Bir Yumrukla Susturulamazlar: Özgür Özel’in Hedef Alındığı Saldırının Ardından CHP Genel Merkezi’nde Direniş Mesajı

Türkiye’nin siyasi gündemi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in uğradığı saldırının ardından bir kez daha sertleşti. Yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen törene katılan Özel, burada fiziki saldırıya uğradı. Ancak saldırıya verilen yanıt, bir geri çekiliş değil, adeta bir halk buluşması oldu. CHP’nin Ankara’daki Genel Merkezi önünde toplanan kalabalığa seslenen Özel, “Bir santim eğilmeyiz, bir adım geri atmayız” diyerek saldırıyı hem manevi hem de siyasi bir dayanışma çağrısına dönüştürdü.

Saldırıya Değil, Teslimiyete Direniyoruz

Türkiye’de provokasyonlar hep tanıdık bir zamanlamayla gelir. Tam da iktidarın köşeye sıkıştığı, toplumsal muhalefetin yükseldiği, halkın ekonomik ve siyasal taleplerinin sokağa taştığı zamanlarda… Özgür Özel’e yönelik saldırı da bu ezberin dışına çıkmıyor. Ancak bu kez saldırganın geçmişi, yani öz çocuklarını öldürdüğü halde serbest bırakılmış bir suçlu oluşu, Türkiye’deki hukuk sisteminin ne kadar delik deşik edildiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Özel’in saldırı sonrası kurduğu her cümle, sadece bir parti liderinin değil, halk adına siyaset yapan bir figürün ne denli dirençli olabileceğini gösterdi. “Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz, bir gider bin Ekrem geliriz,” sözleri sadece bir tehdit değil, halkın iradesine kastedenlere yönelik bir meydan okuma olarak yankılandı.

CHP: Artık Geri Adım Atmayacaklarını İlan Ediyor

Özel’in konuşmasında dikkat çeken bir başka vurgu ise iktidara açık bir mesaj niteliğindeydi: “Cunta heveslileri, bu saldırıyı size mal edecek kolaycılıkta değiliz. Ama bilin ki CHP ne korkutulacak, ne de yürüyüşünden alıkonulacak bir partidir.” Bu açıklama, muhalefetin artık korku politikalarına teslim olmayacağını, halkla kurulan direniş hattını daha da büyüteceğini ilan ediyor.

CHP Genel Başkanı’nın “Bizi ne katiller, ne savcılar, ne kumpaslar durdurabilir” sözleri ise bu kararlılığın en net özetlerinden biri. CHP’nin sembolik olarak Atatürk’ün partisi olduğu hatırlatması da, bu yürüyüşün sadece bir seçim hedefi değil, bir rejim mücadelesi olduğunu ima ediyor.

Direnişin Kokusu: Fesleğen, Itır ve Nâzım Misali

Özel’in konuşmasındaki şiirsel üslup da dikkat çekti. “Marifet güzel kokmak… punduna getirip ezerlerse lavanta misali kokmak” sözleri, siyasi mücadelenin etik zeminden kopmadan, insani değerlerle sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan bir metafor olarak öne çıktı. Buradaki kokular, sadece çiçek değil; direnişin, vicdanın, insanlığın kokusu olarak anlam kazanıyor. Bu yaklaşım, CHP’nin “sol” hafızasını canlandırma ve onu toplumsal bir ahlaka dönüştürme çabasının da bir parçası olabilir.