymaktır,” dedi.
Denetimsizliğin Adı: Kamu-Özel İşbirliği Maskesi
Yavuzyılmaz’ın paylaşımları, kamu-özel işbirliği (KÖİ) modeliyle enerji sektöründe oluşturulan rant zincirini bir kez daha gündeme taşıyor. Santral teşvikleri, aydınlatma ödemeleri, dağıtım garantileri gibi kalemler, devletin mali kaynaklarının sistematik şekilde iktidara yakın sermaye gruplarına yönlendirildiğini ortaya koyuyor.
Bu finansal yapı sadece adaletsiz değil; aynı zamanda halkın enerji faturaları üzerinden dolaylı olarak vergilendirildiği, devlete değil, özel tekellere çalışan bir sistem anlamına geliyor.