Yaşamak Savaşmak mı?

Dünyaya gelmek saldırıya uğramaktır “ der İsmet Özel ve ekler : “ Yaşıyor olmak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir.”  Şair İsmet Özel’in ‘Waldo Sen Neden Burada Değilsin’ kitabında geçiyor bu satırlar.

“Dünyaya gelmek bir saldırıya uğramaktır” ve devam eder, “Doğan bebek, havanın ciğerlerine olan saldırısının verdiği acıyla haykırır.” Bu iki cümle ile başlayan kitap o an yüze atılan sert bir tokat gibi sarsar insanı.

Dünyaya gelmek, bir saldırıya uğramak gerçekten. Anne rahminden kopmakla başlıyor her şey. Havanın ciğerlerimize saldırısıyla acıyla haykırarak başlıyoruz yaşama. Soğuk saldırıyor, sıcak saldırıyor. Açlık, hastalık, korkular, bağımlılıklar derken saldırıları savuşturarak yaşıyoruz ve hayatta kalıyoruz. Yaşıyor olmak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değil gerçekten. Bir gün son nefesimizi verdiğimizde bize yapılan ilk saldırıyı tamamen püskürtmüş olacağız. Savaş bitecek. Bu mudur yaşam?

Bu esere atıf yapmamım en önemli nedeni finali. İsmet Özel eserinin finalinde bizlere bir hikâye anlatıyor. Hikâyenin özeti kısaca şöyle:

Amerika’da Meksika’yla yapılan savaşı protesto etmek için ödemesi gereken 1 dolarlık seçmen vergisini ödemeyip 1 gecelik hapse düşen Henry David Thoreau’nun ziyaretine çok sevdiği dostu gelir. Kendisinden 14 yaş büyük olan ve birçok özgürlükçü düşünceyi kendisiyle paylaşan Raplh Waldo Emerson, telaşla arkadaşını görmek üzere onun hücresine girdiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçer:”

  • Henry, neden buradasın?”
    “- Waldo, sen neden burada değilsin?”

İnsanı varlık yapan anlam anlayışı ve değerleri. Yaşamı anlamlı kılmaya çalışıyoruz. Yüzyıllardan beri filozofların insanlara yönelttikleri “kendini bil” çağrısı, aslında insanın kendi değerini/değerlerini bilmeye ve bunları gerçekleştirmeye ve anlamlı kılmaya yönelik bir çağrı. İnsanın her eylemi, her kararı ve her tercihi belli bir değere işaret ediyor/onu içeriyor.

Eğer anlam ve değer verme girişimiyle ilgili olarak, insandan yola çıkmayı seçiyorsak, anlam ve değerlerin kaynağını kendimizde görüyorsak, o zaman aklımızı kendi başımıza kullanma cesaret ve sorumluluğunu taşımamız gerekir. Bunun bilincinde olmaktır bizi insan kılan ve aynı zamanda yoran. Çünkü insan olmak ağır ve zor bir iş. İnsanız hem sorumlu hem de sorunlu varlıklarız.  Ama unutulmaması gereken bir başka şey ise, bizim tarafımızdan anlamlandırılmayan ve değerlendirilmeyen yaşamın, karanlık bir boşluk olarak kalacağıdır.

“Biliyorum, kolay değil yaşamak;

Ama işte

Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.”

Orhan Veli’ye kulak verelim. Kolay değil yaşamak ama bırakıp gitmekte kolay değil bu yaşamı.

Yaşamak savaşmaya, savaşmak yaşamaya değer mi? Bu soru bir kez soruldu mu, artık cevaplandırılmış demektir. Çünkü “Ne için?” sorusu, onun bir şey için olması zorunluluğunu anlatır. Savaşı sorgulamayanlar onun neye değdiğini bilmeye de uzak kalacaklardır.

Yaşamın/yaşamamızın anlamının netleştiği nice bayramlara…

A. Semih İŞEVİ
Latest posts by A. Semih İŞEVİ (see all)