Tanrıkulu’ndan Sert Yargı Eleştirisi: Cezaevlerinde İnsan Hakları İhlali

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada ceza infaz sistemindeki yapısal ve siyasal sorunları gündeme taşıdı. CHP Grubu’nun, ceza infaz sisteminin siyasal araçsallaşma süreçlerinden nasıl etkilendiğini ortaya koymak amacıyla sunduğu araştırma önergesi, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Tanrıkulu, önergenin gerekçesini açıklarken yaptığı konuşmada yargı bağımsızlığına dair çarpıcı eleştirilerde bulundu ve iktidarın 20 yılı aşkın süredir izlediği politikaları sert sözlerle hedef aldı.

“Cezaevlerinde insanlar ranza istiyor, siz zulmü yönetiyorsunuz”

Tanrıkulu, cezaevlerindeki koşullara dikkat çekerek şunları söyledi:

“Cezaevlerinde insanlar yatacak ranza istiyor, ranza! Böyle berbat bir ortam var. Seçme hakkı bile tanımadığınız insanları cezalandırmak amacıyla ikametgâhlarına uzak cezaevlerine gönderiyorsunuz. Bu işin insan haklarıyla, hukuk devletiyle ne ilgisi var?”

Cezaevlerindeki siyasi tutuklulara yönelik uygulamaları sert dille eleştiren Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte seçtiği cezaevinde, uygun koşullarda kaldığını hatırlatarak, bugün muhaliflere yönelik tam tersi bir tutum izlendiğini belirtti:

“Tayyip Erdoğan cezaevine girdiğinde seçtiği yerde ve kendisine hizmet edecek personelle kaldı. Bugün ise muhalif kim varsa en uzak illere gönderiliyor, en kötü koşullara mahkûm ediliyor.”

“Bu ülkede artık cezaevinde kalmak kamu hizmetine dönüştü”

Konuşmasında gazeteci Fatih Altaylı’nın eşi Hande Altaylı’nın sözlerine de yer veren Tanrıkulu, “Bazen hapse girenlerden olmak, hapse atanlardan olmaktan bin kat daha iyidir,” ifadesini hatırlattı. Ayrıca İzmir Barosu’nun, “Cezaevinde kalmak demokrasi mücadelesinin bir kamu hizmetine dönüştüğü” yönündeki açıklamasını da aktardı.

“Siyasi hesaplara göre şekillenen yargı düzeni”

Tanrıkulu, iktidarın yargı üzerinde oluşturduğu baskıyı “siyasi operasyonların aracı” olarak tanımladı. Geçmişten bugüne Ergenekon, Gezi ve 15 Temmuz davalarından, Barış Akademisyenleri’ne kadar birçok kesimin siyasi saiklerle yargılandığını vurguladı. Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalara da değinen Tanrıkulu, yapılanların siyasi mühendislik olduğunun altını çizdi:

“Delil yok ama suç örgütü şeması var. Daire başkanları, danışmanlar şemanın altında. Çünkü itirafçı ve gizli tanık üretmenin başka yolu yok. Böyle bir delil üretme mekanizması inşa ettiniz. Bu açık bir hukuksuzluk.”

“Yarın bir bakanı örgüt lideri ilan ederlerse ne yapacaksınız?”

İktidarı, yarattığı yargı düzeninin kendisine de dönebileceği yönünde uyaran Tanrıkulu, sistemin çöküşüne dikkat çekerek şu sözleri sarf etti:

“Yarın iktidar değişirse ve bir yargı mensubu çıkıp bir bakana ‘Sen hem bakandın hem suç örgütü lideriymişsin, şu ihaleleri şu şekilde verdin’ dese ne olacak? Bu yolu siz açtınız. Bugün Ekrem İmamoğlu’na yapılan yarın size yapılır. Yargıyı bu hale siz getirdiniz.”

“Yargıya değil, operasyonculara teslim oldunuz”

Konuşmasının sonunda iktidara yönelik en sert eleştirilerinden birini dile getiren Tanrıkulu, “Aklınızı yargı kurmaylarına teslim etmişsiniz, üç-beş yargı mensubunun operasyonlarıyla gündem belirliyorsunuz. Bu yol yol değil. Hukukun yerine siyasi sadakati koyarsanız sonunda hep beraber çökersiniz” ifadelerini kullandı.

Tanrıkulu’nun konuşması CHP sıralarından destek alırken, iktidar milletvekilleri sessiz kaldı. CHP’nin önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi, ancak Tanrıkulu’nun yargı bağımsızlığına dair eleştirileri Genel Kurul tutanaklarına sert bir muhalefet kaydı olarak geçti.