Bir yerlerden gaz sızıyor…

Size çocuk masalları anlatacaklar, ölen çocuklar diyecekler. İnanmak, inanmamak sizin elinizde. Ama başınızı kaldırıp Ortadoğu bataklığının dışında biraz dünyaya bakınca başka şeyler göreceğiniz kesin. Yıllardır süren Suriye savaşı, yüz binlerce ölen masum insan, çocuk, kadın, başı kesilenler Rusya’nın savaşa dahil olmasıyla bir yere geldi. Batı, başta da ABD ve Türkiye Suriye’de kaybedenler safına yazıldı.

Suriye’de muhaliflerin, terör örgürlerinin sıkıştığı iki bölge kaldı. Biri IŞİD’in hala elinde olan Raka, diğeri de; Türkiye sınırında İdlip. İdlip de kimler var önce ona bakalım. Burada daha çok Türkiye’nin desteklediği adları zor okunan muhalif guruplar, başta da, El-Nusra var.

Önümüzdeki günlerde hem Raka hem de İdlip’e yönelik operasyonlar başlayacak. Raka operasyonun tüm hazırlıkları tamamlandı. Ancak henüz sözü edilmese de sıranın İdlip’e gelmecesi kaçınılmaz.

Türkiye istediği kadar bir tampon bölgeden söz etsin, bunun olup olmayacağına son tahlilde Suriye rejimi, yani Esad karar verecek. Daha doğrusu Suriye, Rusya ve İran karar verecek.

Suriye ve İran’ın, bu bölgeyi özellikle temizlemek isteyeceğini tahmin etmek zor değil. Çünkü bu bölgenin temizlenmesi burada bulunan muhalif gurupların Türkiye’ye sürülmesi anlamına geliyor.

Suriye’nin bunu istemesi son derece doğal. Çünkü Suriye rejimi, Türkiye üzerinden Suriye’ye giren bu muhalif gurupların yeniden geldikleri yere gönderilmesini isteyecektir. İran’da bunu Türkiye’nin istikrarsızlaşması için istemeyi kendi dış politikası açısından haklı gerekçelere dayandırabilir.

Rusya’nın da aynı gerekçelerle, bölgede güçsüz bir Türkiye isteyeceğini düşünmek hiç de yanlış olmaz. Erdoğan, Putin yakınlaşmasına çok aldanmamak lazım. Diplomaside böyle yakınlaşmaların gerçek hayatta hiçbir karşılığı yoktur.

Buradan muhalif gurupların çıkması, Batının ve Türkiye’nin Suriye politikasının tamamen çökmesi anlamına geliyor. Suriye’den çıkarılacak bu eli silahlı terör guruplarının özelikle Türkiye’nin başını fazlasıyla ağrıtacağını şimdiden ön görebiliriz. Ancak bu aynı zamanda Batı içinde bir sorun olabilir. Çoğu batı ülke vatandaşı olan bu eli kanlı insanların, Türkiye üzerinden Batıya geçecek olması batının korkulu rüyası. Çünkü bu adamların ne yapacağını önceden kestirmek mümkün değil.

Bu ne demek oluyor?

Bu, açıkça her ne pahasına olursa olsun bu gurupların özelikle de, El-Nusra’nın, burada tutulmasını mümkün kılacak yeni arayışlar içine girmek anlamına geliyor. Savaşın bütün kirliği içinde her yolun deneceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak başarılı olmanın öncelikli koşulu bu kirli oyuna ABD’nin de dahil edilmesi ile mümkün olabilir.

Bunun içinde ABD’nin yeni yönetiminin, Esad karşında yer almasını ve Esad’ı hedef alan bir harekete ikna edilmesi gerekiyor. Gaz kullanımı bunun için söz konusu olacaksa kullanmaktan çekinmediklerini daha önce gördük. Obama’nın kırmızısı çizgi ilan ettiği gaz kullanımı, 21 Ağustos 2013’te Şam’ın banliyölerinden Guta’da gerçekleşen saldırıyla dendi. Bu denme, Amerikan ve İngiliz gizli servisi tarafından bir provokasyon olarak tespit edilince işe yaramadı. Obama düğmeye basmakta son anda vazgeçmişti.

Türkiye’nin bu olaydan dolayı suçlandığını, karnesine bir kırık not düşüldüğünü hemen buraya ekleyerek devam edelim.

Obama’nın düşmediği provokasyona Trump düşer mi bilinmez. Ancak Trump’da buna ihtiyacı olduğu kesin. Belki bu savaş onunda Başkanlığını Amerikan halkına ve bütün dünyaya kabul ettirmesi bir şans olabilir. Diğer taraftan ABD yönetiminin Rusya ile bir bilek güreşine girmeyi göze alarak, Suriye’de kabul etmekte zorlandığı yenilgiyi zafere dönüştürmeyi denemek isteyecektir. Bu deneme bile tek başına bölgenin olduğundan daha zor bir sürece girmesi anlamına gelecektir.

 

Bundan en çok etkilenecek ülkelerin başında da Türkiye gelmekter.