CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Türkiye’de basın özgürlüğünün giderek daraldığını ve bu daralmanın en belirgin göstergesinin İletişim Başkanlığı’nın dönüşümü olduğunu ifade etti. Bulut, bu kurumun devlet kaynaklarıyla çalıştığını belirterek, “İletişim Başkanlığı, adeta sarayın propaganda aracına dönüştü” dedi.
Bulut, İletişim Başkanlığı’nın, Türkiye’nin marka değerini artırmak amacıyla kurulduğunu ancak zamanla “itibar suikasti” yapan bir kuruma dönüştüğünü belirtti. “Bu kurum, saraya hizmet ederken, gazetecileri infaz kurumu haline getiriyor” şeklinde bir eleştiride bulunan Bulut, devlet imkanlarıyla yapılan bu propagandanın, demokrasiyi ve basın özgürlüğünü tehdit ettiğini vurguladı.
Basın Özgürlüğü ve Gazetecilere Yönelik Baskılar
Bulut, Türkiye’deki basın özgürlüğünün sınırlarının, Erdoğan ve iktidarına dokunduğun anda sona erdiğini ifade etti. Bu durumun, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının özgürce haber yapmalarını engellediğini belirten Bulut, son dönemde gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların arttığını kaydetti. 2024 yılı itibarıyla 40’a yakın gazeteciye soruşturma açıldığını, 10 gazetecinin gözaltına alındığını, 4 gazetecinin tutuklandığını ve 102 dava açıldığını belirterek, “İktidarı eleştirmek artık mümkün değil hale geldi” dedi.
Bulut, bu durumun bir korku iklimi yaratarak, basın mensuplarının ve halkın sesini kısmayı amaçladığını belirtti. Özellikle, dezenformasyonla mücadele adı altında çıkarılan yasaların, aslında iktidar tarafından eleştirilerin bastırılması amacıyla kullanıldığını ifade etti. “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, adeta kendisi bir dezenformasyon merkezi haline geldi” diyen Bulut, bu durumun Türkiye’deki medya özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtladığını vurguladı.
TRT ve RTÜK Eleştirisi
Bulut, TRT’nin yayın politikasına da sert eleştirilerde bulundu. TRT’nin Anayasa’da yer alan tarafsızlık ilkesine uymadığını ve siyasi partilerle ilişkilerinde sorumsuz bir tavır sergilediğini belirtti. Özellikle CHP’nin TRT’ye başvurusu üzerine TRT’nin, “Müsait vaktinin olmadığı” yönündeki açıklamasının, yasal düzenlemelere aykırı olduğunu ifade etti. Bulut, “Bu, RTÜK ve TRT açısından suçtur” diyerek, TRT’nin bağımsız ve tarafsız yayın yapma yükümlülüğünü ihlal ettiğini vurguladı.
Demokrasi ve Basın Özgürlüğü Tehlikede
Bulut, iktidarın basına yönelik baskılarının arttığını, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının yalnızca haber yapmakla kalmayıp, aynı zamanda siyasi otoriteye karşı bağımsız bir şekilde varlık gösterebilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokrasiye yönelik tehditlerin devam ettiğini ifade eden Bulut, bu durumu değiştirebilmek için güçlü bir direncin şart olduğunu savundu.