Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan ÖTV düzenlemesi: Cari açık gerekçesiyle yapılan değişiklikte bazı modellerde vergi düşerken, bazı modellerde ciddi artışlar söz konusu
Hazine ve Maliye Bakanlığı, binek otomobillere uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) matrah ve oranlarında yeni bir düzenlemeye gidildiğini açıkladı. Motor silindir hacmi, elektrikli menzil ve batarya kapasitesine göre yapılan düzenlemeyle birlikte satışların yoğunlaştığı bazı araç gruplarında ÖTV oranı 5 ila 10 puan arasında düşürüldü. Ancak aynı kararnamede, bazı modellerin mevcut oranları korunurken, özellikle lüks ya da yüksek motor hacimli bazı modellerde ÖTV oranları 10 ila 20 puan arasında artırıldı.
Bakanlığın açıklamasında, bu adımın “cari açığın azaltılmasına katkı sunmak” amacıyla atıldığı belirtildi. Kamuoyuna sunulan resmi gerekçeye göre bu değişikliğin yıllık bazda net enflasyon etkisi sadece 0,0019 puan olarak öngörülüyor. Ancak, düzenlemenin toplumsal etkisi, yalnızca teknik oran değişiklikleriyle sınırlı kalmıyor.
Vergi Politikası mı, Tüketici Denetimi mi?
ÖTV düzenlemesinin şekli ve zamanlaması, vergi politikalarının giderek daha fazla bir denge aracı değil, geniş halk kesimlerinin yaşam tarzı ve tüketim tercihleri üzerinde baskı kuran bir araç haline geldiğini gösteriyor. Bakanlık, bu düzenlemeyle yerli üretimi ve düşük emisyonlu araç kullanımını teşvik ettiğini ileri sürerken; gerçekte yapılan, orta sınıfın erişebileceği araç segmentlerinde daha yüksek vergi yüküyle karşı karşıya kalınması anlamına geliyor.
Özellikle dar gelirli yurttaşların tercih ettiği ve vergi dilimi açısından daha düşük seviyelerdeki bazı modellerde oranlar sabit kalırken; yüksek segmentli araçlarda vergi artışları, görünüşte “lüks tüketimi sınırlama” amacına bağlansa da, sektördeki üretim yapısı ve ithalat bağımlılığı dikkate alındığında, bu artışların nihai tüketiciye yansıyacak fiyatlar üzerinden en çok orta sınıfı etkilemesi kaçınılmaz olacak.
“Enflasyona Etkisi Yok” Söylemi Gerçeği Ne Kadar Yansıtıyor?
Bakanlığın enflasyon etkisinin yalnızca 0,0019 puan olacağı iddiası ise gerçek yaşamla bağdaşmıyor. Türkiye gibi otomobilin artık temel bir ihtiyaç haline geldiği bir ülkede, bu tür vergi oynamalarının yalnızca dolaylı değil, doğrudan etkileri de söz konusu. Üretici ve distribütör firmalar, vergi değişikliklerini fiyatlara hemen yansıtırken, düşük gelir grupları için ulaşım araçlarına erişim daha da zorlaşıyor.
Üstelik bu değişiklikler, reel ücretlerin baskılandığı, enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde halkın sırtına bindirilen yükün daha da arttığını gösteriyor. Bu yönüyle düzenleme, sadece ekonomik bir tercih değil; aynı zamanda sınıfsal bir yönelimin de işareti.
Vergide Adalet Yerine Vergiyle Denetim
ÖTV’deki bu karmaşık ve katmanlı düzenleme, neoliberal maliye politikalarının bir başka örneği olarak okunabilir. Sermaye gruplarına sağlanan vergi afları, muafiyetler ve teşviklerle karşılaştırıldığında, bu tür düzenlemelerle dar ve sabit gelirli yurttaşın tüketim üzerindeki vergi yükü daha da artırılıyor. Kredi kartıyla geçinmeye çalışan geniş toplumsal kesimler için otomobil sahibi olmak artık yalnızca ekonomik değil, sınıfsal bir ayrıcalık haline geliyor.
Dolayısıyla söz konusu ÖTV düzenlemesi, sadece rakamsal bir değişiklik değil; aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin vergi sistemi üzerinden yeniden üretildiği bir ekonomik tercihin yansıması olarak değerlendirilmeli. Vergi sisteminin adil değil, ayrıştırıcı ve yönlendirici biçimde kurgulandığı bu dönemde, “cari açıkla mücadele” söylemi, geniş halk kesimlerinin omzuna yüklenen görünmez bir başka borç biçimi haline geliyor.
- BM’den Sarsıcı Rapor: Suriye’de Alevi Kız Çocukları ve Kadınlar Sistematik Şekilde Kaçırılıyor - 25 Temmuz 2025
- AKP’li Yöneticinin Ailesine Kanal İstanbul’dan Milyarlık İhaleler - 25 Temmuz 2025
- E3 Ülkelerinden İsrail’e Sert Uyarı: Batı Şeria’da İlhak ve Gazze’de Abluka İki Devletli Çözümü Tehlikeye Atıyor - 25 Temmuz 2025