CHP yönetiminin Sivas Kongresi’nin 100 yılını Sivas’ta kutlama ve Parti Meclisi’ni 4 Eylül’de Sivas’ta toplama kararı gayet isabetli. Kararın pratik siyasetle ilgili yönleri ayrı bir tartışma konusu; CHP’nin sağın önemli mevzilerinden biri olarak anılan Sivas’ta gövde gösterisi yapması, CHP’nin yeni “ekran yüzü” Ekrem İmamoğlu’nun da Sivas’a gülücükler dağıtması… aslında apayrı sarakaya alınması (analiz edilmesi!) gereken mevzular. Ben Ekrem İmamoğlu tarafını değil ama parti yönetiminin Sivas Kongresi ve CHP Kongreleri arasındaki rabıtayı vurgulamasını “kurtuluş-kuruluş” kavramlarına vurgu yapmasını oldukça anlamlı buluyorum. Bu kısım hiç de sarakaya alınacak bir mevzu değil; bu yazıda ben de bu mevzuyu çok kabaca özetlemek istiyorum.
CHP Genel Başkan Yardımcılarından Gamze Akkuş İlgezdi Sivas Kongresi’nin 100. Yılı dolayısı ile yapılan etkinlik ile ilgili olarak yaptığı açıklamada ““100’üncü yıldönümünü kutlayacağımız Sivas Kongresi “Kurtuluştan kuruluşa” giden yolda onurumuz ve umudumuzdur. Açlığa ve yoksulluğa; Acıya ve yoksunluğa; Sefalete ve işgale karşın umudunu yitirmeyen; karanlığın üzerine cesaretle, inançla ve kararlılıkla yürüyen bu milletin birer evladı olmaktan gurur duyuyoruz.” şeklinde bir açıklama yapmış. Kurtuluş-kuruluş metaforunun Bülent Tanör’den ödünç alındığı ortada. Eleştirmek için yazmıyorum, bugüne kadar Bülent Tanör Hoca’nın bir nevi CHP tarihi olarak da okunabilecek bu eserinin parti tarafından yeni keşfedilmeye başlamasını eleştirmek için yazıyorum. Kılıçdaroğlu’nun da hem Sivas Kongresi’nin partinin ilk kongresi olarak kabul edildiğini hatırlaması hem de konuşmasındaki Tıbbiyeli Hikmet vurgusu, dersine iyi çalıştığı/çalıştırıldığını gösteriyor.
CHP’nin ilk Kongresi ne zaman?
CHP ilk kongresini 15-20 1927 Ekim tarihleri arasında toplamıştı. Bu kongre partinin fiilen ilk kongresiydi. Hatta Nizamname’sine göre 1924’te toplanması gereken ama değil 1924’de 1925 ve 1926’da toplanmayan, toplanamayan Kongre 1927’de toplanacaktı ve bu kongrede Mustafa Kemal 36,5 saat süren bir konuşma ile ünlü Nutuk’unu da irad edecekti. Parti CHP’nin fiilen ilk kongresiydi ama resmi olarak kongre 2. Kongreydi. Çünkü İkinci Kongre olarak toplanan bu fiili ilk kongre, ilk kongresinin Sivas Kongresi olduğunu varsayıyordu. 15 Ekim’de başlayan kongrenin ayrıntılarını daha önce de yazmıştım: 15 Ekim 1927 Cumartesi saat 10: 00’da BMM salonuna girer; Romanya Büyükelçisi Anastasiu’nun aynı tarihte Romanya Dışişleri Bakanlığı Kaleini’ne kaydedilen raporunda (Maxim, 1997:186) da belirttiğine göre, BMM, o anda, 315 milletvekili, değişik vilayetlerden gelen 126 delege -yani Türkiye’nin 63 vilayetinin her birinden gönderilen ikişer delege- yerli ve yabancı konuklarla doludur ve Genelkurmay Başkanı ile Kolordu Komutanları da konuşmayı dinlemek üzere salonda hazır bulunmaktadır. Dışa açılış konuşmasından sonra, Mustafa Kemal kürsüden iner. Ardından İsmet İnönü kürsüye çıkar ve divan heyeti seçimi yapılır. Divan kâtipliklerine Van Milletvekili Hakkı Bey ve Zonguldak Milletvekili Ruşen Eşref Bey seçilmişlerdir. Ardından, Mustafa Kemal tekrar söz alır, önce kongreyi açış konuşmasını yapar; ardından da Ismet İnönü riyasetindeki kongrede bu meşhur ve uzun konuşmasına başlar. Grew’in gözlemlerine göre Mustafa Kemal’in sesi başlangıçta titrektir. Fakat konuştukça hitabeti açılır; sıra, meclis üyelerine okunmasını istediği belgelere geldiğinde, bu belgeleri Divan Katibi Ruşen Eşref Bey’e verir.
Elbetteki Sivas Kongresi bir parti kongresi değildi. Değil CHP, Cumhuriyetin kendisi bile henüz ortada yoktu. Ama Sivas Kongresi ile CHP arasında kurulmaya çalışılan tarihsel değil ama siyasi rabıta boşa değildi. Parti kendisini, siyasi olarak Milli Mücadele’yi omuzlaya Müdaffa-i Hukuk ve Reddi İlhak cemiyetlerinin devamı olarak kabul ediyordu. Sivas’ta şekillenen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de bir nevi, tüm bu reddi ilhak ve müdafaa-i hukuk vemiyetlerini bir araya getiren bir şemsiye örgüttü ve bu örgüt Sivas Kongresi’nde şekillenmişti. CHP’de kendini siyasi olarak Sivas Kongresi’ne ve Anadolu ve Rumali Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine dayandırıyordu.
Fiili CHP Programı /seçim Beyannamesi olarak 9 Umde ve Anadolu Rumeli Müdaaf-i Hukuk Cemiyeti
Elbette tarihsel olarak Mondros Mütarekesi’nin akabinde kurulan Müdaffa-i Hukuk ve Reddi İlhak isimleri etrafında örgütlenen ve Tarık Zafer Tunaya’nın birer çoban ateşine benzettiği bu dernekler kurulduğunda Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak örgütlenme niyetleri yoktu, Bu Cemiyetin de ileride Halk fırkası olarak partileşme niyeti yoktu ama bu daha önce de söylediğim gibi siyasi bir bağın olmadığı anlamında da gelmiyordu.
8 Nisan 1923’de Anadolu ve Rumeli Müdaaa-i Hukuk Cemiyeti’nin programı olarak da kabul edilen 9 Umde’nin uzun yıllar bir nevi fiili CHP Programı vazifesi görmesi de bu anlamda manidardır.
1) Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Halk, kendi kendini
yönetecektir. Ulusun tek ve gerçek temsilcisi, TBMM’dir.
2) Saltanatın kaldırıldığına ilişkin 1 Kasım 1922 tarihli yasa, asla
değiştirilemeyecek bir ilkedir.
3) Önde gelen görev, ülkenin tam bir güvenliğe ulaşmasıdır.
4) Mahkemelerimiz hızla adaleti sağlayacaktır.
5) a) Halkın uğradığı aşarla ilgili haksızlıkların önüne
geçilecektir.
- b) Tütün ekimi ve alım satımı, ulusal çıkarlara uygun
ilkelere bağlanacaktır.
- c) Çiftçilere, sanayicilere, tüccarlara ve tüm çalışanlara
kolayca kredi sağlayacak olan bankaların sayısı artırılacaktır.
- d) Çiftçilere daha çok yardım sağlayabilmek için Ziraat
Bankası’nın sermayesi artırılacaktır.
- e) Çiftçiliğin ilerlemesi için getirilecek olan tarım
makinelerinden çiftçilerin yararlanması sağlanacaktır.
- f) Hammaddesi ülkemizde bulunan malların yapımı ve
yapımcıları desteklenecektir.
- g) Gecikmeksizin demiryolları yapımına başlanacaktır.
- h) Eğitim ve öğretim çağdaş ilkelere göre düzenlenecek,
halkın aydınlatılması ve eğitilmesi için çeşitli yollara başvurulacaktır.
- i) Sağlık kuruluşları yeniden düzenlenecek, çoğaltılacak ve
işçileri koruyucu yasalar çıkarılacaktır.
- j) Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, ulusal çıkarlara uygun
biçimde değerlendirilecek, hayvan türlerinin ıslahına ve çoğaltılmasına
çalışılacaktır.
6) Askerlik süresi kısaltılarak, okuma-yazma bilenlerden daha kısa
askerlik hizmeti istenecektir.
7) Yedek subaylar için geniş olanaklar hazırlanacak; malûl gazilerin,
emeklilerin, onların dul ve yetimlerinin sefalet çekmemesi için
çalışılacaktır.
8) Kamu işlerinin hızla görülmesi için, bütün kadrolara, çalışkan,
yetenekli ve dürüst görevliler yerleştirilecek; devlet işlerinde aydınların ve
uzmanların görüş ve uyarıları gözönünde bulundurulacaktır.
9) Bayındırlık işlerinde özel kesimin, devletin yanında yer alması
sağlanacak, malî, ekonomik ve yönetsel bağımsızlığımızı sağlamak
koşuluyla, barış yapılmasına çalışılacak; bağımsızlığımızı gölgeleyecek
hiçbir barışı onaylamaya yanaşmayacağız.
İlk CHP programının 3 Kongrede (yani 1927’den sonraki fiili 2. Kongrede) 10 Mayıs 1931 tarihinde kabul edilen program olduğunu hatırlarsak, partinin kurulduğu 1923’ten, 1931 Mayıs’ına kadar geçen 8 yıl boyunca yukarıda özetlenen 9 umdeyi bir siyasi program olarak kabul ettiğini daha net görebiliriz.
Bazı Tarihler
Lozan’dan, Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk Programı’na, oradan Halk Fırkasının Kuruluşu’na ve Cumhuriyet’in ilanına giden süreçte sadece bazı tarihleri hatırlatayım istedim. Mustafa Kemal’in Halk Fırkası isimli bir parti kurma düşüncesi 5 Aralık 1922 tarihinde gazetecilere verdiği beyanatta netleşir. 6 Aralık tarihli Yenigün ve Hakimiyeti Milliye gibi gazetelerden de izlenebilecek bu beyanatta Mustafa Kemal, “Milletin her sınıf halkından, hatta İslam dünyasının en uzak köşelerinden bana ebedi olarak iftihar duyacağım şekilde gösterilen teveccüh ve itimada layık olabilmek için en mütevazı bir millet ferdi sıfatıyla hayatımım sonuna kadar vatanın hayrına vakfeylemek emeliyle barıştan sonra Halkçılık esasına dayanan ve Halk Fırkası adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim.” der. 8 Nisan 1923’te 9 Umde’nin yayınlandığını yazmıştım. 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmıştı. Bu arada seçimler yapılmış, II. TBMM göreve başlamıştır. 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası Nizamnamesi Yayınlanır. 11 Eylül 1923’te parti kuruluş dilekçesi Dahiliye Vekaletine verilir. Partinin kuruluşu ile ilgili işlemler Ekim Ayına kadar da devam eder, Söylemeye bile gerek yok ki, 29 Ekim’de de Cumhuriyet İlan edilir.
Keyifli Pazarlar