Cinsiyetçiliğin Bataklığı

Gazeteci Nevşin Mengü dün sosyal medya hesabından şahsına, kadın kimliğine dönük cinsiyetçi tehdit ve saldırıyı teşhir etti. Bu ahlaksızca tehditler sadece Nevşin Mengü’ye dönük değildi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve oyuncu Berna Laçin’e de dönük eril zihniyetin çamuruyla iğrenç tehditler savrulmuş. Bu üç kadın da fikirlerini olduğu gibi söyleyen muhalif irsanlar. Fikirlerini ve siyasi görüşlerini ister destekleyin ister desteklemeyin. Konumuz bu değil. Mevzu daha derin. Sorun cinsiyetçilik, kadın düşmanlığına varan hatta birçok kadının hayatını kaybettiği cinsiyetçiliğin bataklığı.

Eril zihniyetin bu cinsiyetçi bataklığı kurumadıkça, bu erkek terörü bitmeyecektir. Eril zihniyetin ürettiği taciz, tecavüz ve şiddet kültüründen beslenen erkekler olacaktır. Bu kültürden beslenen sadece erkekler de değil, eril zihniyetin işbirlikçi kadın tipolojileride var. Ki bu kadınlar da erkek egemen sistemin değirmen taşı görevini görürler ve kraldan daha kralcıdırlar. Ne yazık ki cinsiyetçi, eril zihniyet hegomanyasını toplumun en küçük biriminden, en büyük siyasi birim ve kuruluşlarına kadar bu şekilde kurmuştur. Eril zihniyetin cinsiyetçi değirmeni böyle dönmektedir. Bu değirmene çomak sokmak farzdır!

Dün Nevşin Mengü, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın “Etik kurallara uyan milli hesaplar” diye tanımladığı hesaplardan gelen taciz ve hakaret içeren mesajları paylaştı. Bu mesajlarda alenen tecavüz tehditini görmekteyiz. Mahir Ünal’ın etik ve milli hesaplar dediği bu sosyal medya hesaplarının taciz ve tecavüz tehditi içerikli linç girişimi hangi etik anlayışa sığmaktadır? Taciz ve hakaret milli olunca etik mi oluyor? Kadını cinsel obje olarak gören, kadınla erkek arasındaki ilişkide aklına cinsellikten başka münasebet gelmeyen ve dahi biraz daha derinlere inersek, erkeğin ilk cinsel deneyimini “milli olmak” deyimiyle kutlayan bir toplumun erkek egemen zihniyetinin bataklığıdır bu! Bu bataklık sinek üretir gibi tacizci erkek üretiyor.

AKP iktidarı bu eril zihniyetin bataklığını kurutmak bir yana bizzat beslemiştir. Kadın erkek eşitliğine inanmayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, Türkiye’de her gün artan kadın düşmanlığının baş müsebbidirler. Öyle ki kadın katilleri, tacizciler, AKP iktidarı sürecinde lale devrini yaşar hale geldiler. Kadın katleden bir erkek yahut tacizci bir erkek mahkemede takım elbise giyince saygınlık görüp, ceza indiriminden yararlanıp serbest kalmıştır yahut kısa süreli bir hapis cezasıyla kurtulmuştur. Kadın katleden erkeklerin o takım elbiselerinde ve onlara ceza indirimi yapan hakimlerin cübbelerinde kadınların kanı vardır. Erkek yargı ve hukuk sistemi, adaletin terazisinde kadınların kanını tartmaktadır!

Belki bu cümlelerim çok sert gelecektir hatta belki yine Cumhurbaşkanına hakaretten dava açarlar bana. Lakin gerçekle yüzleşelim artık beyler! Yetti bu kadın düşmanlığı. Bıktık bu linç kültüründen. Bu linç kültürü ve cinsiyetçilik her yere yayılmış durumda. Bu üslup-suzluk, bu böğür böğür böğüren cinsiyetçilik, bu erkek terörü canımıza tak etti! Kıyafetimiz, gülüşümüz, halimiz, tavrımız her şey ama her şey zul oldu bize. Kadın insandır insan! Biz insanız, fikirlerimiz var, beynimiz var, yüreğimiz var, cesaretimiz var. Yiğitlikse hamdolsun yiğit ve cüretliyiz! Tüm erdemleri erkeklikle özdeşleştirip, kadınları aşağılayan kültürünüzle yüzleşin artık! Kadınlığı, “kadınlaşma” kavramıyla ve deyimleriyle aşağılayan eril zihniyetle yüzleşin! Erkek terörü bu bataklıktan besleniyor.

Bizim toplumun temel sorunu tartışma kültürünün olmaması ve entellektüel zekanın gelişmemiş olmasıdır. Bu konuda dünya görüşü, ideolojisi ne olursa olsun, üstünü kazıyınca altından aynı gerçek çıkar. Hele de söz konusu bir kadınsa ona cinsiyetçi bir şekilde bel altından vurarak saldırılır, fikirsel tartışma bundan ibarettir. Bugün Canan Kaftancıoğlu’nu, Nevşin Mengü’yü, Berna Laçin’i cinsiyetçi saldırıyla linç etmek isteyenler, yarın başka kadınlara da aynı şekilde saldıracaktır. Erkek, eril zihniyetin güçlü kadınlara tahammülü yok!

Bizim toplum kışkırtılmış erkeklikten beslenir. Bir bebek doğduğunda cinsiyeti erkekse, bebeğin çükünü zomlayarak fotoğrafını çekip, oğlunun çüküyle övünen bir toplum. Oğlunun çükü için sünnet düğünleri yapıp, şenlik düzenleyen bir toplum. Bu çük seremonisinden çıkıp insan olmayı başaramadıkça nasıl ilerleyeceğiz? Eril sistemin değirmeni nasıl dönüyor diye sorarsak, toplumsal köklerine inmek zorundayız. Amacım kimseye hakaret etmek değil, gerçekle yüzleşmek. Eril zihniyetin bataklığını hep birlikte kurutmadıkça, bu çamurda boğulacağız.

Kadınlar bir fikir ortaya attığında, yazı yazdığında, bir konuyu tartıştığında, mesleki hayatında hep zorluklarla karşılaşır. Bir kadının fikirleri beğenilmiyorsa ona cinsiyetçi hakaret ve tehditler savrulur. Bir kadın sisteme muhalifse cinsel kimliğine saldırılarak hizaya getirilmek istenir. Öyle ki babanız çağdaş bir insan dahi olsa bu defa “devlet babanın” şiddetinden, hiddetinden kurtulamazsınız.

İstiyorlarki kadınlar hep hizaya gelsin. Oysa kadınlar sizin hizaya sokacağınız varlıklar değildir. Eşit ilişkileneceğiniz insan türüdür kadınlar. Kadınlarında duygu ve düşünceleri vardır, mücadelesi, fikirleri, kavgası vardır. Niye kadınları hep mağdur, süklüm- püklüm görmek istiyorsunuz? Kışkırtılmış erkekliğinizin egosu sizi rahatsız etmiyor mu? Farkına varın artık, kışkırtılmış erkek egonuzdan ve öğretilmiş erkeklik rollerinden kurtulduğunuzda sizde özgürleşeceksiniz.

Cinsiyetçilik suçtur beyler! Tıpkı ırkçılık gibi suçtur. Cinsiyetçilik kadın düşmanlığını üretiyor. Cinsiyetçilik, eril zihniyetin bataklığıdır, bu bataklık kadınları öldürürken, erkekleri de çürütüyor. Çürüyen erkek cinsi kendi çamurunda boğuluyor. Nefret ikliminin kara bulutları sarıyor gökkubbeyi.

Kadınlar hayatın her alanında vardır. Aklınız yetiyorsa fikirsel mücadele verirsiniz. Küfür, hakaret, tehdit, cinsiyetçi saldırılarla kadınları hayattan silemezsiniz. Kadınlar artık daha bilinçli, pes etmeyecekler.

Nevşin Mengü’nün yüreğine sağlık, sosyal medya hesaplarından yapılan bu cinsiyetçi iğrenç saldırıyı teşhir etti. Bu tutum diğer kadınlarada güç verecektir. Ve kadınlar cins bilinci edindikçe eril zihniyetin bataklığında tacizci sinekler öyle kolay gezemeyecektir. Lakin en önemlisi eril zihniyetin bataklığının kurutulmasıdır. Her bir birey bu konuda sorumludur. En başta cinsiyetçiliğin bir suç olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Sesimiz daha güçlü ve çoğul çıkacak. Kadınlar hayatın her alanında daha güçlü bir şekilde var olacak!