Ukrayna’nın Rusya topraklarına yönelik uzun menzilli silah saldırılarına bir yenisi eklendi. ABD ve İngiltere’nin ardından Fransa da Kiev’e, Paris tarafından sağlanan uzun menzilli füzelerle Rusya’ya saldırma yetkisi verdiğini duyurdu. Bu karar, Avrupa’nın güvenliğini tehlikeye atan, küresel barışı tehdit eden ve bir dünya savaşına zemin hazırlayan bir adım olarak değerlendiriliyor.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Kiev’in bu silahları “meşru müdafaa” mantığı çerçevesinde kullanabileceğini belirtti. Ancak bu savunma retoriği, Ukrayna’nın doğrudan Rusya’nın egemen topraklarına saldırılar düzenlemesini mazur göstermeye yetmiyor. Daha önce İngiltere’nin sağladığı Storm Shadow ve ABD’nin temin ettiği ATACMS füzelerinin kullanımıyla Rusya’daki askeri hedefler vurulmuştu. Şimdi Fransa’nın sağladığı Scalp füzeleriyle saldırıların süreceği sinyali veriliyor.
Batı’nın Hesapları ve Tehlikeli Adımlar
Batı’nın bu stratejik adımları, Moskova yönetiminde öfkeyi daha da körüklüyor. Kremlin sözcüsü Maria Zakharova, Fransa’nın aldığı bu kararı “Ukrayna için ölümcül bir darbe” olarak nitelendirirken, bu tür eylemlerin çatışmayı daha da derinleştireceği konusunda uyardı. Batı’nın bu kışkırtıcı tavrı, Rusya’nın askeri müdahale gücünü artırmasını neredeyse kaçınılmaz hale getiriyor.
Almanya ise dikkat çekici bir şekilde bu ittifaktan uzak duruyor. Şansölye Olaf Scholz, Ukrayna’ya uzun menzilli silah desteği sağlama konusunda kategorik bir şekilde “hayır” dedi. Bu karar, Almanya’nın mevcut çatışmayı daha da büyütecek politikalardan uzak durma çabasını yansıtıyor. Ancak bu yalnız duruşun Avrupa’nın geneli üzerindeki etkisi sınırlı kalıyor.
Savaşın Sınırları Aşılıyor: Yeni Cepheler Açılıyor
Son dönemde Ukrayna birliklerinin Rusya’nın Kursk bölgesine ilerlemesi ve bu bölgede bazı toprakları ele geçirmesi, çatışmaların sadece Ukrayna topraklarıyla sınırlı kalmayacağının açık bir göstergesi. Bu durum, doğrudan NATO ülkelerinin politikalarıyla besleniyor. Paris, Londra ve Washington’ın bu kararları, Ukrayna’yı desteklemekten çok, Rusya’yı provoke eden ve çatışmayı yaygınlaştıran bir stratejiye dönüşmüş durumda.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Mayıs ayında Ukrayna’nın “meşru müdafaa” hakkına yaptığı vurgu, bu politikayı meşrulaştırma çabası olarak görülüyor. Ancak Rusya’nın sınır ötesi saldırılar karşısında daha sert adımlar atması, Batı’nın bu stratejisinin yıkıcı sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarabilir.
Küresel Barış Tehdit Altında
Fransa’nın bu hamlesi, Batı’nın Ukrayna krizindeki politikalarının bir kez daha sorgulanmasını gerektiriyor. NATO ülkeleri, Rusya’ya karşı açıkça taraf olurken, çatışmayı daha da büyütecek kararlar alıyor. Bu durum, yalnızca Ukrayna ve Rusya’yı değil, küresel barışı tehdit eden bir gerilim hattı yaratıyor.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın bu kararı, diplomasi yoluyla barışa ulaşma ihtimalini daha da zayıflatıyor. Donald Trump’ın yeniden seçilmesi, savaşın yönü üzerinde yeni bir belirsizlik yaratırken, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky’nin gelecekte savaşı sona erdirme umutları yalnızca kağıt üzerinde kalabilir.
Barış Yerine Savaşın Körüklenmesi
Batı’nın Ukrayna krizindeki agresif tutumu, diplomasiyi bir kenara iterek askeri yöntemleri ön plana çıkarıyor. Bu yaklaşım, Rusya’yı daha sert önlemler almaya zorlayabilir ve bir dünya savaşının eşiğine sürükleyebilir. Batı’nın hesapları yalnızca Ukrayna’yı değil, tüm dünyayı ateşe sürükleme riski taşıyor.
Zelensky’nin geleceğe dair umutları ve Putin’in çatışmayı kendi şartlarında bitirme isteği, bu denklemin sadece birer parçası. Ancak bu denklemin sonucunda kaybeden, yalnızca Rusya ya da Ukrayna değil, küresel barış olacaktır. NATO ve Batı, bu tehlikeli oyunu durdurmak ve diplomasiye dönmek için hala bir şansa sahip. Ancak bu şans her geçen gün daha da küçülüyor.
- Güvenlik ve Otoriterlik: Sağ İdeolojinin Güvenlik Manipülasyonu - 30 Kasım 2024
- Rönesans Sanatı ve Avrupa’da Toplumsal Dönüşüm - 27 Kasım 2024
- Kafka’nın “Dava” Romanı ve Muhalefet Belediyelerine Açılan Davalar, Atanan Kayyumlar - 25 Kasım 2024