CHP’li Belediyelere Yönelik Usulsüz Harcama İddiaları: Soruşturmanın Ayrıntıları

CHP’li belediyelere yönelik açılan “usulsüz harcama” soruşturmaları, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri üzerinden dikkat çekici bir siyasi gerilim doğuruyor. İktidarın, CHP’li başkanları hedef aldığı bu soruşturmalar, Türkiye’de kamu kaynaklarının nasıl yönetildiği sorusunu bir kez daha gündeme taşıyor. Öyle ki, AKP’li belediyelerde sıklıkla iddia edilen harcama usulsüzlükleri üzerine herhangi bir denetim yapılmazken, CHP’li belediyelerdeki en küçük detayların bile mercek altına alınması, siyasi saiklerin devreye girdiğini düşündürüyor.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun Tepkileri

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin konser harcamalarına yönelik denetimine ilişkin, “Hesap verebilirlikte bizim üstümüze kimse yoktur” ifadesiyle sürece karşı şeffaf olduklarını dile getirdi. Ancak burada sorulması gereken bir başka soru daha var: Aynı hesap verme anlayışı neden iktidarın belediyeleri için geçerli değil?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise konuya eleştirel ve sert bir dille yaklaşarak, iktidarın uygulamalarını “itibar suikasti” olarak nitelendirdi. İmamoğlu, siyasi rakiplerini hedef alan bu tarz ayrımcı uygulamaların, devletin yönetim anlayışına zarar verdiğini belirtti ve hükümeti kamu kaynaklarını partizan yaklaşımlarla yönetmekle suçladı. İmamoğlu, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyerek asıl hedefin halka hizmet olduğunu, ancak iktidarın bu amaca yabancılaştığını ifade etti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den Eleştiri Dolu Açıklamalar

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise bu soruşturmaları, CHP’li belediyeleri itibarsızlaştırma kampanyasının bir parçası olarak değerlendiriyor. Özel, AKP’nin, CHP’nin belediyecilikte elde ettiği başarıyı çekemediğini ve bu nedenle sistematik olarak saldırı düzenlediğini vurguladı. Özellikle yerel seçimler sonrası başlayan bu baskıların, belediyelerin SGK borçlarını faizli şekilde tahsil etme ve hatta hacizle tehdit etme gibi yöntemlerle sürdüğünü belirtti. Aynı zamanda, AKP’li belediyelerin SGK borçlarını yıllarca biriktirdiği halde hiçbir yaptırımla karşılaşmaması, adalet anlayışının çifte standartlı bir yapıya dönüştüğünü gösteriyor.

Özgür Özel, “Tayyip Bey istediği algıyı tam olarak yerleştiremedi” diyerek, CHP’li belediyelerin ekonomideki ağırlığına dikkat çekti. Öyle ki, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerin yanı sıra Türkiye’nin turizm ve sanayi merkezleri de CHP’nin yönetiminde. Özel, bu durumu hazmedemeyen iktidarın, CHP’li belediyelere oy veren vatandaşları cezalandırmayı hedeflediğini söyledi. Böylelikle, sadece CHP seçmenine değil, tüm vatandaşlara yapılan hizmetlerin engellenmeye çalışıldığı bir tablo ortaya çıkıyor.

CHP’li Belediyelerin Hesap Verebilirliği ve AKP’li Belediyelerin Muafiyeti

Özel’in değindiği bir diğer önemli nokta, CHP’li belediyelerin hesap verebilirlikten kaçınmadığı. Ancak, iktidar kendi belediyelerindeki yolsuzluk iddialarını göz ardı ederken, CHP’li belediyelerin her eylemini denetim ve soruşturma konusu yapıyor. Bu çifte standart, devletin adalet anlayışına gölge düşürüyor ve Türkiye’nin demokratik yapısına zarar veriyor. Özel, iktidarın CHP’li belediyelerden SGK borçlarını faizli şekilde tahsil etmeye yönelik politikalarını, halkın iradesine saygısızlık olarak değerlendiriyor. Çünkü, yerel seçimlerde nüfusun büyük çoğunluğunun oyunu alan CHP belediyeleri, hükümetin baskı politikalarına rağmen halka hizmet götürmeye çalışıyor.

Hedef CHP’li Belediyelerin Başarılarını Gölgelemek

Bu soruşturmalardan çıkan genel izlenim, iktidarın CHP’li belediyelerin başarılarını gölgelemeye çalıştığı yönünde. AKP’nin, kendi belediyelerinin borçlarını ve usulsüz harcamalarını görmezden gelip CHP’li belediyelere baskı uygulaması, iktidarın adalet ilkesinden saptığını gösteriyor. Ülkede uzun zamandır süren bu çifte standardın ve partizan denetim anlayışının, devletin saygınlığına ve kamu kaynaklarının adil yönetimine zarar verdiği ortada.